TR EN

Dil Seçin

Ara

“Özel İnsanlar Arıyorum”

“Özel İnsanlar Arıyorum”

Ömer Sevinçgül ile “Özel İnsanlar Arıyorum” dizisinin üzerine konuştuk.

Yazarımız Ertuğrul Esen, Ömer Sevinçgül ile “Özel İnsanlar Arıyorum” dizisini konuştu.

 

“Ömer Bey, merhaba. İzninizle hemen konuya girmek istiyorum. Önce şunu sorayım… Okurlarınız sizi ‘gençlik kitapları yazarı’ olarak tanıyorlar. Neden öyle?”

“Uzun süredir gençler için yazıyorum. Kitaplarımı yayımlayan Carpe Diem bir gençlik yayınevi. Böyle tanınmamda bunların etkisi oldu sanırım. Bir öğretmen, beni öğrencilerine tanıtırken ‘gençlik kitapları yazarı’ tabirini kullandı, bu da benim hoşuma gitti, benimsedim.”

 

“Ben kitaplarınızdan bazılarını okudum. Aslında her yaşa hitap edebilecek eserler. Dili yalın, anlatımı akıcı. Sanırım gençler bu nedenle okuyor ve seviyorlar.”

“Evet, kesinlikle öyle. Bir zamanlar ‘neredeyse kelimesiz yazmak istiyorum’ demiştim. Yani olabildiğince yalın. Yazarlık hayatım boyunca sadelik içinde ışıldayan bir güzelliğin ardı sıra gittim, gidiyorum.”

 

“Peki, neden gençler?”

“Önceleri belli bir yaş grubunu hedeflememiştim. Sonra bir gerçeğin farkına vardım. Gençlik büyük bir tehlike ile karşı karşıya idi. Özellikle internetin hayatımıza girmesiyle birlikte her taraftan rüzgâr almaya başladılar. Gerek felsefi etkilere, gerekse hayatla ilgili tehlikelere karşı çözüm üretmek gerekiyordu. Ben de var gücümle bu alana yöneldim.”

 

“Mühendistiniz sanırım.”

“Evet. İstifa ettim. Kültür merkezi açtım. Dergi çıkardım. Yayınevi kurdum. Otuzun üzerinde kitap yazdım.”

 

“Kitaplarınız yabancı dillere de çevrildi. Site adresinizde kapak fotoğrafları ve tanıtımları var.”

“Evet. İngilizce, Almanca, Boşnakça ve Arnavutçaya çevrildi. Almanya’da büyük etkisi oldu. Bu kitapları okuyarak İslamiyet’e ısınan, daha sonra Müslüman olan gençlerle karşılaştım.”

 

“Şimdi izninizle Özel İnsanlar Dizisi kitaplarını konuşalım. Nedir bunlar? Niçin böyle bir dizi?”

“Dedim ya, uzun süredir gençlerle meşgulüm. Onları dinliyor, anlamaya çalışıyorum. Ciddi soruları ve sorunları var. Hepsiyle yüz yüze konuşma imkânım yoktu. Bunun için en uygun, en kalıcı, en etkili araç kitaplardı. Ben de bu on kitaplık diziyi yazdım. Roman kurgusu ve tahkiye üslubuyla. Dizi boyunca karakterler, konuşmalar, olaylar birbirini izliyor. Bu da anlatıma hareket getiriyor, okuru sıkmıyor. Hem seri halinde okunabilir hem de tek tek.”

 

“Hangi konulara ağırlık verdiniz?”

“İnanç meselesi en önde geliyor elbette. Bilim ve felsefe adı altında inancımıza aykırı fikirler hızla yayılıyor. Diziler, filmler, romanlar bunlarla dolu. Materyalizm, pozitivizm, hedonizm, deizm vesaire.”

 

“Nedir deizm?”

“Bir tür dinsizlik. ‘Bir tanrıya inanırım, başka da hiçbir şeye inanmam’ felsefesi. Tanrısı da hayali bir tanrı aslında, Allah ile ilgisi yok.”

 

“Bir de hadisleri, sünneti, mezhepleri falan reddedenler türedi.”

“Evet. Maalesef. İslamın içini boşaltmaya çalışıyorlar. Hakiki imanı, Kitap ve Sünnet mizanlarıyla biçimlenen gerçek İslamı anlatmak gerekiyor. Kitaplarda bunlara da yer verdim.”

 

“Nasıl etkili oluyorlar?”

