“Evler nasıl taşlardan yapılırsa, bilim de verilerden meydana gelir. Fakat bir yığın taş ev demek olmadığı gibi, bir veri yığını da bilim anlamına gelmez.”
— Jules Henri Poincare
***
SİNEK VE ANTİBİYOTİK
Uzmanlara göre, mikropların baş düşmanı olan antibiyotikler artık eskisi kadar etkili değil. Bilim adamları, çevre ve yaşam koşullarının değişmesiyle birlikte antibiyotiklerin de eski rollerini yitirdiklerine işaret ediyor. Hijyen ve aşı gibi halk sağlığı açısından önemli tedbirlerin ihmal edilmesi, artan organ nakilleri, bulaşıcı hastalıkların taşıyıcısı haşerelerin önemsenmemesi gibi sebepler mikroplara karşı ürkütücü bir çaresizliği doğurmuş durumda.
Çığır açacak ilk adım
Sydney’deki Macquarie Üniversitesi’nden Prof. Andy Beattie önderliğindeki ekip çok ilginç bir araştırmaya imza attı. Sinekler, böcekler ve her türlü haşerenin çürüyen et ve gübre dahil her pisliğe karşı dayanıklı olduğunu dikkate alan bilim adamları, “Bu yaratıkların enfeksiyonlara karşı olağanüstü direnci olması gerekli, aksi halde sağ kalamazlardı. Onlardan antibiyotik yapma deneylerimiz şimdilik başarılı sonuçlar verdi.” diyorlar.
Bu ilginç haber, on dört asır önce verilmiş bir Peygamber nasihatiyle birlikte okunduğunda bize çok anlamlı göründü: “Sizden biriniz (yemek) kabına sinek düşecek olursa, onu iyice batırsın. Zira onun bir kanadında hastalık, diğerinde de şifa vardır. O içerisinde hastalık olan kanadıyla korunur.” Bizi rahatsız etmedikleri sürece varlıklarını bile hatırlamadığımız bu minik canlıların yaratılışlarındaki sırların bir bir çözülmesiyle, aslında hiç unutulmadığımızı, hastalıklarda ve şifalarında sonsuz bir şefkatin ruhlarımıza gülümsediğini daha iyi anlıyoruz.
***
Konuşan Yumurtalar
Bir sihirbazlık numarası sanmayın, bu yumurtalar gerçekten konuşuyor. Bebeklerin anne karnında dönmesi, tekme atması gibi kuluçkadaki yumurtada bulunan kuşlar da çeşitli sesler çıkarırlar. Yumurtadaki yavru kuşların bu sesleri çıkarması elbette amaçsız değil.
Tavuk embriyoları annelerinin yumurtayı ısıtması veya soğutması için sesler çıkarır. Anne yumurtalarını çevirdiği zaman doğmamış yavrular gıdaklar gibi ses çıkarırlar. “İçerdekiler”, konuştukları gibi dışarıdaki sesleri de duyarlar. Kuluçkadan çıkmaya yakın daha konuşkan olmaya başlar, keskin ve düzenli sesler çıkarırlar. On iki gün boyunca aynı yerde bulunan on veya daha fazla sayıda yumurtada yaşayan yavruların, birkaç saat içinde kuluçkadan çıkacaklarında birbirleriyle haberleştikleri biliniyor. Birlikte kalan yumurtalar hemen hemen aynı zamanda, ayrı kalanlar ise bir iki gün arayla kuluçkadan çıkarlar. Eş zamanlı çıkmak, yavruların bir arada kalmaları açısından önemlidir. Çünkü anne ve ilk çıkan yavrular, henüz kuluçkadan çıkmamış civcivleri bırakırlar ve giderler.
***
HAYVAN OSKAR’LARI
Her yıl düzenli olarak dağıtılan Oskar ödüllerinden birine sahip olmak hemen her oyuncunun hayallerini süsler. Bu prestijli ödül, oyuncunun kusursuz rol yeteneğinin karşılığıdır. Hayvanlar âleminde de rol yeteneği hayranlık uyandıran oyunculara rastlamak mümkün. Ama onların performanslarının ödülü hayatta kalmaktır.
Kazıcı baykuş tabiatın en iyi oyuncularından biri sayılabilir. Birleşik Amerika’dan Güney Amerika’ya kadar birçok alanda yaşayan, yaklaşık 23 cm uzunluğundaki baykuş, porsuklar, kediler ve yılanlar tarafından sık sık rahatsız edilir. Tehlikede olduğunu hisseden baykuş, yuvasında öyle hırıldar ki en yırtıcı hayvanların bile cesaretini kırar.
“En iyi Kostüm” dalında Oskarı evine götürecek aktör hayvanların sayısı da az değildir. Mesela savunmasız yavru çıtalar, özellikle birçok hayvanın sakındığı vahşi porsukların renklerini taşımaları sayesinde tehlikelerden korunurlar. Sonraları, çıta büyüyüp kendisi tehlikeli olmaya başladığı zaman üstündeki “kostüm” siyah beneklerle renklendirilir.
Taklit, çoğu zaman hayvanlarda savunma sistemi olarak kullanılırsa da ateşböceği, iştahını gidermek için bu yeteneğinden yararlanır. Dişi photuris ateşböceği, taklit yeteneğini erkek ateşböceklerini çekmek için kullanır. Enayi talip geldiğinde dişi ödülünü afiyetle yer.