TR EN

Dil Seçin

Ara

Çocuğun Manevi Eğitimi Nasıl Olmalıdır?

Çocuğun Manevi Eğitimi Nasıl Olmalıdır?

Çocuğa manevi değerlerin ve dini bilgilerin nasıl, ne zaman ve kim tarafından verileceği oldukça önemlidir. Gelecek nesillerin dinini bilen, ahlâkî değerlere sahip bireyler olarak yetişmesi, tüm anne babaların en kadim duasıdır. Rabbini tanıyan, onunla iletişimi iyi olan, etrafındaki olaylara kader okuması ile bakabilen bir çocuk yetiştirebilmek, onun ahireti kadar bu dünyada da mutlu bir insan olmasına vesiledir.

Çocuğun manevi eğitimi anne karnında başlar. Bu sürece evlilik kararı önemli bir şekilde etki eder. Bir eş seçildiğinde, onun dünya algısı ve manevi değerlere olan bağlılığı, yetiştireceği çocuklara da doğrudan tesir edecektir. Peki, çocuklara manevi eğitim ve dinî değerler nasıl verilmelidir? Ramazan ayı dolayısıyla bu dönemi de fırsat bilip çocuklarımızla bu bereketli süreci nasıl değerlendirebiliriz?

Psikolojide, kişilik oluşumunda ilk altı yılın önemi çok büyüktür. Bu yıllarda kazanılan tutum ve davranışlar, şahit olunan olaylar ve duygular ileriki yıllara oranla daha kalıcı olmaktadır. Bu yaşlarda çocuk, çevresinde olup bitenleri izler ve kaydeder. Yıllar içerisinde karşısına çıkan olaylara verdiği tepkilerde bu ilk kayıtların izleri vardır.

Bu sebeple özellikle okul öncesinde çocuğun ev ortamında gördüğü şeyler daha kalıcı duygular bırakmaktadır. Evdeki yaşanmışlık, çocuk için ilk temel kayıtları oluşturur. Çocuğun zihninde bu konuda olumlu izler, olumlu duygular bırakmak belki de dinî eğitimin en temel noktalarından biridir. İbadetlere yönelik zihninde olumlu izler oluşan bir çocuk, büyüdükçe dinî bilgilerle bu duygularını süsleme gayretine girecektir.

Öncelikle çocuklarımız için doğru örnekler olmalıyız. İnsan ancak kendi yaşadığını aktarabilir ve gerçekten yaşayan birinden daha kolay öğrenir. Özellikle küçük yaştaki çocuklar, nasihatle ve sözel bilgiyle öğrenmezler. Gördüklerini takip ederler, kopya ederler. Anne babanın evde namaz kılması, dua etmesi, Kur’an okumasını gören bir çocuğun zihninde olumlu izler kalacaktır. O da anne babasını taklit edecek, namaz kılarken yanına sokulacak, benzeri hareketleri yapmaya çalışacaktır.

Bu süreçte sabırlı ve güler yüzlü olmak bize ve yaptığımız ibadete dair duygularını pekiştirecektir. Kızmak, namaz kılan kişinin yanından çocuğu uzaklaştırmak, önünden geçti diye azarlamak, ne yazık ki namaza karşı çocukta olumsuz duygular oluşturabilir. Anne babanın ibadetlerini yaparken güler yüzlü ve mutlu olmaları, oruçla ilgili memnuniyetlerini hissettirmeleri çocuk için güzel örnekler oluşturur. Oruç tutarken sürekli açlık ve susuzluktan şikayetçi olmak, çocuğa orucun sıkıntılı ve eziyetli bir ibadet olduğu duygusunu verir. Çocuk Rabbinin neden böyle bir ibadeti emrettiğini anlamakta zorlanır. Olumsuz duygular biriktirebilir.

Hedef dinî bilgileri yüklemek olmamalıdır. Küçük yaşlarda sadece bilgi yüklemesi yapmak, bu konuda zorlama ve tehditlerde bulunmak çocuğun özellikle ileride ibadetlerine karşı isteksiz olmasına yol açabilir. Çocuğun en temel öğrenim aracı oyundur. Özellikle okul öncesi yaştaki çocuklara oyunla öğretmek kalıcı bir yoldur. Saatlerce anlatılsa bile tesiri yoktur. Çünkü üç cümleden sonra çocuk alıcılarını kapatır ve sağlıklı bir şekilde dinlemez. Zamanla bağışıklık kazanır, anne baba söylenir ve çocuk için bu söylenmeler bir alışkanlık hâlini alabilir.

Bu konuda örneğimiz Peygamberimiz (sav.) olmalıdır. Peygamber Efendimiz çocukları oynamaya, eğlenmeye teşvik etmesinin yanı sıra kendisi de bizzat çocuklarla oynamış, torunlarını omuzlarına ve sırtına bindirerek oyunun çocuk için anlamını davranışlarıyla göstermiştir.

Çocuklarda on iki yaşına kadar somut düşünce hâkimdir. Soyut kavramları anlama, ancak ergenliğin başlarında mümkün olmaktadır. Bu sebeple ergenliğe kadar çocuğun zihninde ibadetlere ve manevi değerlere dair olumlu duygular bırakmak, ibadetleri birlikte yapmaya teşvik etmek, pratikler yapmak, onlara doğru örnekler olmaya çalışmak temel hedef olmalıdır.

Manevi değerlerin çocuğa öğretilmesinde anne baba birlikte hareket etmelidir. Özellikle babanın çocuğun manevi eğitiminde etkisi ve sorumluluğu büyüktür. Baba çocuğun hayatında ilk otoritedir. Babanın yaklaşımı, desteği, sevgisi ve teşviki çocuğun ilk otoriteyle sağlıklı bir ilişki kurmasını sağlar. Sonrasında Rabbiyle yani Gerçek Otorite’yle ilişkisinde Onun emirlerine uymak konusunda zorlanmaz, ibadetleri konusunda daha istekli davranır.

Dinî ve manevi değerlerin öğretilmesinde ramazan ayı gibi fırsatlar kesinlikle kaçırılmamalıdır. Bu ay ibadetlerin bizzat somutlaştığı, çocuklar tarafından gözlemlenebileceği bir süreçtir. Sahur, iftar vakitleri, mukabeleler ve evdeki tatlı telaş, çocuklar için yılın diğer dönemlerinden oldukça farklıdır. İftar için davet edilen misafirler, sahurlar, birlikte gidilen teravih namazları ve bayram hazırlıkları çocuğun zihninde kalıcı izler bırakır. Bu ibadetleri yaparken, çocuğumuzu yanımıza almak, teşvik etmek, gayretinden dolayı onu tebrik etmek oldukça önemlidir. Yarım gün de olsa oruç tutmaya çalışan bir çocuğa çabası için sürpriz hediyeler vermek teşvik edici olacaktır.

İnsan her yaşta büyümeye ve öğrenmeye çalışmaktadır. Çocuklarımıza bir şeyler öğretmeye çabalarken aslında biz de tazelenip, yenileniyoruz. Ramazan ayının biz yetişkinlerin de ibadetler ve manevi değerler konusunda tekrar uyanışına vesile olması duasıyla…