TR EN

Dil Seçin

Ara

Samimi Olmak

Samimi Olmak

Aslında her şey bundan birkaç yıl önce başladı biliyor musunuz? Abdulfurkan’ların sakalından akan abdest suyunu şalı ile silmek istediğini bizlerin de bilmesini isteyen Kevser’lerin tweetleri ile tanıdık yıllar önce romantik İslamcıları. 

Sevdiği ile abdest yarışı yapmak isteyen ve mutlaka Elif gibi dimdik sevenler de işin içine karışınca, “La Tahzen” diye teselli etmek de bize kaldı haliyle. 

Akın akın umre fotoğrafları ve uzaklara hüzünlü bakmalı umre reelsleri geliyor son günlerde. Bunlar da onların izini takip edenler işte. 

Hz. Yusuf’un hikayesini “sabır direnişi” değil de “aşk hikayesi” diye anlatanların üç kere ağzına üç kere de burnuna kürekle vurmak istesek de bazen, sabırla bekliyoruz bir umut belki düzelirler diye. 

Beş yıldızlı otellerinin Kabe manzaralı camında namaza durdukları ve tam o anı bize gösterdikleri için, Kabe’ye inmeyi hiçbirinin canı istemiyor olmalı. 

Kabe’ye bir şekilde inenler de videolardan bize dudak büzdürmeli öpücük gönderiyorlar sağ olsunlar. 

Her şey elimizde cıvık bir şeye dönüşmeye başladığı için tadı da kalmadı. Ulaşılabilen şeyler anlamını yitirdi.

Şu hayatta en büyük günahlardan biri samimiyetsizlik diyor Nurettin Topçu. Ve ekliyor: “Çünkü diğer bütün günahların kapısını samimiyetsiz olmak açıyor.”

O kadar haklı ki... 

Samimi olmadığımız zaman Kurban bizim için kavurma şenliğine, Ramazan tıka basa doyma şölenine, Hac elimizde “Bakın param vardı ve geldim siz de çatlayın!” görgüsüzlüğüne dönüşüyor. 

“Desinler” diye yaşıyor, görmezlerse mutlu olduğumuzu ölecek gibi oluyoruz.

Yaşamak, ibadet etmek, ağlamak, gülmek ve hatta ölmek sadece daha iyi içerik için bahanelere dönüştü.

İçerik üretebil de mış gibi yaşamış mısın ölmüş müsün ne fark eder ki? 

Hayatı yaşamıyoruz, sadece geçip gidiyoruz buralardan artık. Bir kuşa uzun uzun bakacak vaktimiz yok, fotoğraflarımıza konu olması yeterli. Manzaralar tefekkür etmek için değil sanki uzaklara dalmalı fotoğraflarımız için yaratıldı gibi davranıyoruz. 

Sonra “hiçbir şeyin tuzu kalmadı” diye söyleniyoruz. 

Kalmaz...

Hayata plastik meyve muamelesi yapıyorsan neden tadı gelmiyor diye söylenmeye hakkın olmaz.