TR EN

Dil Seçin

Ara

“Memento Mori” / Sanatçı Gözüyle Ölüm

“Memento Mori” / Sanatçı Gözüyle Ölüm

“Memento Mori”, “Fani Olduğunu Hatırla” veya “Öleceğini Unutma” sanat tarihinde bilhassa Orta Çağ Sanatında ve Barok Sanatında çok işlenen konulardır. Ölümün Sanatı olarak da adlandırılan bu akımın örnekleri pek çok sanatçının eserinde görülebilir.

Tabiattaki hayret verici güzellikler ve mükemmellikler, ilk insanlardan itibaren etkili olmuştur. Ancak doğa üstü güçler ve korku da en az hayret verici olaylar kadar insanların duygusal gelişiminde rol almıştır. Bu yüzden sanatın doğuşu ile ilgilenen felsefeciler din ve büyü üzerinde dururlar. İnsanları aciz bırakan mucizevi olaylar, sanat adamlarını da çok yakından etkiler.

Tabiatta yaratılışı gösteren her olay sanatçıyı meftun eder. Yumurtadan çıkan rengarenk bir kuş, topraktan başını çıkarıp ilahi bir tabloya dönüşen bir çiçek, ağaç dallarından insana ikram edilen bir meyve vb ülfet perdesine mahkûm olmayan her insanı hayrette bırakır.

Guercino, İtalyan Barok Ressamı, 1591-1666, “Vanitas”

İlahi güç, tabiatta ilahi düzen ve güzellik olarak tecelli ederken, doğum ve ölüm olayında da kendisini hissettirir.

Sanatın en temel konuları başında insan güzelliği gelir. İnsanın doğumu kadar ölümü de olağanüstü bir durumdur. Bilhassa biyolojik ölümün dışında gerçekleşen ani ölümlerin şok etkisi, sanatın ve sanatçının duygusal dışavurumunu etkilemiştir. Aslında ölmek istemeyen ve ölümsüz olmayı arzulayan sanatçı, eseriyle manevi olarak yaşamını devam ettirmeyi hedefler. Dini, mimari eserleri ve mabetleri süsleyen eserleri üreten pek çok sanatçı da kendisini İlahi sırların öğrencisi ve hizmetkârı olarak görür.

Carravaggio, (1571-1610), Aziz Jerom, “Memento Mori” 1605.

Avrupa sanatında, mitolojik olaylar ve kutsal kitaplardaki peygamber kıssaları en temel konuları oluşturur. Bu konular arasında fanilik ve ölüm teması ise bizim sanat tarihi kitaplarında çok bahsedilen konulardan değildir. “Memento Mori”, “Fani Olduğunu Hatırla” veya “Öleceğini Unutma” sanat tarihinde bilhassa Orta Çağ Sanatında ve Barok Sanatında çok işlenen konulardır. Ölümün Sanatı olarak da adlandırılan bu akımın örnekleri pek çok sanatçının eserinde görülebilir.

Aslında Avrupa sanatında sıradan doğa manzaraları veya natürmort resimlerinde gördüğümüz ağaçlar, meyveler, çiçekler, ekmek, su, mücevherler ve kafatası gibi objeler görülen düz anlamları yanı sıra yan anlamlar ve derin anlamlar da içerir. Bunların farklı anlamlarını İkonografi ve Semiyoloji (Göstergebilim) gibi sanat eleştiri türleri inceler ve okumaya çalışır.

Orta çağ resimlerinde ve heykellerinde görülen iskeletler, kafatasları, yılan ve doğaüstü yaratıklar, ölüm ve fanilik teması için sembol olarak kullanılır. Tabi bu konu hayatın değerini bilmek ve yaşadığın anı hissetmek manasına da “kızım sana söylüyorum gelinim sen anla” türünden gönderme yapar.

Michael Wolgemut, “Dancs Macabre” Ölüm Dansı, 15. Yüzyıl.

Memento Mori antik dönemlere kadar uzanır. Roma Sanatında Hedonist (zevkçi) ve maddeci bir anlayış içerisinde olan sanatçı, Hz. İsa’nın öğretisi ile pagan kültüründen kurtulmuş, mistik ve metafizik bir dünyaya adım atmıştır. Dini konulu resimler arasında yer alan ölüm konusu daha çok ölü ve iskelet tasvirleri ile ifade edilir. “Danse Macabre” (Ölüm Dansı) olarak adlandırılan iskeletlerin dolaştığı ve dans ettiği resimler Hristiyanlık öncesi pagan kültürüne dayanan Cadılar Bayramını da çağrıştırır.

Ayrıca 16. Yüzyıl Barok Döneminde sıkça görülen ve “Vanitas” olarak adlandırılan “her şey fani” anlayışı, tasavvuftaki “Hiç” kavramını da çağrıştırır. İslam dünyasından Batı kültürüne geçen inanç unsurları da bu düşüncelerin gelişmesinde etkili olmuş olabilir. Dante’nin “İlahi Komedya” eserindeki “Araf” gibi… Dante, Cennet ve Cehenneme yolculuğunu anlattığı eserinde Hristiyanlık terminolojisinde olmayan ‘Araf’ kavramını Müslümanlardan almış olduğu iddia edilir.

Master IAM of Zwolle, Memento Mori (late 15th century). Metropolitan Museum of Art, New York.

Barok resmi Natürmort (Ölü Doğa) resimlerinde görülen kum saati veya sönmüş mum zamanın geçmesine; mücevherler, altın paralar ve taç, fanilikte aldanışa ve boşluğa düşmeye; meyveler, geçici hazlara ve fani güzelliklere; çiçekler, yeniden dirilişe ve ebedi bir hayatın varlığına; yılan ve kertenkele nefsin süfli arzularına; yanan mum hakikate ulaşıp aydınlanmaya; kurukafa faniliğe ve dünyevi şeylerin boş olduğuna; dünya küresi, maddi gücün ve zevklerin geçiciliğine gönderme yaparlar.

Ancak 19. Yüzyılda başlayan sanayi devrimi felsefe alanında da ortaya çıkan Pozitivizm, Natüralizm, Materyalizm akımlarının etkisi ile sanatçılar da resimlerinde böyle mistik ve metafizik anlamlar yansıtmayı bırakıp, tabiatı görünen yüzüyle tasvir etmeye başlarlar. Fotoğrafın keşfi ile birlikte de fotoğraf gerçekliğinde resim yapmak, yerini yeni bir sürü modern akıma ve anlayışa bırakır.

Hayat ve ölüm konuları ise insanların vahiyden yardım almadan kendi başlarına çözemeyeceği sırlar olarak hâlâ ortadadır.

Cornelis Norbertus Gysbrechts, Vanitas Still Life, 17. yüzyıl.

Le Transi de René de Chalon (Ligier Richier)