TR EN

Dil Seçin

Ara

Çocukların Alışveriş Eğitimi

Çocukların Alışveriş Eğitimi

Çocuklara para kavramı ne kadar erken öğretilirse, ileride parayı yönetmeleri o kadar kolay olacaktır. Bu nedenle çocuklar alışverişle erken tanıştırılmalı, alışverişte araştırma ve kıyaslama yapmanın önemi anlatılmalıdır. Çocuklara yaptıkları bazı ekstra işler için para verilmeli, aylık bütçe belirlenirken çocuğun katılması sağlanmalı ve bütçeye uygun hareket etmesi tavsiye edilmelidir. Çocuğun istediği şeyleri satın alabilmesi için para biriktirmesi teşvik edilmelidir.

Çocuklara para kavramı ne kadar erken öğretilirse, ileride parayı yönetmeleri o kadar kolay olacaktır. Bu nedenle çocuklar alışverişle erken tanıştırılmalı, alışverişte araştırma ve kıyaslama yapmanın önemi anlatılmalıdır. Çocuklara yaptıkları bazı ekstra işler için para verilmeli, aylık bütçe belirlenirken çocuğun katılması sağlanmalı ve bütçeye uygun hareket etmesi tavsiye edilmelidir. Çocuğun istediği şeyleri satın alabilmesi için para biriktirmesi teşvik edilmelidir.

Aile çocukların, evdeki harcamaları büyüklerinin nasıl dengelediği, izlediği ve onlardan ipucu aldığı ortamdır. 9-14 yaşlarındaki her üç çocuktan ikisinin anne ve babalarının otomobil, giyim ve cep telefonu gibi alışverişlerini etkilediği görülmektedir.

Çocuklar her marka için hedef kitle olduğu ve bugünün çocukları yarının yetişkin tüketici kuşağı olacağı için, çocukların doğru alışverişe alıştırılması için bazı pratik fikirler sunuyoruz:

• Öncelikle çocuklar alışverişe hazırlanmalı, her şeye dokunmaması, her şeyi karıştırmaması gerektiği söylenmelidir.

• Alışverişin nedeni anlatılarak, amaç dışındaki şeylere paranın ve zamanın olmadığı ifade edilmelidir.

• Çocuk aç iken asla alışverişe çıkartılmamalıdır.

• Alışverişteki renkler, şekiller, sesler, desenler, kokular çocuklara cazip gelecek ve çocuk alışveriş yapmak isteyecektir.

• Çocuklar alışverişe katılmalı ve sorumluluk verilmelidir.

•Alınacak birkaç şey çocuğa söylenmeli ve görünce hatırlatması istenmelidir.

• Oyuncak bölümünden çocuğa sadece tek bir oyuncak alınabileceği ve oyuncağın fiyatının önemli olduğu sabırlı olunarak öğretilmelidir.

• Çocukların para bilinci yavaş yavaş geliştiği için küçük ucuzdur, büyük pahalı gibi düşünebilirler.

• Çocuğun istediği bir ürüne, cüzdanının müsait olmadığını açıklamak, onun gelişimini olumlu etkileyecektir.

• Alışveriş listesi gösterilerek, çocuğun istediği şeye ihtiyaç olmadığı öğretilmelidir.

• Eğer çocuk yaramazlık eder yaygara koparırsa, alışveriş merkezi çocuk terbiye edileceği yer değildir. Devam ederse hemen eve gidileceği ifade edilmeli ve gerekirse eve dönülmelidir.

• Çocuğun kendi kullandığı ürünleri taşıması teşvik edilmelidir.

• Sabırlı olunmalıdır. Çocuk zamanla alışacak ve çocukla çıkılan alışverişler her seferinde daha kolay olacaktır.

Bu arada yaşanmış bir hadiseyi nakletmeden geçemeyeceğim:

Ayşe Hanım idaresini bilen, evini yönetip, çocuklarına güzel bir gelecek hazırlamaya çalışan, bu konuda eşi ile ortak noktalarda birleşen ideal bir hanımmış. Komşusu Nesrin Hanım ise fazla para harcamaktan zevk alıp, eşinin getirdiği parayı aynı günde olur olmaz şeylere harcayıp, etrafına maddi durumu çok iyi olduğunu ispat etmeye çalışan bir hanımmış.

Ayşe hanımın oğlu Ahmet ile Nesrin hanımın oğlu Kemal aynı yaşta ve iyi arkadaştılar. Ayşe Hanım yemek saati oğlunu eve çağırıp, yemeğini yedirirken, Nesrin Hanım: “Aman oğlum, evdeki yemeği ne yapacaksın, al şu parayı git bakkaldan ekmeğin arasına salam, sucuk, kaşar hazırlat ye” dermiş.

Sabah iki arkadaş okula giderken, Nesrin Hanım bakkala iner ekmek içi sandviç yaptırıp, oğluna yolda yemesini söyler, yanına da yüksek miktarda harçlık verip okula gönderirmiş. Ahmet’e bu durum garip gelirmiş. Çünkü annesi sabah ona güzel bir kahvaltı hazırlar, beslenmeliklerini çantasına koyar, yanına verirmiş.

Nesrin Hanım komşularla bir araya geldiklerinde ne aldığını veya alacağını anlatırmış. Gereksiz şeylere parasını harcar, parası bitince de pazara çıkıp evin gıda ihtiyacını alamazmış.

Birkaç sene sonra Ayşe Hanım ve ailesi başka bir semtten ev alarak taşınmışlar. Aradan yıllar geçmiş, Ahmet şehir dışı bir üniversiteyi kazanmış, kayıt yaptırırken çocukluk arkadaşı Kemal’le karşılaşmışlar. Ve arkadaşlıkları tekrar başlamış. Oturmak için beraber ev tutmuşlar. Ahmet gayet programlı harcama yaparken, arkadaşı Kemal ailesinin gönderdiği parayı bir haftada bitirip, zor günler geçirmeye başlamış. Bu sefer ailesini sıkıştırıp, parasının yetmediğinden şikâyet ederek sık sık harçlık ister hale gelmiş. Ailesinin buna durumları yetmeyince mal varlıklarını bile satmak zorunda kalmışlar. Kemal, Ahmet’in gereksiz harcama yapmadığını ve köşesinde mutlaka tedbir parası olduğunu bildiği için zaman zaman ondan da borç para istermiş. Ama Ahmet disiplin sahibi olduğu için, “Gereksiz harcamaların için sana para veremem, gel evin gıda ihtiyaçlarını ben karşılayayım, sen de harçlığın gelene kadar para harcama” dermiş. Ahmet bu durumlara şahit oldukça çocukluk yıllarında Kemal’in annesinin ilkokula giderlerken oğlunu nasıl israfa alıştırdığını hatırlayıp, annesinin ona öğrettiği ‘programlı yaşama’ usulünün ne kadar gerekli bir konu olduğunu daha iyi anlamıştır.