TR EN

Dil Seçin

Ara

Üç Kelime / Mutluluk Çağından

Melek Cebrailin, Sizin dininizi tamamladım.” âyetini getirdiği günlerdi. Yeryüzünün Efendisi (asm) belli ki, artık dünyada çok kalmayacaktı. Din tamamlanmıştı.

Yahudi bilginlerinden bir kısmı, Allah’ın bu en güzel ve en son diniyle şereflenmişlerse de, içlerinden bazıları, kalplerindeki kıskançlık karanlığından kurtulamamışlardı. Onlar, her fırsatta bir yalan, bir iftira, bir dedikodu uydurup, Allah’ın tamamladım” dediği dine; bir eksiklik, (haşa) bir kusur yakıştırıyorlardı.

İçlerinden birkaçı, bir gün, Hz. Peygamberin huzurunda Kuran’ı işaret ederek: Bu kitapta tezderi,kübbar,ucâbkelimeleri var. Bunlar bugün Arap dilinde terkedilmiş dürümdalar. Kimse bilmez ki, ne mânâya gelirler. Bunların yerine, herkesin bildiği kelimeler kullanılsaydı olmaz mıydı?” dediler.

Allah’ın son peygamberi, peygamberlerin sonuncusu, lûtfetti onlara cevap verdi:

Böyle kuru, delilsiz iddia olmaz. Bu konuda halk içinde yaşlı birisini seçip getirin, konuşalım; onun sözleriyle gerçek ne ise bilelim.”

Yahudi bilginleri, Mekke ve Medine halkının iyi tanıdığı yaşlı bir gezgin şairi bulup huzur-u şahaneye getirdiler.

Oturdular.

Allah’ın Resulü, bir süre hiçbir şey buyurmadı. Sonra:

Ayağa kalk!” dedi.

İhtiyar şair ayağa kalktı.

Sonra Otur!” dedi Resulallah.

Şair oturdu.

Bu böyle üç kez tekrarlandı.

İhtiyar adam bu duruma bir anlam veremediği gibi çok kızdı:

Etezderi ya Resulallah, ene min kübbarü’l-Arab hazâ şey’ün ucâb.” dedi.

(Allah’ın Peygamberi bana hakaret mi ediyor. Oysa ben Arab’ın ulularındanım.)

Fitneci Yahudi bilginleri, yanlarında getirdikleri yaşlı şairin, tek bir cümlede, itiraz ettikleri üç kelimeyi de kullandığını görünce, hem çok şaşırdılar, hem de Allah’ın Peygamberinin onları bu şekilde ilzam etmesine çok hayret ettiler.