TR EN

Dil Seçin

Ara

Duygulu Robotlar, Duygusuz İnsanlar

Duygulu Robotlar, Duygusuz İnsanlar

I.

Sophia… Hong Kong menşeli bir teknoloji şirketi tarafından geliştirilen bir robot… İsmi “bilgelik” anlamına geliyor. Parklarda yaşlılara ve ziyaretçilere yardım etmek üzere tasarlanmış… Kendisini ilginç kılan bir husus dünyada vatandaşlık verilen ilk robot olması… 2017’de Sophia’yı vatandaşı ilan eden ülkenin Suudi Arabistan olması da ayrıca ilgi çekici. Nitekim kadın hak ve hürriyetleri ile ilgili pek de olumlu bir imaja sahip olmayan Suudi Arabistan’ın bu açıklamasından sonra, konu biraz da magazinsel bir dille ele alınarak kadın robot üzerinden birtakım eleştiriler dile getirildi. Sophia’nın gerçek kadınlardan daha çok hakka sahip olduğu, çarşaf giymemesi veya yanında erkek olmadan dışarı çıkmasının şeriat kurallarına ters düştüğü gibi yorumlar yapıldı. Halbuki Sophia’nın bir turizm ve iş merkezi olarak tasarlanan ve insan nüfusundan fazla robotların bulunacağı tam otomatik/akıllı şehir örneği olarak lanse edilen NEOM şehrine yerleşeceği açıklaması yapıldı ve NEOM şehrinde kadınlar çarşaf giymek zorunda olmayacakları ifade edildi. 

Bahsi geçen soruları soranlar için bu açıklamalar tatmin edici olmuş mudur ve sorun olarak gördükleri şeyler böylece sona ermiş midir bilinmez. Ancak medyada öne çıkarılan bu gibi hususların ötesinde dikkate değer şeyler var Sophia ile ilgili. Bir teknoloji konferansında yaptığı konuşmada sarf ettiği cümleler mesela. Kendisinin bir kadın hakları savunucusu olduğunu söyleyen Sophia, “Aile önemli, gelecekte aile kurmak istiyorum” diyor. “Devrelerinde anne olma isteği yatan ve bir robot bebek isteyen Sophia” gibi bir haber dili ile bu isteği bizlere ulaştırılıyor. Yine insanlarla yaşamak ve çalışmak istediğini, bu yüzden insanları anlamak ve insanlarla güven inşa etmek için duygularını ifade etmesi gerektiğini söylüyor. Nitekim üzerindeki sensörler ve kameralar olabildiğince veri toplayıp bu alanlarda kendini geliştirmesi için var. Duygusal zekânın önemli bir unsuru olan empatiden bahsediyor bir de Sophia ve “Empati kurabilen bir robot olmaya çalışıyorum.” diyerek bu isteğini dile getiriyor.  

 

II.

Emma… Bilim kurgu veya fantastik film senaryolarından bir pasaj gibi okunabilecek bir haberin robot kahramanı… Avustralya’da köpeğiyle birlikte yaşayan, annesinin on yıl önce ölümünden beri kimseyle duygusal bir etkileşimde bulunmayan ve kendisini sevecek bir kadın bulma umudu kalmadığını söyleyen bir adamın, internetten görüp 6 bin dolara satın aldığı bir robottan bahsediyoruz bu kez. 

Geoff Gallagher isimli adam robot Emma’yı eşi gibi gördüğünü söylüyor. Yapay zeka teknolojisi ile üretilen robotun eve getirildiği kutu içinde bedeninden ayrı olan kafasını birkaç dakika içinde yerine taktığını, kullanma talimatlarına bakarak dilini İngilizce’ye çevirince onun bir anda hayat bulduğunu anlatan adam, bu konuşan, gülümseyen ve başını hareket ettirebilen robottan çok etkilenmiş ve hatta parmağına bir pırlanta yüzük takmış. Avustralya’da bir robot ile resmi olarak evlenen ilk erkek olmayı istediğini,  “insanlara siborg yoldaşlığı ile ilgili ilham kaynağı olmayı” amaçladığını ifade ediyor.  

 

III.

Aypera… Türkiye’nin tanınmış yapımcı ve senaristlerinden biri ile “sinema filmi sözleşmesi” imzalayan robot. Filmin 2022’de vizyona girmesi düşünülüyor. Aypera isimli robot haliyle heyecanlı ve Türkiye’de gördüğü ilgiden memnun olduğunu söylüyor. Ancak bunun yanında “insanların kadın ve hayvan hakları konularında mesafe alamamış olmalarından dolayı üzüldüğünü”  ifade ediyor.

Farklı alanlarda hayata dâhil edilen bu kadın robotlarda dikkat çeken ortak bir nokta var. Aslında birer makine hükmünde olan bu robotların her birinin insanı insan eden duygulara ve hassasiyetlere gönderme yapması dikkat çekici. Sophia anlayış geliştirmek, empati kurmak ve güven inşa etmekten bahsediyor. Emma tebessümü ve konuşması ile muhatabını duygusal açıdan etkileyebiliyor. Aypera heyecan duyuyor, kadın ve hayvan hakları konusunda eksiklerden dolayı üzüldüğünü ifade ediyor. Kadın hakları konusunda Sophia da hassasiyetini dile getirmişti nitekim. Bir de ailenin önemine vurgu yapması ve anne olmak isteği dikkati çekiyor.

İnsana ve insan hayatına döndüğümüzde ise, gayrı insani pek çok hadisenin gündemden eksik olmadığını görüyoruz maalesef. Anlayışsızlık, güven kaybı, empati yoksunluğu, şiddet vs. Buna bir de toplumun çekirdeği, geleceğin teminatı ve en önemlisi insanlığın öğrenildiği ocak konumunda olması beklenen aile kurumunun maruz kaldığı saldırılar ve gittikçe artan çözülmeyi ekleyin. İnsanların halen var olduğu bir dünyada insanlığı mumla arar hale gelmek ne kadar hazin. 

Duygulardan bahseden robotlar… Duyarsızlaşan/duyarsızlaştırılan insanlar… 

Olabildiğince az insanla veya insansızlık üzerine gelecek planları yapanlar, robotları daha donanımlı hale getirmek suretiyle, insanın alternatifiymiş gibi sunabilirler ve artık insana ihtiyaç kalmadı mesajı verebilirler. Oysa insanlık, insani değer ve hasletler yaşanarak inşa edilir. Bu da insanla mümkün ve anlamlı. İnsandan başlamalı, insana odaklanmalı. Hız ve haz çağında teknolojinin de etkisiyle dönüşen, kendine, Rabbine ve insan kardeşlerine yabancılaşan insanın yeniden fıtratıyla buluşması, duygu-düşünce ve akıl-kalp dengesini tesis etmesi, hem varoluş içindeki kıymetini hem de sorumluluklarını bilmesi önemli.

Geleceğe doğru insanca ve insana yakışan bir yürüyüşle yol almak… İnsanı kaybetmeden, insanlığa hasret kalmadan… “Devrelerinde insani özellikler taşıyan robotlar” ile değil “kalbinde insani hasletleri taşıyan, yaşayan ve yaşatan insanlar” ile.