“Ya içtiğiniz suya ne dersiniz?
Buluttan onu siz mi indirdiniz, yoksa indiren Biz miyiz?
Dileseydik onu tuzlu da yapabilirdik. Şükretmeniz gerekmez mi?” (Vakıa suresi, 68-70)
“De ki: “Suyunuz yere batarsa, söyleyin, size kim temiz bir su kaynağı getirebilir?” (Mülk suresi, 30)
“Size tohumlar, bitkiler, sarmaş dolaş olmuş bağlar, bahçeler yetiştirmek için üst üste yığılıp sıkışan bulutlardan şarıl şarıl akan sular indirdik.” (Nebe suresi, 14-16)
Su’dan yaratılan insanın, tarih boyu su ile sınavı ibret ve derslerle doludur. Kitabımızda; su, bazen bir rahmet, bazen bir gazap, bazen yüce Allah’ın kudretinin, rahmetinin bir ayeti olarak insanlığa sunulur. Su; hayatın vazgeçilmezi olduğu gibi cennetin ırmaklarında, ikramlarında tasvirleri ziynetlendirir, cehennemin ise susuzluğu gidermeyen, kaynar, yakıcı bir azap içeceğidir.
Hz. Nuh’un (as) kavminin; haddi aşmaları, hakikate kör ve sağır kesilmeleri, ayetleri yalanlamaları üzerine yerden fışkıran ve göğün kapıları açılarak tufana dönüşen suda boğularak, insanlar için bir ibret kılınışı,
El açıp yalvarılan sahte ilahların hiçbir isteğe cevap veremeyeceklerini yüce Allah temsille anlatarak: “Onlar ancak ağzına gelsin diye suya doğru iki avucunu açan kimse gibidir. Halbuki suyu ağzına götürmedikçe su onun ağzına girecek değildir.” İnkarcıların, hedefini şaşıran bu sapkınlıklarıyla uyarılışları,
Semud kavminin, Salih peygamberin (as) öğüt ve uyarılarına kulak asmayıp ısrarla hakikati yalanlamaları, Allah’ın rahmetinin ve azametinin bir ayeti olarak kendilerine verilen dişi devenin su hakkını gözetmeyince de, kaybettikleri sınavın sonucu olarak tek bir sesle çalı çırpıya döndürülüp helak edilişleri,
Dünya hayatının gökten indirilen suya benzetilerek; yeryüzünün o su sayesinde gürleşip, ziynetini takınıp rengarenk süslendiği hatırlatılarak, sahiplerinin de onun üzerinde kudret sahibi olduklarını sandıkları bir sırada, bir gece veya gündüz ona Rabb’imizin afet emri geldiğinde onu sanki dün yerinde yokmuş gibi kökünden koparılıp biçilmiş bir hale dönüştürülmesinden, düşünecek toplulukların ders çıkarmalarının istenmesi,
Ya zemzem suyu, Hz. İbrahim’den (as) beri müminlerin “şükür” sınavı.
Ve Mescid-i Haram ehlinin; Kabe’nin bakımıyla ilgilenmenin, hacılara su vermenin Allah yolunda mücadele ile bir tutulacağı zannıyla inkarcılara, hürriyetin ve adaletin düşmanlarına karşı cihad etmeden kurtulacaklarını sanıp büyük bir zulme düşmeleri,
Dünya hayatının, bizzat Rabb’imizce gökten indirilen suya benzetilerek bununla yeryüzü bitkisi örtüsünün yeşerip, gelişmesinden sonra tekrar sararıp, dökülüp adeta ölmesi misali ile insanlığın dirilişle öğütlenmesi,
Hz. Yusuf’un (as) imtihanı ise su kuyusuna bırakılarak başlar. Kervan sahibini, sucularını suya gönderince duyulan “müjde” nidası Yusuf’un’da istikbalinin müjdesiydi adeta. Mısır sarayında yetki aldığında susuz geçen yedi yıllık kıtlıkta kardeşleri sarayın kapısını çalınca babasına kavuşmak arzusuyla, kardeşini hükümdarın su kabı üzerinden alıkoyması,
Bizi temizlemek, şeytanın pisliğini, verdiği vesveseyi gidermek, kalplerimizi birbirine bağlamak ve savaşta sebat ettirmek üzere gökten indirilen suyun şükrünü eda edebilmek...
