Bir zamanlar bir köyde, uzun zamandır araları serin olan Mehmet Ağa ve Kamber Ağa diye iki komşu varmış. Bunlar ne barışmaya yanaşırlar, ne de rahat dururlarmış; birbirleriyle uğraşırlarmış. Her birisi de en olmaz bahanelerle “işte bakın bunun niyeti kötü, ölür de geçinmeye yanaşmaz...” diye kendisini haklı çıkarmaya çalışırmış.
Günlerden bir gün Mehmet Ağa oğlunu evlendirecekmiş. Düğün hazırlıkları tamamlanıp, herkesin davet edildiği günlermiş. Kamber Ağa da yakınlarıyla oturup konuşurken, söz Mehmet Ağanın düğününe gelmiş. Kamber Ağa şöyle bir kıpırdanmış ve:
“Mehmed Ağa oğluna düğün yapıyor ya,” demiş, “çağırırsa gitmeyelim, çağırmazsa da küselim.”
Kamber Ağa’nın bu sözüne yakınları gülmekten kırılmış.
Daha sonra da bu hatıra anlatıla anlatıla, geçinmeye niyeti olmayan ve türlü bahanelerle problemler çıkaranlar için “çağırsa da gitmesek, çağırmasa küssek” deyimi dillerde dolaşır olmuş.
•••
Bu deyim, “geçinmeye niyeti olmayan ve her fırsatta aksilik yapan insanlar için” söylenir.