TR EN

Dil Seçin

Ara

Toprak

Toprak

Toprağı anlamıyorum; Hep veriyor... Hep veriyor; aklım yetmiyor, anlamıyorum.

Toprağı anlamıyorum;

Hep veriyor...

Hep veriyor; aklım yetmiyor, anlamıyorum.

Anlamıyorum... Anlamıyorum... Anlamıyorum...

“Anlamam için” yaratıldığım halde ve toprak da anlamam için yaratıldığı halde; şu kafam toprağa sokuluncaya kadar da anlamamaya direneceğim galiba!

 

Anlamıyor muyum, anlayamıyor muyum!..

İdrakim mi kifâyetsiz; “anlamış olmak” mı “zor” geliyor?

Tembellik, benden başka kime akraba?

 

Toprağı anlamıyorum;

Hep veriyor!..

Hep veriyor; aklım yetmiyor, anlamıyorum.

Anlamıyorum... Anlamıyorum... Anlamıyorum...

Hele “bir” verirsen toprağa, on misline çıkıyor vermesi; bire yüz veriyor...

Hadi ağlayalım!

 

Hadi “anlayalım” önce; sonra ağlarız!

 

Toprak...

Toprak; inanılmaz bir şey!

Her adımımızda bizimle beraber; “vermek” için…

“Toprak analarımızı” toprağa verdikten on yıl sonra anlamaya azmeden bizler, “toprağı anlamaya” ne vakit niyetleneceğiz?..

Anneler, annelerinin yanında...

Anneler “sevgi ve merhametlerini” alsın diye toprağa veriyor kendilerini; kendilerine verilmeyenleri hatırlamayarak!..

Toprak; “vermeyi” öğrendiği annelerden de cömert!..

Toprak; her adımda, (toprağa sakladığım) annemin parmakları gibi dokunmada ayağıma!..

 

Kokusunu içime çekerken anlamamaya didindiğim toprağı; toprak “kokumu içine çekerken” anlayabilecek miyim?..

 

Bu müşfik “yaratık” bunca canlı yaratığın arzusuna nasıl mukabele ediyor?

Nasıl böyle cömert?..

Anlamıyorum... Toprağı anlamaya aklım yetmiyor...

 

Toprak şunu biliyor:

Vermeliyim... Çünkü verdiğim herkes en sonunda “içime” gömülüyor!..