TR EN

Dil Seçin

Ara

Karlar ve Çocuklar

Karlar ve Çocuklar

Karlar ve çocuklar birbirine ne kadar da benzerler. Her ikisi de saf ve temizdir. Yaratandan gelen rahmet hediyeleridir…

Bahardan önce de çiçekler açar.

Kar taneleri kışın çiçekleridir; çiçekler kadar güzeldir.

Karlar topraktan önce gönüllere yağar.

İçimizi ak pak yapar.

Bunu en iyi çocuklar hisseder.

 

Karlar ve çocuklar birbirine ne kadar da benzerler.

Her ikisi de saf ve temizdir.

Yaratandan gelen rahmet hediyeleridir…

Dantel danteldir her bir kar tanesi. Nazlı nazlı, salına salına inişlerini seyretmek arınmaktır adeta; rahmetle yıkanmaktır…

Bir düşünelim; her mevsime, her meyveye en uygun rengi nasıl da seçip veriyor Âlemler Rabbi.

Gönderdiği nimet kadar, o nimetin ambalajı da güzeldir, neticesi de. Mesela, kar yağar bereket artar.

Sokakların köşesinde bir kum yığını aylarca durur da, adam boyu karlar kısa zamanda nasıl da eriyip gider. İndiren de, kaldıran da Odur. Getiren de, götüren de Odur.

Ne güzel bir hikmet tahtında yapılır işler.

Çığlık çığlığa sokaklarda çocuklar. Hem de gece vakti… Sessizliğin içindeki bu neşeli sesleri, yakından duymak için sokağın tâ öbür ucundan geri döndüm. İlk karın yağdığı o gece vakti… Zor yürüyorum, ama buna değer dedim. Seslerin geldiği yere yöneldim. Sokaklarda ışık yok, buna rağmen her yer bembeyaz, pırıl pırıl… Karın aydınlığı, gecenin karanlığını emmiş, yutmuş âdeta. İmanın ışığının, küfrün karanlığını yuttuğu gibi…

Ağaçları kar yağarken seyretmek de güzel. Her biri kendine yakışan elbiseler içindeler. Sanki kefenlerini giyinmişler. Erikler, dutlar ve incirler... Her birinde karlar başka güzel dururlar. Kâbe’nin karşısında duaya açılmış eller gibi, semaya doğru uzanmıştır dallar… Bir mü’min yüreğin ak ve paklığında... Hele de incir ağaçlarının seyrine hiç doyamadım.

Merakımı gidermeye az kaldı. Bir iki ev daha geçince oradayım, seslerin geldiği yerdeyim. Epey de geç bir vakit. Neden uykuda değil de dışarıda bu çocuklar? Ne yapıyorlar diye heyecanlandım iyiden iyiye.

Birde ne göreyim; komşumun afacanları el ele vermişler, boyundan büyük işler peşindeler. Kardan adam yapıyorlar… Eh bu şenliğe kıyısından köşesinden katılmamak olmaz. “Merhaba, kolay gelsin” dedim. Neşelerine ortak oldum. Gülümseyerek yanıma koşuştular. Karların aydınlattığı bir gecede yüzleri ışıl ışıldı. Bir iki lafladıktan sonra selâmlaşıp ayrıldım ama aklım orada kaldı.

Bir öykü hatırladım:

Dondurucu bir soğuk var… Kalın paltoma bürünmüş, başımı boynumu yün atkılara sarmış, köy sokaklarındaki kaskatı karları topuklarımla eze eze eve dönüyorum. Üzerinde sadece ince bir zıbın bulunan dört-beş yaşlarında bir çocuğa rastladım. Mini mini ellerini zıbının ceplerine sokmuş, dolaşıyor orta yerde…

“Üşümüyor musun?” dedim.

Duru bakışlarını gözlerime dikti önce. Sonra ellerini soktu, mini mini ceplerine işaret etti gözbebekleriyle: “Niye üşüyeyim?’’ dedi, “Ceplerim var ya!”

A. Gide, Dostoyevski’yi anlatan eserinde: “Karlarda doğdu, karlarda öldü’’ diye nefis bir cümleyle başlar sözlerine…

Gecenin bir vaktinde, her yerin karlarla kaplı olduğu bu sokaktan, yeryüzünde tek iz sanki benimmişçesine geçmek, tuhaf bir heyecan veriyor… İçim üşüse de ne gam. Bir yerden sıcaklık hissediyorum. Ama nereden bilemiyorum.