“Nefislere hitap ediyorlar. İnsanın kibir damarından yararlanıyorlar. İkna edici cevaplar vermek lazım. Gençlerimiz, modern dünyanın dayatmalarıyla İslami kültürün beklentileri arasında sıkışmış kalmış durumda. Onlara ‘Ne hâlin varsa gör. Sorunlarını kendin çöz’ deme lüksümüz yok. Batılıların ‘teenager’ dedikleri onlu yaş grubundan söz ediyoruz. Ben onlara iman hakikatlerini edebi bir dil ve üslupla anlatıyorum. Kuşku duydukları konuları örneklerle açıklıyorum.”

 

“Bu kitapları sadece gençler mi okuyor? Öğretmenlere, anne babalara da tavsiye ediyor musunuz?”

“Evet… Kitapları okuyan anne babalar çok beğeniyorlar. Bilinçli öğretmenler topluca alıp öğrencilerine okutuyorlar. Bazen beni davet edip okulda etkinlik düzenliyorlar. Ülkemizin pek çok yerine gidiyor, gençlerle sohbet ediyorum.”

 

“Bu kitaplar bir bakıma öğretmenler için de yazılıyor yani.”

“Kesinlikle öyle… Gençlerden pek çok soru geliyor. Sınıfta tartışılıyor. Okulda öğretmenlere, evde anne babalara destek lazım. İşte bu işlevi de görüyor Özel İnsanlar serisi. Bir nevi ‘iman atlası’ gibi.”

 

“Bir arkadaşıma da okutmuştum. ‘İman Seti’ tabirini kullandı.”

“Güzelmiş… Sadece inanç konuları değil anlatılan. Hayatta bir gencin karşılaştığı veya karşılaşabileceği pek çok soruna da çözüm üretiyor.”

 

“İsimlerini sıralar mısınız lütfen.”

“Seni Seven Biri Var, Sana Yeni Bir Dünya Gerek, Kulluğum Sultanlığımdır, Sıradan Biri Olmak İstemiyorum, Beni Bana Bırakma, Sana Hayret Yakışır, İnanıyorum Öyleyse Varım, Sonra Bir Gün O Geldi, Her Şey Ânını Bekler, Sonsuz Hayat Seni Bekliyor”

 

“Çok güzel. Hepsi de bir gencin ilgisini çekebilecek isimler. Nasıl buluyorsunuz bu ilgi çekici isimleri?”

“Gençlerden oluşan bir danışma ekibim var. Yaş ortalaması on altı. Kapak tasarımı, isim ve benzeri konularda onların fikrini alıyorum. Onlarca isim arasından seçiliyor.”

 

“Kapaklar da çok güzel. Sade, abartısız, hoş.”

“Bu konuda fıtratı taklit ediyoruz. Rabbimizin her eseri hem yararlı hem de güzel. Bizim için eşsiz bir örnek. Mesela elma… Rengi, kokusu, deseni, tadı cezbedici. İnsan lezzeti için yiyor ama bu arada vitamini de alıyor. İşte, kitaplarımız da böyle olsun istedik.”

 

“İlginç bir örnek. Kitaplarda hemen her konu hayattan misallerle anlatılıyor. Bu da anlamayı kolaylaştırıyor ve okuru ikna ediyor.”

“Teşekkür ederim. Misaller bir nevi araçtır. Uzak olanı yaklaştırır, küçük olanı büyütür. Teleskop gibi, mikroskop gibi. İşte misaller de böyle. Manaları akla yaklaştırıyor. Kolayca anlaşılmasını sağlıyor.”

 

“Sohbetin sonuna geliyoruz… Benim sormadığım, sizin söylemek istediğiniz bir şey var mı?”

“Evet, büyüklere söyleyeceklerim var… Hepimiz sorumluyuz. Gençleri suçlayarak bir yere varamayız. Onlara gerçeği gösterecek olan biziz. Bu da dinleyerek, anlayarak, yapıcı bir üslupla hakikati anlatarak olur. Bu kitaplar onlarla konuşabilir. Her anne babaya, her eğitimciye lazım. Bir bakın, bir inceleyin lütfen.”

 

“Teşekkür ederim röportaj talebimizi kabul ettiğiniz, sorularıma cevap verdiğiniz ve daha da önemlisi böyle kitaplar yazdığınız için.”

“Ben teşekkür ederim. Zafer okurlarına saygılar, sevgiler…”