Hz. Musa’nın (as); bebekken suya bırakılarak başlayan su ile sınavı; Hz. Şuayb’ın (as) kızlarıyla Medyen suyunun başında karşılaşmasında gösterdiği alicenaplık ve güvenilirlikle devam etmesi ve zalim Firavun ile beraberindekilerin boğuldukları sudan kurtarılarak nihayet bulması... Ve dahi, Rabbinden kavmi için su isteyince asasını kayaya vurması istenmiş, akan on iki ayrı su ile sınavının toplumsallaşması,
Kalpleri kaskatı kesilen anlamazların, Allah korkusundan yarılıp içerisinden ırmakların kaynadığı, suların fışkırdığı kayalar ile öğütlenmesi,
Hz. Davud (as) ile, yeryüzünü ifsad edenlere karşı savaşan Talut’un ordusunun az bir müminin başarıyla geçtiği ırmak dolusu su ile imtihanı,
Bağına, bahçesine bahşedilen bereket karşısında ihtiyaç sahibinin hakkını gözetmeyerek nankörlüğünü sürdürenin, suyun çekilip alınması tehdidi ile uyarılması,
Aynı su ile sulanmasına rağmen ürünlerin kiminin daha verimli kılınışına dikkat çeken Rabb’imizin insanlığı tefekkürle sınavı,
Cennetliklerin susuzluk çekmeyecekleri, cehennemliklerin ise susuz develerin suya koşuşu gibi sevk edilecekleri bilgisiyle; müminlerin müjdelenerek, körü körüne atalarının izinden gidenlerin ise şiddetle uyarılmaları,
Rabb’imiz; inkar edenlerin faydalı ve güzel işlerini “çölde susuz kalan kimsenin serap görmesi gibi yanına gittiğinde bir şey bulamaz” teşbihleriyle kullarını imana daveti,
Hz. Süleyman’ın (as) köşkünün billurdan döşenmiş zeminini derin bir su sanarak eteklerini toplayan Belkıs’ın, Âlemlerin Rabb’ine yöneliş ve teslimiyetiyle kazandığı sınavı,
Sebe halkının, nankörlüklerinden ötürü bahçelerini sulama amacıyla yaptıkları barajlarının suları altında bırakılarak yok edilmeleri,
Hz. Yunus’un (as), yılgınlık gösterip, gemiyle denize açılınca suya bırakılarak sınanması,
Meryem validemizin oğlu ile, ilk gün bir su arkının başına sevk edildikleri gibi, yaşama elverişli, suyu bulunan bir tepeye yerleştirilip Yüce Allah’ın kudretinin ayetleriyle bütün bir toplumun sınanmaları,
Rabb’imizin belki ibret alırız diye, ağır bulutları yüklenen rüzgarları müjde olarak göndererek, sevk edilen memlekete indirilen su ile ölüyken diriltilen yeryüzünde nimet adına ne varsa cümlesiyle insanlığın sınanması.
Övgü ile methetmekten aciz kaldığımız, her türlü hamdın Ona mahsus olduğu yüce Allah’tan bu imtihan yaşamında her türlü sınanmadan başarıyla çıkan muhlislerden olma duasıyla…
Hz. Rasulullah’ın (as) izinde olanların, Allah için çektikleri susuzluk, açlık ve her türlü fedakarlığın karşılığında Rabb’imizin zayi etmeden ziyadesiyle mükafatlandıracağı müminlerden olma niyazıyla…