TR EN

Dil Seçin

Ara

Mükemmel Elbiseler

Öyle bir elbise düşünün ki kışın soğuktan, kardan yağmurdan koruduğu gibi, yazın da güneşten, sıcaktan koruyor. Üstelik bu elbiseyi doğarken bir kez giyiyorsunuz bir daha hiç çıkarmıyorsunuz; üstelik sizinle birlikte büyüyor ve hiç eskimiyor…

Evet böyle elbiseler var! Hem de sürekli gözümüzün önünde, elimizin altında. Ve biz onların her gün kimbilir kaç tanesini sanki değersiz bir şeymiş gibi bakmadan geçiyoruz; ne olduğunu, nasıl olduğunu bile düşünmeden çöpe bile atıyoruz.

Bunlar, yediğimiz meyve ve sebzelerin kabukları, yani elbiseleri.

Bir şeftali, karpuz, elma, portakal, dışında kabuğu olduğu sürece hem dalında hem dolabımızda günlerce bazen haftalarca bozulmadan dayanır, ne dolabın soğuğu ne de güneşin sıcağı etkilemez onları. Ama kabuğunu soyduğumuzda kısa süre sonra eski halinden eser kalmaz, rengi bozulur, tadı da değişir.

Öyle güzel sarıp sarmalar ki kabuklar meyveyi, daha çiçekten meyveye dönerken giydirilmesine rağmen onunla birlikte büyür, genişler, dar gelmez, bol gelmez, sarkmaz, uzamaz… Her zaman tam üzerine göredir, mükemmeldir. Ayrıca rengi, dokusu, kalınlığı tam da içindekine yakışacak şekilde yaratılmıştır…

Ağaçta yetişen elmanın, şeftalinin, armutun incecik yumuşak kabuğuna karşın, toprakta yetişen kavun, karpuzun kabuğu içindeki şerbeti akıtmayacak kadar kalındır.

Cevizin, fındığın içindeki meyveyi saklayan sert kabukları; portakalın, limonun mis kokulu kabukları; muzun kalın mantosu; şeftalinin, kayısının tüylü elbiseleri, hepsi ayrı ayrı birer sanat eseri özelliği de olan dokumalar değil midir?

Ve bu harika dokumalar, onları dokuyan Sanatkârı pek çok isimleriyle tanıtmıyor mu? Onlar bu güzellikleriyle Allah’a muhabbetin ve şükrün davetçileri değiller mi?..