TR EN

Dil Seçin

Ara

Unutmayı Unutmak İçin Ne Yapmalı?

Unutmayı Unutmak İçin Ne Yapmalı?

Her zaman insanlar unutkanlıktan yakınmışlardır. Hatta birçok şahsiyet gibi, İmam Şafiî (ra) de unutkanlıktan şikayetçi olmuş ve bir şiirinde hocası Vekî b. Cerrah'a şöyle bir serzenişte bulunmuştur:

''Vekî'e hafızamın zayıflığını şikayet etmiştim de;

Bana, günahtan uzak durmamı tavsiye etti. İlmin, ilâhi nurlardan bir nur olduğunu, o nurun günahkâr olana verilmeyeceğini söyledi.''

 

Peki, ne yapmalı da unutmamalı?

Klasik kitaplara göz attığımızda konu ile ilgili bazı tavsiyelerle karşılaşmamız mümkün. Ancak günümüz ihtisas alanlarının çoğalması ve gelişimi nispetinde bu konunun ilahiyat araştırmalarıyla sınırlanmaması, eğitimci, psikolog, doktor, hatta sosyolog vb. sahalarından uzmanların rehberliği ile yeni değerlendirmelerin yapılması gerektiği kanaatindeyim.

Çünkü unutkanlık pek çok insanın sandığı gibi sadece manevi bir illet olmayabilir. Beynin düzenli ve sağlıklı çalışmasını engelleyen, duruma göre beyin hücrelerine ulaşan gıda kifayetsizliği, yaşamış olduğu coğrafyada şahit olduğu olayların ruhunda bıraktığı tesir, belki stres, üzüntü, yorgunluk, uykusuzluk vb. daha birçok sebep ilgili uzmanlar tarafından araştırılmalıdır.

 

Bizim konu ile ilgili tavsiyelerimiz şunlar olabilir: Günahtan korunma

Kur'ân-ı Kerim'in bazı ayetlerinde (Enâm, 68; Yusuf, 42; Kehf, 63; Mücadile, 19) şeytanın unutturmasından da bahsedilir. Bu unutturma, vesvese vererek başka şeylerle oyalama şeklinde olabilir.

Müminûn suresi 110. ayetinde, meşgul olunan bazı şeylerin, başka bazı şeyleri unutturduğuna işaret edilir ve cehennemliklerin, Allah'ı anmayı unutmalarının sebebinin, dünyada müminlerle alay edip onlara gülmeleri olduğu belirtilir.

Kehf suresi 24. ayette Cenâb-ı Hakk mealen: ''Unuttuğun takdirde Allah'ı zikret.'' buyurmaktadır. Buradan anlaşılıyor ki, unutkanlığın tedavisi için Allah'a sığınmak, O'ndan yardım talep etmek gerekir. 

Hafızayı körelten sebeplerin başında günahlar gelmektedir. Günah bir virüs gibi sirayet eder. Bunlar içinde de belki en tehlikeli olanı şehevî hisleri tetikleyen günahlardır. 

Konuyla ilgili Efendimiz (sas) ''Nazar, şeytanın zehirli oklarından bir oktur.'' sözü ve Hz. Ali'nin (ra) haram bakışla ilgili sorusuna cevaben ''Bakışın ilki (kasıt olmadığından) senin, ama ikincisi aleyhinedir.'' sözü çok anlamlıdır.

Günümüzün bohem hayat anlayışı ve basın, televizyon, internet gibi teknolojik imkânları vasıtasıyla ulaşması çok kolay hale gelmiş bu tür tehlikeler karşısında mümine düşen azami irade, azami sabır, azami sebat ve dua ile Cenâb-ı Hakk'tan yardım ve korunma istemek olmalıdır.

 

Zihni meşgul eden malâyani şeylerden uzak durma

Malâyani, kısaca zihnin gerekszi şeylerle meşgul olması demektir. Aslında dikkat edilecek olursa insanı ilgilendirmeyen o kadar çok şey var ki, ancak insan bunun farkında olmaksızın bütün gününü bu tür faydasız oyalamalarla geçirmekte, kendisinden beklenen kulluğa vakit ayıramamaktadır.

Bu hususta Efendimiz (sas) ''Nazar, şeytanın zehirli oklarından bir oktur.'' sözü, ''Malâyani şeyleri terk etmesi kişinin İslamının güzelliğindendir.'' sözü pek manidar olsa gerektir.

Evet, malâyani şeylerle ilgilenen bir zihin, meşgul olunması gereken asli iş ve görevlerinden o nisbette uzaklaşmış olur.

 

Okuma, ezber ve tekrar gibi egzersizlerle hafızayı kuvvetlendirme

Zihinsel egzersizlerin hafızayı canlı tuttuğu uzmanlar tarafından çok söylenir. Konuyla ilgili belki de yapılacak en güzel şey Kur'ân ezberlemek olsa gerektir. Allah kelâmı ile beslenmiş olan bir zihinde, başka malâyani şeylere yer kalmayacaktır heralde. Bu şekilde yapılan egzersizler beyni zinde tutacaktır.

Bunun ötesinde şiirler ve nesir bölümleri ile vecizeler ezberlenebilir. Çünkü yapılan araştırmalarda, eğitimli insanların ileri yaşlarda Alzheimer gibi rahatsızlıklara yakalanma oranının, diğerlerine göre daha az olduğu tespit edilmiştir.

Hatta bu konuda bir hatıramı da sizinle paylaşayım:

Birkaç sene önce cami çıkışında birisiyle karşılaştım. Odama çay içmeye davet ettim, kırmadı geldi. ''Hocam bugün 70 yaşıma girdim.'' dedi. Emekli hâkimmiş. ''Geçen ay itibariyle Kur'ân-ı Kerim'i ezberledim.'' dedi. Bunu da her gün bir ayet ezberlemek suretiyle gerçekleştirmiş. Sözlerinde boşlukta kalan bir kelime dahi yoktu. Ben takdir edince, hafızasının yerinde ve sağlam olmasının Kur'ân'ı ezberlemesi sayesinde olduğunu söylemişti.

Yukarıda dediğimiz gibi bazı ayetleri ezberlerken, bazılarını da evrad gibi her gün okuyup onun bereketli atmosferinden istifade etmeliyiz.

Bunların dışında bol bol istiğfarda bulunulmalı ve Cenâb-ı Hakk'a unutkanlık illetinden kurtulmak için dua edilmelidir.