TR EN

Dil Seçin

Ara

Büyük Günah İşleyen Dinden Çıkar mı?

Büyük Günah İşleyen Dinden Çıkar mı?

Büyük günahlar Kur’an’da ve hadislerde açıkça bildirilir. Mesela; bir ayette belli başlıları şöyle ifade edilir:

Allah’ın hâlis kulları o kimselerdir ki; Allah ile beraber başka bir İlâha ibadet etmezler. Allah’ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar. Zina da etmezler. Her kim bunları yaparsa günahının cezasını görür.”1

“En büyük günah” olarak bilinen büyük günahları Peygamber Efendimizin “mûbikat-ı seb’a-insanı manen helâk eden yedi sebep” olarak isimlendiriyor ve şöyle sıralıyor:

Allah’a ortak koşmak, sihir yapmak, haksız yere adam öldürmek, yetim malı yemek, faiz yemek, düşmana hücum anında savaştan kaçmak, namuslu ve kendi halindeki kadınlara zina iftirası atmaktır.”2

Günah, Allah’a isyan mânâsına gelir. Bilhassa büyük günahları çekinmeden işleyen, göz kırpmadan içine dalan bir insan, açıkça Allah’ın iradesine karşı geliyor, bir an için Onun rububiyetini unutuyor demektir. O halde her mümin bu tehlikeye düşmemek için büyük günahlardan sakınmalıdır.

Öteden beri büyük günah işlemekle iman arasında bir ilişki kurulmuştur. Fakat iman, inanılması gereken esasları kalple tasdik edip, dil ile ifade etmektir. İman esaslarını kalbiyle doğrulayan, diliyle de söyleyen insan mümindir. Bir mü’min büyük bir günahı işlemiş olsa da dinden çıkmış olmaz, imansız sayılmaz.

Çünkü amel imandan bir parça değildir. Büyük günahlardan birisini işleyen bir Müslüman, o günaha imansızlığı sebebiyle değil, nefsine uyduğu için girmiştir.

Bu açıdan ibadetleri yerine getirip, yasaklardan sakınmanın sevabı ve ücreti bu dünyada tam olarak verilmez. Çünkü bu dünya ücret ve mükâfat yeri değil, hizmet ve ibadet yeridir.

Mükâfatlar âhirete bırakıldığı gibi, dünyada tövbe ile temizlenmeyen günahların cezaları da âhirete bırakılır.

Bu açıdan büyük günahlardan birisini işleyen bir müminin imandan çıkacağını söylemek mümkün değildir.

Hadis-i şerifte de, büyük günahlardan birisini işleyen bir müminin kâfir olmayacağı, o günahının cezasını çektikten sonra cennete girebileceği açıkça görülüyor. Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor:

“Bana Cebrail geldi ve ‘Ümmetinden her kim Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmadan ölürse cennete girecektir’ diye müjdeledi. Ben, ‘Zina etse de, hırsızlık yapsa da mı?’ dedim. ‘Evet, zina etse de, hırsızlık yapsa da’ buyurdu.”3

İnançsız bir insan cennete giremez ve sonsuz olarak cehennemde kalır. Hadiste, zina eden ve hırsızlık yapan birisinin cennete gidebileceği belirtilirken, bu kişinin kâfir olmayacağına işaret ediliyor.

Demek ki, Allah’a şirk koşmanın dışındaki büyük günahlardan birisini işleyen insan mümindir, dolayısıyla günahının cezasını çektikten sonra Allah’ın lütfuyla cennete girebilir.

Ancak, günah işleyen kimsenin, işlediği günahın helâl olduğunu savunmaması gerekir. Haram olduğu kesin delillerle belirlenmiş olan bir fiilin helâl olduğuna inanmak, insanı iman dairesinden çıkarır. Mesela; faizin haram olmadığını veya bu zamanda haram olmayacağını iddia etmek gibi…

Bununla birlikte, “Her bir günah içerisinde küfre gidecek bir yol olduğunu” da hatırdan çıkarmamak gerekir.4

Günahın içinde devamlı işlendiği takdirde küfür tohumu olduğunu da unutmamak lâzım.

İnsan olarak günahlardan tamamen korunmamız mümkün değildir. Bunun için günah tehlikesi hepimiz için söz konusu.

Günah tehlikesiyle karşı karşıya kalınca da, ondan kurtulmak için hemen pişman olup, mahcubiyet hissedip tövbe/istiğfar ederek Allah’a yönelmeli ve bizi affetmesi için yalvarmalıyız.

 

Kaynaklar:

1. Furkan Suresi, 68.

2. Müslim, İman: 145.

3. Müslim, İman: 153.

4. Lem’alar, s. 7.