“Ham!” Madde
İnsan, “kâinatın son ürünü”nü ağzında öğütüyor, dişlerinde parçalıyor, midesinde eritiyor. Tüketiyor. Eksiltiyor. Peki ama ne üretiyor?
Ara
İnsan, “kâinatın son ürünü”nü ağzında öğütüyor, dişlerinde parçalıyor, midesinde eritiyor. Tüketiyor. Eksiltiyor. Peki ama ne üretiyor?
“Ham madde”: Ham diye yediklerimiz, bir çırpıda içtiklerimiz kâinatın son ürünü... “Son ürün”, endüstri mühendisliğinin anahtar kavramıdır. Tüm üretimlerin hedefidir. Bir fabrikanın anlamı, hammaddesi ile son ürünü arasındaki farktan ortaya çıkar. Bir işletmenin varlık sebebi, aldığı hammaddeyi çok daha değerli bir son ürüne çevirmesidir. Hammaddesinden daha değersiz bir son ürün üreten fabrika kapatılır, hiç kurulmaz. Hammaddesine eşit değerde son ürün çıkarsa bile, işletmeler işlemez. Son ürün hammaddeden hem daha değerli olmalı, hem de çok değerli olmalı... Değer katıyor ama yeterince değer katamıyorsa yine o işletme kapatılır.
İnsan, “kâinatın son ürünü”nü ağzında öğütüyor, dişlerinde parçalıyor, midesinde eritiyor. Tüketiyor. Eksiltiyor. Peki ama ne üretiyor?
Kâinatın son ürününü hammaddesi eyleyen bir “fabrika”, “son ürün”den daha değerli bir “ürün” üretmeli ki, varlığı anlamlı olsun.
İyi ama, kâinatta insanın tükettiğinden daha değerlisi yok ki... Ne üretebilir ki, tüm varlık çarklarının ürettiği en değerli üründen daha değerli olsun... Mümkün değil gibi... Öyleyse, insanın üretebileceği en değerli şey, “hamd”dir, “şükür”dür, ubudiyettir.
Yediğinden içtiğinden, hamd meyvesi çıkarmayan, şükür üretmeyen bir insan “israf eder.” Aldığı malzemeyi yerinde kullanmamış olur. Tükettiği hammaddeye hak ettiği işlemi uygulamadan boşa harcamış olur. Kelimenin tam anlamıyla israf eder.
Yediğini içtiğini israf etmekle kalmaz, kendi varlığını da boşa çıkarır.
Kâinatın çarklarının hep beraber katıldığı “son ürün”e ancak ubudiyetiyle değer katabilir insan. İnsandan beklenen zaten budur; başkası değil.
Bu yüzden, “yiyiniz, içiniz; israf etmeyiniz” ifadesini, “yiyiniz, içiniz ama çok yemeyiniz, çok içmeyiniz” diye anlamak doğru olsa da yeterli değildir. Çünkü insan “az” yiyip içse de israf edebilir. Az da olsa yediğinden içtiğinden şükür çıkarmıyorsa, yediğini içtiğini boşa yemiş içmiş olur. Kendine gelen hammaddeden daha değerlisini üretmeyerek yiyip içtiğinde de kendine yazık etmiş olur. Ayet, “Yiyin için ve yediğinize içtiğinize şükredin, yiyip içtiğinizden ubudiyet üretin” diye de okunmalı, değil mi?
Maddenin temel yapıtaşında hayat, irade, şuur, görme, sevgi ve güzellik gibi şeyler…
Yüzyıllardır kullanılan katkı maddeleri arasında tuz, sirke ve balı sayabiliriz. O zamanlardan…
Müsbet ilmin kaynağı gözlemdir, kamçısı da merak ve sorgulamadır. İlmin gelişmesi önündeki…
Bilim için sanılandan farklı bir şeydir boşluk. Kuantum kuramı, boşluğun boşluk olmadığını…
Ne fizik profesörüyüm, ne aşk yazarı. İşim, gözlemlemek. Birbirinden farklı görünen kareleri…
Eğer bir elmayı dünya kadar büyütebilmek mümkün olsaydı, bu büyüklükle orantılı olarak,…