TR EN

Dil Seçin

Ara

İspanya'nın Toledo Şehri Ve El Greco

İspanya yaklaşık MS. 700 ile 1500 yılları arasında 800 yıl Endülüs Müslümanların hâkimiyetinde kalmış bir ülkedir. Dünya bilim, sanat ve kültürüne çok önemli gelişmeler kazandıran Endülüs medeniyeti, İspanya’da pek çok şehirler kurmuş ve büyük mimari eserleri miras bırakmıştır.

Mudejar üslubu olarak anılan Arap-İspanyol mimarisi, İslam mimarisinin yanı sıra Yahudi ve Hıristiyan mimari eserlerini de etkilemiştir. Bazı Hıristiyan krallar, Arap mimarlar çağırıp saraylarının ve kiliselerin mimarisinde bu üslubun güzelliklerinden faydalanmışlardır.

***

Endülüslerin İspanya’ya getirdiği zeytin ve zeytinyağı kültürü, çeliğe zeytinyağı ile su verme tekniği sayesinde, kırılmayan esnek kılıçlar üretilmesi Toledo şehrini yaptığı kılıçlarla ünlü yapmıştır. Hatta Fatih Sultan Mehmed’in bile Toledo kılıçları olduğunu rehberimizden öğreniyoruz.

İspanyolca dili içerisinde pek çok Arapça kelime olduğu gibi İspanya’da pek çok yerin adı da Arapça kelimelerden miras kalmıştır. Örneğin Alcasar (El Kasr: Arapça saray demek), Alcantara Köprüsü (zaten kantara Arapça köprü demektir),  Zoco-çarşi (Arapça suk çarşı demektir) gibi.

***

El Greco (1541-1614) dünyaca ünlü bir ressamdır. Yunanistan’ın Girit adasında doğduğu için, aslen Yunanlı anlamında El Greco adı ile tanınmıştır. 55 yaşından sonra İspanya’nın Toledo şehrine gelerek ölene kadar burada kralın ve kilisenin emrinde sanat çalışmalarını sürdürür. Ressamlığının yanı sıra mimarlık ve heykeltıraşlık mesleklerinde de ustadır. Resimleri daha çok, eski Ahit ve Yeni Ahit olarak adlandırılan İncil ve Tevrat gibi kutsal kitaplardaki peygamber kıssalarını konu olarak işlemiştir. O zamanlar eğitimsiz olan halkın bu temsili canlandırmalardan etkilenerek, kıssadan hisse alması umuluyordu. Ancak eski Roma ve Pagan kültürlerinin putperestlik etkisi de kilise resimlerinin gelişmesinde etkili olmuştur.

El Greco’nun gökyüzüne uzayarak giden insan figürleri, o dönemin gerçekçi veya idealist resim anlayışından biraz farklıdır. Bir çeşit ruhaniyet taşıyan bu figürler kendi içinde deruni bir mistisizm taşırlar.

***

Toledo şehrini El Greco’nun pek çok resminde fon ya da manzara olarak görmek mümkündür. Bilhassa ünlü Lacoon tablosunun arka planı Toledo şehridir.

Lacoon aslında antik Troya (Truva) şehrinde geçen mitolojik bir olayın kahramanıdır. Yunanlılarla Truvalılar arasındaki savaşta Truva önüne bırakılan tahta bir atın Truva için bir felaket olacağını ihbar eden Lacoon, bir rivayete göre savaşın kaderini değiştirecek sözleri yüzünden yılanlara boğdurularak öldürülür. Daha da kötüsü iki oğlu da onun gözleri önünde öldürülerek acısı ikiye katlanır. Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar böyle bir şey olsa gerek.

***

Müslüman ve Yahudilere karşı çok şiddetli bir işkence uygulayan kilise engizisyonu, Hıristiyan bilim adamlarına da aynı şekilde katı davranmaktaydı. Pek çok insan yenilikler düşündüğü için ya çarmıha gerilmekte ya da yakılarak öldürülmekteydi.

1800’lü yıllara kadar devam eden bu şiddet, İspanya ve hatta bütün Avrupa’da yaşanan ortaçağ karanlığının ana sebebidir. Yıllarca süren yüzyıl savaşları, banyo ve tuvalet kültüründen yoksun Avrupa’nın veba gibi öldürücü hastalıklarla kırılmalarının altında hep bu şiddetli kilise engizisyonu bulunmaktadır.

El Greco da kiliseyi, Lacoon tablosu ve fonunda yer alan Truva atı figürüyle, başlarına gelecek bu felaketler için uyarmaktadır.