Rodin, 19. Yüzyılda yaşamış bir Fransız heykeltıraştır. Bütün dünya onu ünlü eseri “Düşünen Adam” heykeli ile tanır. Hatta bizim, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde bunun bir benzeri vardır. Buna gönderme yaparak, 28 Şubat baskı dönemini eleştiren bir kapak yapmıştı dergimiz; merhum Selahaddin Şimşek’in sözü şöyle idi: “Heykeli tımarhaneye, kendisi hapishaneye konulan bir ülkede ‘düşünen adam’ nasıl yetişsin!..”
…
Rodin, Fransız Edebiyatçılar Birliği’nin ısrarıyla bir Balzac heykeli siparişi alır. Ancak üzerinde kocaman bir palto olan Balzac heykeli o dönemde bayağı eleştirilir ve tartışma konusu olur. Çünkü sanatta yeni bir ayrışma dönemine girilmektedir. Resim ve heykeli fotoğraf gibi gerçekçi yapmayı savunan klasikler ile bunu zaten yeni icad edilen fotoğraf makinesi yapıyor biz kendi izlenimlerimizi yapalım diyen modern sanat taraftarlarının tartışmaları tam da Rodin’in dönemidir.
…
Macar yazar Lajos Egri’nin ‘Piyes Yazma Sanatı’ kitabında Rodin’in Balzac heykeli ile ilgili şöyle bir hikaye anlatılır:
Uzun geceler boyu çalışan Rodin, Balzac heykelini tamamladığında sabah yeni olmaktadır. Büyük bir başyapıt yaptığını hisseden Rodin, koşarak bir öğrencisini uyandırır ve onu atölyesine davet eder. Atölyeye gelen öğrenci gözlerini ovuşturarak “Aman Allahım” der, “Böyle muhteşem elleri ilk defa görüyorum.”
Rodin şaşırır ve koşarak başka bir öğrencisini çağırır. Heykele bakan öğrencisi “Muhteşem olmuş üstad!..” der, “Bu kadar güzel elleri ancak Allah yaratır.” der.
Rodin hırsla başka bir öğrenci daha çağırır. O da heykeli şöyle bir inceledikten sonra “Tebrikler üstadım; başka hiçbir şey yapmasanız bile bu eller sizi sanat dünyasında ölümsüz kılacak.” der.
Herkesin ellere odaklanmasını ve heykelin diğer detaylarının gölgede kalmasına sinirlenen Rodin, kenarda duran balyozu kaptığı gibi heykele hücum eder. Öğrencileri böyle bir şaheserin kırılmasını engellemek için Rodin’in üzerine atılsalar da bir vuruşta heykelin ellerini parçalar.
Öğrencilerinin hâlâ şaşkın şaşkın baktığını gören Rodin bağırır: “Aptallar! Ben bu elleri kendilerini ön plana çıkartarak eserin bütünündeki birliği bozdukları için parçaladım. Bu halleriyle bir sanat eserinde görünen estetik ve ustalığı değil, sadece kendilerini gösteriyorlardı. Şunu hiç aklınızdan çıkarmayın: Sanatlı bir eser sadece sanatkârının ustalığına işaret eder.”