TR EN

Dil Seçin

Ara

Hoş Bir Bakış

Anlamanın özünde, saf tanıma ve kabul vardır. Yargılamanın burada yeri yoktur. Bu süreç, en basit şekilde, önce bir şeyin değerini bilme, dünyayı çocukların gözünden, onların yanından bakarak görmeye çalışma isteği olarak başlar. Sonra bu bakış, kişiyi sevgiye götürür.

Bir anlığına ister hayalinde, istersen yüz yüze bir çocuğa bak. Ama bunu kalbinin gözleriyle yapmaya çalış. Yetişkinlere pek de nazik gelmeyecek şekilde onun gözlerinin içine bak. Bir çocuğun sıklıkla yaptığı gibi gözlerini ayırmadan bak ona. Kendini açıklıkla, merakla ve basit bir takdir duygusuyla ona aç. Buradaki amaç sadece onu görmen ve hissetmen. Ama yargılamadan. İşte saf tanıma-bilme, böyle olur.

Odadaki ışığın değiştiğini fark edebilirsin, göğsünde bir sıcaklık ya da biraz ağrı hissedebilirsin. Mümkün olan tek yolla şimdi çocuğunun kalbine ulaştın; kendi kalbinle! Çocuğunun ruhunu hissetmeye, onu mükemmel, ışıl ışıl, sır dolu bir şekilde şimdi görmeye başladın. Artık onun kirli bulaşıkları oturma odasında bırakması, kardeşiyle yaramazlık yapması, bazen sizi şok edecek biçimde incitici olması sizin için eskisi kadar öfkelendirici gelmeyecektir. Bu güzel ‘seyir yeri’nden artık çocuğunuz size dikkate değer bir varlık olarak gözükür. İşte şu anda çocuğunuzu size bir zorlanma sebebi yahut bir yük olarak algılamaktan kurtuldunuz. Çocuk, kendi zihninizde onun için koymuş olduğunuz yerçekimini aşabilir artık. Ve özündeki tüm parlaklığıyla karşınız çıkar.

Anne baba olarak yargılarımız ve yaşadığımız hayalkırıklığı nedeniyle sıkıntıya girmemiz çok kolaydır; ama bu basit uygulama, çocuğun gözlerinin içine bakma ve onu anlamaya çalışma, ebeveyn koşuşturması içinde merkezî  bir dua veya tefekkür yerine geçer. Belki de, haftada bir ya da her akşam, çocuğunuz uykuya daldıktan sonra, onlara bu şekilde nazar etmeliyiz. Hiçbir hedef gütmeden onların yüzüne bakalım, sadece taze bir bakışla, onun değerini anlamaya çalışan hoş bir bakışla onları görmek için.

(Tubin Hart)