TR EN

Dil Seçin

Ara

Toy Story ve Ben

Toy Story ve Ben

Yorgun bir günün ardından eve geliyorum. Üzerimi değiştirdikten sonra biraz dinlenmek için salona geçiyorum. Bakıyorum iki çocuğum da oturmuş sessiz bir şekilde Toy Story 3 filmini seyrediyorlar. 

Gazeteyi alıp yanlarına oturuyorum. 

Çok yorgunum. İçten içe “İyi ki bu filmler var. Ben de gazetemi rahatça okuyabiliyorum,” diye düşünüyorum.

Herkes kendi halinde… Sonra çocuklarıma bakıyorum. Birden içim kaynıyor. Öyle tatlılar ki… 

İçimden acayip bir şekilde çocuklarımla kaliteli zaman geçirmek geliyor. Çocukluğumda yaşadığım birkaç şeyi anlatmaya başlıyorum.

“Biz çocukken bilgisayarlar evlere daha yeni giriyordu. Bir arkadaşım bilgisayar aldı diye akşamları onun evinde toplanırdık. Oyunları görsen var ya, elini sürmezsin…”

Ben anlatıyorum, çocuklarımın gözlerindeki ışık daha bir parıldıyor. 2 yaşındaki çocuğum bile ekrana sırtını dönmüş gülümseyerek bana bakıyor.

Ben şimdi Pixar yapımı, milyon dolarlar harcanan şu Toy Story filminden daha mı eğlenceliyim diye soruyorum kendime… 

Ben anlattıkça sorular ardı ardına geliyor, onlar sordukça ben daha bir coşkuyla anlatıyorum. Ergenlik albümünden kalan mahcup bir gülümsemeyle, çocuklarımın ellerinden tutup kendi gençliğime bir yolculuğa çıkıyorum. 

Gözleri çakmak çakmak dinliyorlar beni. Kendi kendime, “Ben en son ne zaman bu kadar uzun konuştum çocuklarımla acaba?” diye soruyorum. Cevabını bulamıyorum. Çünkü işten gelip birkaç hal hatır sorduktan sonra herkes kendi dünyasına dönüyor uzun zamandır. 

“Eskiden evlerde tek bir hayat yaşanırdı çocuklar” diyorum dalgın bir şekilde. “Ama artık evde kaç kişi varsa, o kadar çok hayat yaşanıyor. O yüzden bundan sonra akşamları aile saati yapacağız. Hikâyeler anlatıp, oyunlar oynayacağız. Tamam mı?”

“Tamaaaam!” diye bağırıyorlar neşeyle. 

Biraz sonra halının üzerinde çocuklarımla güreşirken buluyorum kendimi. Gözlüğümü çıkarıp koltuğun altına atıyorum. Bilgisayar ekranından Toy Story’nin baş aktörü Andy kızgın bir şekilde bakıyor. “Biz milyon dolar harcayıp film yaptık, adamlar güreşiyorlar ya!” diye kendi kendine söyleniyor.

Umurumda değil Andy’nin yakınmaları… Çocuğumla güreş sporunda hiç yeri olmayan garip hareketlerle boğuşurken aslında Pixar’a çok profesyonel bir kafakol atıyorum. Atılan kahkahalar odanın duvarlarında çınlıyor. Altı yaşındaki oğlum beni tuş ediyor. 

Gaipten alkış sesleri duyuyorum. 

Kulak kesiliyorum. Galiba çocuklarımın televizyon ve bilgisayar karşısında geçen hüzünlü dakikaları alkışlıyor!

Sırtım yerde. Çocuklar “Babayı yendik,” diye bağırıyorlar. 

Bense içten içe teknolojiyi tuş etmenin zevkini yaşıyorum.