TR EN

Dil Seçin

Ara

İnsan Beyninin Yapısı Ve İşleyişi

İnsan Beyninin Yapısı Ve İşleyişi

Beyin dışarıdan bakıldığında, kafatası boşluğunun iki tarafına yerleştirilmiş, iki yarım küre şeklindedir. Beyin yarım kürelerinin üstü, bir takım kıvrımlardan teşekkül etmiştir.

Beyin, iki yarım küre şeklindedir. Beynin; ön, arka ve yan bölümleri farklı görevleri yerine getirir.

Erişkin bir kişinin beyni ortalama 1300-1400 gramdır. Beyin 100 milyar sinir hücresi (nöron) ve trilyonlarca “glia” denilen destek hücrelerinden meydana gelir. Nöronlar bilgi depo merkezleridir.

Beynin fonksiyonları çok karmaşık, ama bir o kadar da olağanüstüdür. Bütün düşüncelerin, inanışların, hatıraların, davranışların ve ruh hallerinin idare ve kontrol merkezidir. Beyin hem bir düşünme yeri ve hem de vücudun iç organlarını kontrol merkezidir. Hareket etme, dokunma, koklama, duyma ve görme kabiliyetleri beyinde koordine edilir.

Beyin kabuğu (korteks) beynin en önemli kısmıdır.  Beynin belki de en az bilinen yeri de burasıdır.

Beyin kabuğunun iş gören yeri, nöronlardan meydana gelen 2-5 mm kalınlığında ince bir tabaka olup, beynin bütün kıvrım yüzeyini örtmektedir. Beyin kabuğunun tamamı yaklaşık 10 milyar nöron barındırmaktadır.

...

Her sinir hücresinin verdiği cevap sayısını (a) ile, bu cevapları veren hücre sayısını (b) ile belirtirsek, o zaman bunlarla nakledilecek mesaj sayısı (n) şöyle olur:

n=ab

Eğer 4 sinir hücresi bulunsa, elde edilebilecek cevap sayısı;

24= 16 olacaktır.

Beyinde ortalama 10 milyar sinir hücresinin bulunduğu düşünülürse, bunlarla iletilebilecek ve muhafaza edilebilecek mesajların toplamı:

210.000.000.000= İki rakamının on milyarıncı kuvveti kadardır.

Bu kadar büyük sistem ise, milivolt seviyesinde, yani volt’un binde biri kadar bir elektrik akımı ile çalışmaktadır. İşte beyin, kafası ile muhafaza altına alınmış Allah’ın böyle harika bir makinesidir.

Cenab-ı Hak insan bedeninde cereyan eden; görme, işitme ve beyindeki faaliyetler gibi bütün fiileri ruh vasıtasıyla yapmaktadır.

Ruh hakkında çok şey bilemiyoruz. Ruh bedenden bağımsızdır. Fakat, fiilleri bedenin organlarıyla uyum içindedir. Mesela, beynin bir bölgesi hasar gördüğü zaman, ruh o bölgenin faaliyetlerini iptal eder.

Ruhun bedendeki durumu, adeta bir odanın içindeki insanın durumu gibidir. Siz bir odadan dışarıyı, ancak bir pencere vasıtasıyla görebilirsiniz. Burada gören pencere değil, oda içindeki insandır. Ruh da bu âlemi göz vasıtasıyla görmektedir. Yani gören göz değil, ruhtur. Nasıl ki, odadan dışarıyı görmek için pencere gerekiyorsa, ruhun da dışarıyı görmesi için göz gereklidir.

Beyin de böyledir. Dört bölgeden meydana gelmiş bir beyni, dört pencereli bir oda gibi kabul edebiliriz. Bu pencerelerin her birisinden gördüğümüz manzara farklıdır.

İnsan bedenindeki ruh da böyledir. Gözleri kapanan birisinin bu âlemi görmesi mümkün değildir. Ancak, onun ruhunda bir problem yoktur. Biz odadan ve hatta binadan dışarı çıktığımız zaman, artık pencere olayı yoktur. Artık her tarafı görebiliriz. Ruh da böyledir. Bedeni terk ettiği zaman, kendi letafetine uygun bir kılıf giyer ve görmek için göze, işitmek için kulağa, düşünmek için beyne ihtiyacı kalmamıştır.

Demek ki, insan vücudundaki bu harika yapıları bilmeyen birisi, Allah’a bir şükrediyorsa, bunları bilen ve anlayanın bin şükretmesi gerekir. Yoksa, bu bilgiler kuru bir malumattan ibaret kalırsa, o zaman insan beyni, pek çok bilgi yüklenmiş bir flaş disk seviyesine iner. İnsanın kendisi de, istidatlarını çekirdekten ağaç haline getiremeden bu dünyadan gitmiş olur. İşte en acınacak kimse de, ahirete böyle eli boş gidendir.