TR EN

Dil Seçin

Ara

İlk Gıda

Bebek beslenmesinde bir benzeri olmayan anne sütünün üstünlüğü sayılmakla bitmez. Bebekleri hastalıklardan koruması ve gelişmesine yardım etmesi de bu harika gıdanın yeni keşfedilen özellikleri arasındadır.

Anne sütünü, insan yavrusu için sadece bir protein, yağ, şeker karışımı görmek yanlıştır. Arterioskleroz, kansızlık, gastroenterit (ishal) başta olmak üzere pek çok bulaşıcı hastalıklardan koruması sebebiyle, her bebeğin anne sütü ile beslenmesinin sağlanması” ne kadar tavsiye edilse azdır.

İçerisinde bulunan hücreler, enzimler, hormonlar, büyüme faktörleri, özel immunglobulinlerin ayarlanır olması, taurinin yüksekliği anne sütünü benzeri olmayan bir birleşik yapmaktadır. Anne sütünün içindeki maddelerin beslenmenin başında, sonunda ve değişik öğünlerde ayarlanması, bebeğin ihtiyaçlarına göre birtakım maddelerin sekresyonu, bunun Allah tarafından bebeklere özel yaratıldığının en açık delilidir.

Anne sütünün ilk dört-beş gün kolostrum ilk süt,” onuncu güne kadar geçici süt” ve daha sonra olgun süt” olması da bir tesadüf değildir ve muhtevası itibariyle bebeğin ihtiyaçlarına en iyi cevap veren biyolojik bir harika olduğunu gösterir.

Anne sütünün besleyici ve koruyucu üstünlükleri yanında temiz, daima uygun ısıda, bebeğin yanında olması ve psikolojik doyumu sağlaması da önemlidir.

Anne sütü, ilk 6 ay boyunca su dahi verilmeksizin yalnız başına bebeğin gelişmesine yeterlidir.

Anne sütünde demir emilimi fazla olduğundan demir eksikliği gelişmez. C vitamini yeterlidir. İçerisindeki lipaz ve amilaz, hazmın daha kolay olmasını sağlar. B-glukuronidaz sayesinde bebeklerdeki sarılık tehlikeli derecelere ulaşamaz.

Anneler radyoaktiviteye maruz kalsalar bile, sütlerinde radyoaktivitede önemli bir artma görülmemektedir. Hayvan sütlerinde ise radyoaktivite önemli derecede artış gösterir.

Anne sütü ile beslenen bebeklerin gaita (dışkı) PHları düşüktür. Bu yüzden tifo mikrobu ürese de hastalık yapmaz. Vitamin Enin yüksek olması, hemolizi (kırmızı kürelerin yıkımını) önler.

Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde, anne sütü ile beslenen çocuklarda anne sütü almayanlara göre solunum yolları enfeksiyonları, orta kulak iltihabı, üriner sistem enfeksiyonu, menenjit gibi enfeksiyon hastalıkları daha az görülmektedir.

Yine anne sütünün bazı allerjik hastalıklardan koruyucu özelliği vardır. (Anne sütünün antiallerjik özelliği B-laktoglobulin ihtiva etmemesi ve yüksek oranda İmmunglobulin Aya sahip olmasıyla açıklanmaktadır.)

Anne sütünde yüksek miktarda olan lizozimlerin bebeğin daha iyi büyümesini sağladığı belirlenmiştir. Bu yüzden prematüre bebeklerin kesinlikle anne sütü ile beslenmesi gerekmektedir.

Bütün bunlar göz önüne alındığında piyasadaki hiçbir ticarî mamanın, ya da hayvan sütlerinin anne sütünün yerini alamayacağı kesindir.

Bebeklerini kendi sütleriyle besleyen annelerde meme kanseri görülme ihtimali, emzirmeyenlere göre çok azdır. Yine doğumdan sonra bebeğin emmeye başlaması, oksitosin denilen hormonun salgılanmasını artırarak rahim kasılmasına sebep olur. Böylece uterusun eski şeklini alması kolaylaşmış ve doğum sonu kanamalarının önüne geçilmiş olur. Bütün bunların yanında annenin psikolojik tatmini ise, konunun bir başka yanıdır.

Yukarıda açıkladığımız noktalardan sonra anne sütünün süt çocuğunun beslenmesindeki yerinin tartışılmaz olduğu aşikârdır. Anne sütünün yeni tanınmakta olan özellikleri ve üstünlükleri düşünüldüğünde, kâinattaki hiçbir şeyin tesadüfi olmadığı, bir ilim ve hikmet ile yaratıldığı daha iyi anlaşılmaktadır...