Ebedi Saadet Diyarı: Cennet
Cennet, iman sahipleri için ‘ebedî bir saadet’ diyarıdır...
Ara
Cennet, iman sahipleri için ‘ebedî bir saadet’ diyarıdır...
Cennet, iman sahipleri için ‘ebedî bir saadet’ diyarıdır.
Allah, Kuran-ı Kerîm’de cennetin güzelliğini genellikle cehennemle kıyaslayıp anlatır. Zaten bu özellik bütün Kuran’da vardır. O muhteşem güzellikler böylelikle daha iyi anlaşılırken, Peygamber Efendimiz de ümmetinin bu konuda merak ettiği sorulara cevap verir.
Cennet şu anda mevcut ve yaratılmış hâldedir. Zaten Yüce Rabbimiz de o kıymetli Resulünün miraç yolculuğundan bahsederken, ‘Cennet-ül Me'vâ’ adıyla yarattığı cennetinin ‘Sidre-i Münteha’nın yanında olduğunu haber vermiştir. (Necm Suresi 14-15)
Sidre 7. gökte, arşın sağında bulunan muhteşem bir ağaçtır. (Kastalânî, Mevâhibu’l-ledünniyye. c.2, s.33) Ve cennet nehirleri onun altından çıkmaktadır. (Muhammed, 47/15) Burası Peygamber Efendimiz dışında, yeryüzünden semaya çıkacak olan mahlûkatın ulaşabileceği en son noktadır. (Müslim, c.1, s.157) Ve o kadar güzeldir ki, Allah’ın yarattığı tüm canlılar, (ister melek, ister peygamber olsun) o güzelliği tarif etmekten acizdir. (Müslim, c.1, s.146)
Peygamber Efendimiz, o mübarek yolculukta Rabbimizin rüyetine mazhar olduktan sonra, Cebrail aleyhisselamın öncülüğü ile o cenneti gezmiştir. (Buharî, Sahih. c.2, s.93; Müslim, c.1 s.149)
Allah Resulü, miraçtan döndükten sonra cennetin güzelliğini ümmetine anlatmış ve o cennete ulaşmanın çeşitli formüllerini, bizzat kendi hayatıyla yaşayıp göstermiştir.
YOK MU CENNETE KOŞAN?
Üsame b. Zeyd Hazretleri anlatıyor:
“Peygamber Efendimizle birlikte otururken, bizlere dönerek şöyle buyurdu:
‘Paçalarını sıvayıp cennete koşan yok mu? Bunun için kimsenin önünde bir engel yoktur. Kâbe’nin Rabbine yemin olsun ki, cennet parlayan bir nur, her tarafa yayılan harika bir koku, göz alıcı saraylar, devamlı akan sular, olgunlaşmış meyveler, güzel ve temiz eşler, sayılamayacak kadar muhteşem süsler, hiç bozulmadan devam eden güzellikler ve heybetli saraylardaki harikalardır.’
Oradaki sahabiler hemen atılıp:
‘Yâ Resulallah! Biz oraya koşanlardan olacağız.’ dediler.
Peygamber Efendimiz. (sav) ‘İnşallah deyin!’ buyurup önce cihattan bahsetti. Sonra da bizleri cihada teşvik etti.” (İbni Mace, Hadis no: 4332)
…
Peygamberimiz, miraç yolculuğunu anlatırken:
“Ben Rabbimi gördüm!” buyuruyordu. Kendisine bir noktaya kadar eşlik eden Cebrail için ise:
“Cebrail beni, kanatları üzerinde Sidretü’l-Münteha’ya kadar yükseltti. Fakat bunu yaparken, Allah korkusu ve saygısından dolayı, eskimiş deve çuluna döndü.” diyordu. (Beyhakî, Delâilü’n-Nübüvve. c.2, s.369)
Allah Resulü, cennetin güzelliğini daha sonra sahabilere anlatırken, cennet köşklerinin inci, yakut ve zebercet gibi en değerli cevherlerden yapıldığını (İbn Esir, c.2, s.55), hepsinin su kenarında yer aldığını, (Buhari, Sahih. c.6, s.92), toprağın bile misk gibi koktuğunu ifade buyurmuştu. (Buharî, Sahih. c.1, s.93)
Yine Allah Resulü, inanılmaz güzellikte bir pınarın kenarında (pınar boyunca yer alan) köşkler görmüştü. İki Cihan Güneşi:
“Bunlar inciden yapılan kubbeli köşklerdi” buyuruyordu. (Buharî, Sahih. c.1, s.92)
Peygamberimiz: “Yâ Cebrail! Bu pınar nedir?” diye sorduğunda, Hz. Cebrail ona müjde vererek:
“Yâ Resulallah! Gördüğünüz bu pınar, Yüce Allah tarafından sana ve ümmetine ihsan edilecek Kevser Pınarıdır.” cevabını vermişti. (Buharî, Sahih. c.6, s.92)
Peygamber Efendimiz o pınarı anlatırken: “Bu su baldan tatlı, sütten beyazdır. Pınarın dibinde görülen çakıllar da, inci veya yakut gibi taşlardır.” buyurmuştu. (Tirmizî, c.5, s.450, Taberî, c.2, s.211)
…
Zaten Allah Resulü, Veda Haccında da Kevser Irmağından bahsederek şunları söylemişti:
“Şunu unutmayın ki; gerçek hayat âhiret hayatıdır. Allah’a kulluk edin! Beş vakit namaz kılın! Ramazan orucunu bırakmayın! Beytullah’ı haccedin! Zekâtı da gönlünüzden koparak verin!
Bunları yaparsanız, Allah’ın cennetine girersiniz!
Ben sizleri cennet havuzunun başında, Kevser Pınarının yanında bekliyorum!
Fazla günah işleyip de benim yüzümü sakın kara çıkarmayın!”
Darü’s-selâm; her türlü kötülükten ve çirkinlikten uzak olan “korunmuşluk diyarı.” Selâmet evi...…
Bazı geziler vardır ki hatırlarda kalıcı ve unutulmaz iz bırakır. Hüzün şehri…
İlk babamız, ilk annemiz: Âdem - Havvâ… uzun destan… Kısa olacak hissemiz,…
Dünya bizim için yaratıldığı halde, yine de elem çekiyoruz. Demek ki burası…
Rahmet yağıyor sicim gibi… Dökülüyor gökten sayısız hazineler üzerime… Haberini alıyorum ki,…
İlâhî rahmetin gittikçe artan bir hızla coştuğu günlerden geçiyoruz. Bugünleri değerlendirirken, zamanımızın…