Karda her şey güzel. Hele gece vakti okunan Ezan-ı Muhammedî (asm) her şeyden de güzel. İki rahmet beraber yağar dünyamıza: ezan sesleri ve kar taneleri. Birbirine hiç benzemeyen o kar taneleri.

Karlar ne anlatır?

Temizliği, saflığı, dirilişi, sevilmeyi ve unutulmamayı…

Allah (cc) insanları her mevsim ayrı ayrı nimetlerle sevindirir, onlara sevgisini gösterir.

Sevgili Peygamberimiz (asm):

“Allah’ı kullarına sevdiriniz ki Allah da sizi sevsin” diye buyurur.

Rabbimiz, Hz. Davut’a (as) “Ey Davut, kullarıma yaptığım iyiliklerimi anlat ki, beni sevsinler. Zira, kullarım ancak kendilerine iyilik yapanları severler” buyurur.

Evet, bu mevsim ve içindeki bunca nimetler Rabbimizden gelir. Ondan başka bizi kim bilir, kim bunları gönderebilir!..

Rabbimizi kullarına bildirmenin ve sevdirmenin vaktidir bu mevsim. Allah’ın her nimeti, her mevsimde güzeldir. Kalbinde iman olana çirkinlik yoktur. Çünkü “Güzelin güzelliğini artıran, çirkinin çirkinliğidir.’’ Dolayısıyla, o çirkinlik bile güzelliğin derecelerini bildirdiği için güzeldir…

Gafletli nazarlar göremezler nimeti ve başlarlar hemen itiraza ve ard arda felâket senaryoları düzerler. Kar, kış, kıyamet derler, Allah’ın nimetlerini bir bir örterler. Rahmetten nasiplerini keserler.

Evet, Bediüzzaman Hazretleri bakın ne güzel der: “Kar’ı, pek bâridane ve tatsız telakki ederler. Halbuki o bârid, tatsız perdesi altında o kadar hararetli gayeler ve öyle şeker gibi tatlı neticeler vardır ki, tarif edilmez.” (Sözler, s. 216)

Yaratan’ın her işinde bir değil, binler hikmet aramalı insan. Onun her eserinin taşıdığı güzellikleri görmeli ve göstermeli. Biz bu dünyada bunun için varız, bunun için yaşıyoruz.

Hiç yoktan bizi ve hayatımızı yaratıp sayısız nimetlerle donatan, semavat cânibinden de nice sonsuz hediyeler gönderen Allah’a, Rabbimize hamdolsun.

Karlar çocukları, çocuklar karları sever. Çünkü karları gönderenin kim olduğunu onların o masum ruhları hisseder.

Sekiz yaşındaki Ahmet Zafer, bahçelerindeki kar yığınlarıyla oynamaktan telef olmuş, yanakları al al kızarmış ama şikâyet yok, halinden memnun. Bahçede birlikteyiz, kardeşi de yanımızda. Dört buçuk yaşındaki Ayşe Zehra bir şeyler mırıldanıyor. Ne diyor diye kulak kesildim. Ne diyordu biliyor musunuz?

“Allah’ım gönderdiğin karlar için sana teşekkür ediyorum’’ diyordu, hem de arka arkaya…

Kendimden utandım ama yitirdiğim o cenneti bu duada buldum. Ömrümde bana ilk defa ‘dede’ diyen bu çocukların arasında buldum. Onların sesinde ve duasında... Mâşallah, barekâllah…

Bir şeyi anlamak için çocukların gözleriyle de bakmak gerek.

Bırakın siz televizyondaki bir takım felâket tellâllarını, nerede bir istisna varsa onu bulup karşımıza haber diye çıkaran ve rahmeti gölgelemeye çalışanları; aldırmayın, bakmayın onlara! Herkes görevini yapacak. Biz de Rabbimizin sonsuz güzelliğinin şahidi ve dellâlı olacağız. Rabbimizi anlatacağız inşallah.

Risâleler bunun için eşsiz fırsatlar sunuyor bize. Bediüzzaman Allah’ı (cc) sevdiren adam. Allah, ondan razı olsun.

Kar, çocukları, kışın ardında bekleyen bahar… Anlatmalıyız Rabbimizin güzelliklerini. Şahidimiz melekler olsun. Şevkimiz, gayretimiz bineğimiz olsun. Anlatmalıyız, yaratılan hiçbir kar tanesinin birbirine asla benzemediğini… Hayretle, ibretle temâşâ etmeli ve ettirmeliyiz âlemi…

Her bir kar tanesinin o temiz diliyle Peygamber Efendimiz’e (asm) salâtu selâm olsun. Ruhumuz hiç üşümesin. Güzelliklere komşu olalım inşallah. Âmin.