Kendini iyi hissetmiyordu. “Bir doktora görünsem!” diye geçiriyordu içinden. Ah! Şu meşguliyet… Bir de fırsat bulabilse… Mutlaka bir işi çıkıyordu. Daha dün komşusu ısrarla çağırmıştı, bahçesindeki ağaçlar budanacakmış!
Durumunun ciddiyetini fark eden komşusuyla, bir gün doğruca doktorun yolunu tuttular. Muayene, tahliller, tetkikler, raporlar derken “bak amca” demişti doktor. “Sağlık ihmale gelmez, şüphelendiğim bir iki laboratuar sonucu var, daha detaylı bir araştırma için yarın mutlaka burada olun.”
Merak ve korkunun harman olduğu o gece çok uzundu. Fakat kimseye hissettirmedi. Ertesi gün aksatmadığı randevu saatinde doktorun kanser teşhisi dünyasını alt üst etmişti. Kimilerinin adını bile ağza almayıp “o hastalık” diye ürkütücü söylemlerini hatırladıkça buhranı artıyordu. Gerçi doktor telaşlanmaması gerektiğini söylemişti, bir dizi tedavi yollarını hatırlatmış, oldukça ümit vermişti ama bir de ona sorun?
O gün, ertesi gün, bir sonraki gün… Ağzını bıçak açmıyordu! Ölümü ensesinde hissediyor, yalnız kendini değil ailenin tüm bireylerini de mateme boğuyordu. Bazen koltuğa gömülüyor, gözlerini belli belirsiz bir noktaya dikip hayatını fotoğraf fotoğraf irdeliyordu: Bir keresinde nasıl da yaşlı bir amcayı trafiğin yoğun olduğu bir caddeden karşıya geçirmişti!.. Lapa lapa karın yağdığı bir kış günü kuşlar aç kalmasın diye pencerelerinin önüne ekmek kırıntılarını bırakmak da onun fikriydi!.. Üstelik memuriyeti boyunca dairede ne zaman lüzumsuz yanan bir lamba görse israf olmasın düşüncesiyle söndürmeyi bir görev bilmişti!..
Durgunluğu, yaşama sevincini yitirmesi, karamsarlığı, her şeyden önemlisi tedaviye yanaşmaması ailesini iyice telaşlandırmıştı. Bir umut, en yakın arkadaşlarından yardım istemeye karar verdiler.
Mahallelerinin sözü dinlenen, sevilen Hacı Abisi, davetleri üzerine o gün ziyaretçileriydi. Kısa sayılabilecek hoş sohbetten sonra, hayatında yeni bir dönemin başlangıcı olacak şu nasihatte bulundu: “Bak sevgili komşum; hastalık gibi bir imtihanın Sahibini aman ha gücendirmeyesin! Metanetini koru. Hem şunu bil ki, kanserden kimse ölmez, ecelinden ölür!..”