TR EN

Dil Seçin

Ara

Cevabı İslâm’da Buldum / İzlenimler

Roger Garaudyye göre Fransanın tek bağımsız gazetesi Le Monde Diplomatique, Vatikan’ın misyonerlik faaliyetlerinde gemi azıya aldığına dikkat çekmiş ve şöyle yazmıştı: Papalık İslâm’ın üzerine buldozerlerle yürüyor.”

Birleşmiş Milletler, din yayıcılığın para, imkân, maddî çıkarlar yoluyla yapılmasını yasaklamışken, misyonerler her yolu deneyerek dinlerine adam kazandırmayı artan bir hızla devam ettiriyorlar. Bu konuda Batı ekonomilerinin gücünden yararlanıyorlar. Kilise gelirlerinden ve bağışlardan elde ettikleri milyonlarca Dolar’ı, Euroyu bu uğurda su gibi harcıyorlar.

Türkiye gibi İslâm ülkelerinin fakirliği, insanların işsiz ve aşsızlığı onlar için en verimli alanları oluşturuyor.

Bu arada din eğitim ve öğretiminin bilinçli veya bilinçsiz olarak kısıtlanması veya engellenmesi de onların ekmeğine yağ sürüyor.

İslâm dünyasının aczine, Papalık gibi kurumlaşmış bir müessesinin, yani Halifeliğin bulunmamasına rağmen, dinimiz yine de Batı âleminde gönüller fethetmeye devam ediyor. Hatta çoğumuzun ‘örnekMüslümanlar olmaktan uzak olmamıza rağmen...

İşte bunlardan birini bize Le Point (Lö Puan) dergisi tanıttı. Adı Marie-Line (Mari Lin). 32 yaşında. Dini bütün Katolik bir Fransız ailesinin içinde yetişmiş. Kilisedeki âyinlerde koroda yer almış. Hristiyan dinî cemaatlere ve yardım kuruluşlarına katılmış.

Bir gün Müslüman bir delikanlıya rastlamış. O bana Kurandan bahsetti. Halbuki kendisinin namazla niyazla alâkası yoktu. Uzun zamandır kendi kendime hep sorduğum, fakat bir türlü cevabını bulamadığım bir soru vardı kafamda: Hem Allah, hem İsa aynı tek kişilik içinde nasıl birleşebilirdi? Kuran’ı okudum. Ardından Kitabı Mukaddesi (Tevrat, Zebur ve İncilleri) tekrar okudum. İslâm bana sorduğum soruların cevaplarından kat kat fazlasını verdi. İslâmla gerçek kimliğime kavuştum. Kulluğumu daha iyi hissettim.”

Marie-Line o delikanlı ile evlenmiş. Nikâhtan önce Müslüman olmuş ve Rihab adını almış. Annem ve babamla erkek kardeşim anlayışla karşıladılar, fakat amcalarım ile teyze ve halalarım benimle merhabalarını kestiler.”

Namaz kılmaya çok sonra başlamış. Kocam namaz kılmıyor. Bana namaz kılmayı onun kızkardeşlerinden biri öğretti.” diyor.

Bundan bir buçuk sene önce Hacca gidip geldikten sonra başını örtmeye yönelmiş. Hac sırasında pek çok Batılı, Afrikalı ve Asyalı ile birlikte o mübarek yerlerde topluca ibadet etmek, benim ruhumu kanatlandırdı ve o andan itibaren dinimi eksiksiz yaşamaya azmettim.”

Başını ayrıca, başkaları onun Müslüman olduğunu artık bilsinler diye de örtmüş. Üstelik de kocasının itirazına, açıkça karşı çıkmasına rağmen. Tabii çevrede dedikodular alıp yürümüş. Benim başörtülü olmam, benden ziyade kocamı müşkül duruma düşürdü. İnsanlar benim onun baskısı yüzünden örtündüğümü düşündüler. Kendi aralarında hâlâ benim için Müslümanın boyunduruğu altında yaşayan zavallı Fransız kadın!diyorlar.”

Marie-Line namazını iş yerinde rahatça kılabiliyormuş. Bir sigara içiminden daha fazla zamanımı almıyor.” diyor.