TR EN

Dil Seçin

Ara

Yaşamanın Bir Skandal Olarak Görünümü / Yaşadığımız Günler

Yazılı ve görüntülü medyanın skandal çığlıklarıyla duyurduğu olaylar, artık skandal olarak adlandırılabilir mi?

 

Bugünün dünyası, hoşa gitmeyen, beğenilmeyen ve şiddetle reddedilen bir durum ve olay olarak, skandal çıkarmanın neredeyse imkânsızlığını ispatlıyor. Denebilir ki bugünün dünyası skandalsızlığın görünümüdür: Onaylamayacağı, ayıplayacağı hiçbir davranış yok gibidir. Sınırsız kabulcülüğü ile en uçan hayalleri, en gürültücü hareketleri, en put kırıcı fikirleri kolayca içine katıyor. Bir skandal olarak nitelenebilecek her girişim, eylem ya da düşünce daha ilk adımda bu sınırsız hoşgörünün boğucu atmosferine karışıyor.

Dün Oscar Wilde’ı Reading Hapishanesinde çürümeye mahkûm eden Batı, bugün eşcinsel evlilikleri eğlenceli olaylar kategorisine dahil etmiş durumda. Marcel Proustun, yüksek sosyeteye dair anlattığı her tuhaf hikâye artık bir skandal olarak anlamsızdır. Ve Turgenyevin o âsi, nihilist ve devrimci kahramanı Bazarov, şimdi aramızda dolaşıp alaycı diliyle her şeye saldırsaydı bu kimsenin kılını bile kıpırdatmazdı. Adaletsizliklerden kaynaklanan hoşnutsuzlukları dile getiren her hareketi bekleyen tehlike, güvenlik güçlerinin silahlarından çok, bu her şeyi rahatlıkla kendi görünümünün bir parçasına dönüştüren dünyanın kendisidir.

Ortaçağ Avrupasında, kilisenin öğretilerine aykırı bulunan her inanç bir skandal olarak görülür, sapkınlık suçlamasıyla engizisyon işkenceleri ve afarozlarla boğulmaya, yok edilmeye çalışılırdı. Bugün herhangi bir düşüncenin, hareketin skandal olarak sahneye çıkabilmesi için öncelikle kendini aforoz edeceği araçları bulması gerekiyor. Bu da, daha baştan gülünç duruma düşmeyi göze almak demektir. Hâlâ farklı ve aykırı bir tutum ve davranış biçimi mümkünmüş gibi bu iddiayla görünür alana çıkıldığında, kolayca bir durum komedisine dönüştürülerek etkisiz kılınma kaçınılmaz bir son olacaktır. Artık hiçbir değer yargısı fazla ciddiye alınma lüksüne sahip değildir. Rölativist yaklaşımların belirleyici olduğu yaşantı düzeyinde her hakikat bir başkasının hakikatiolarak görülür. Doğru, Yanlış, İyi, Kötü gibi yargılar “özelleşmiştir.” Bunun iyi mi kötü mü olduğu üzerinden yürütülecek bir tartışmada, ortak bir fikirde mutabakata varılamayacaktır. Ve hattâ şu denilebilecektir: Bir mutabakata varmak neden gereksin ki? Niçin üstünde uzlaşacağımız bir mutlak doğru olsun?

Modern toplumlarda, bireylerin bir arada yaşama zorunluluğundan doğan asgarî müşterekleri oluşturan değerlerin bile içi boşaltılmış durumda. Kutsaldan kurtarılmış” bir dünyada hiçbir değer insan iç