TR EN

Dil Seçin

Ara

Ağrı Gereksiz mi?

Ağrı Gereksiz mi?

İnsanoğlu varlığından beri ağrı çekmektedir. Ağrının tarihi insanlık tarihi kadar eskidir.

Ağrı subjektif bir histir. Ağrıya cevap kişiden kişiye, toplumdan topluma değişebilir. Aynı kişide farklı zamanlarda da farklı şekillerde algılanabilir. İnsanların eğitim, kültür, inanç ve kişilik özellikleri de ağrı durumundaki davranışlarını etkileyebilir.

Bazı normal olmayan durumlarda, dokunma gibi ağrı oluşturmayan duyular, ağrı olarak algılanabilir.

Ağrı, doku hasarına eşlik eden ya da bu hasar ile ortaya çıkan, hoş olmayan deneyim olarak tanımlanır. Ağrı hissi geçmişteki ağrılı deneyimlerden de etkilenir.

Hastanelerin acil servislerine başvuran hastaların yaklaşık 2/3’ünü ağrı çeken hastalar oluşturmaktadır.

 

Ağrı hissi

İnsanoğlu ağrının fizyolojik mekanizmalarını araştırmalarıya didik didik etmiş ve bazı bilgilere ulaşmıştır. Bunun sonucunda günümüzde ağrıyı kesmek veya engellemek için çok çeşiti yöntemler ve ilaçlar keşfedilmiştir. Fakat genel ağrı konsepti ve mekanizmaları hâlâ ciddi bilinmezlikler içerir.

Yüksek ısı, mekanik travma veya bazı kimyasal maddeler sonucu oluşan doku hasarı nosiseptör denilen algılayıcılar tarafından zararlı kabul edilirler. Bu algılayıcılar uyarıyı elektrik sinyaline dönüştürerek omuriliğe iletirler. Nosiseptörlerin tanımlayıp kodladıktan sonra oluşturdukları uyarıyı insanlar ağrı olarak algılarlar. Uygun şekilde dönüştürülerek merkezî sinir sistemine iletilen ağrı burada değerlendirilerek davranışsal cevaplara dönüştürülür.

Akut (ani başlayan) ağrıların çoğu tedavi ile veya tedavisiz birkaç gün veya haftada kaybolur. İyileşmenin gecikmesi veya yetersiz tedavi nedeniyle geçmezse ağrı kronikleşir yani kalıcı hale gelebilir.

 

Ağrı ölçülebilir mi?

Ağrının şiddetini ölçen objektif bir yöntem henüz keşfedilmemiştir. Ağrının şiddetini anlayabilmek için hissettiği ağrıyı, önceden hissettikleri ile karşılaştırılması istenir. Böylece subjektif (öznel) olarak hissedilen ağrının şiddeti anlaşılmaya çalışılır.

Ağrının niteliği de değişkenlik gösterebilir. İnsanlar ağrıyı tanımlarken yanıcı, batıcı, delici, zonklayıcı, elektrik çarpması, şimşek çakması, oyucu, sızlama, bıçak saplanması, keskin ve benzeri kelimeler kullanabiliyorlar.

Melzack, yaptığı araştırma sonucunda bir ağrı skalası oluşturmuştur. Bu skalaya göre en şiddetli ağrılar: Parmak kesilmesi, kozalji denilen sinirlerden kaynaklanan bir ağrı ve doğum ağrısı. Kanser ağrısı, bel ağrısı, ciltte kesi ve diş ağrısı orta şiddette hissedilen ağrılar olduğu görülmüş.

İnsanlar gibi hayvanlar da ağrı hisseder. Bebekler de ağrı hisseder ve bunu farklı şekillerde ifade etmeye çalışır; ağlama, uyku ve beslenme düzeninde bozulma gibi…

Ameliyatta, anestezi altında uyuyan hastalardaki ağrı, kan basıncında artma ve kalbin hızlı atması gibi belirtiler verir ve ağrı kesici ilaçların verilmesi gerekir.

 

Ağrının faydası var mı?

Ağrı hoş olmayan bir duyu olmakla beraber eğitici özelliktedir. Çünkü her yaratılan şeyin bir hikmeti ve anlamı vardır. Ağrı da dokulara zarar verebilecek olaylardan insanın uzak durmasını sağlayan, yaşam için olmazsa olmaz sayılabilecek, gerekli bir uyarı sistemidir. Hızlı ağrı sinyali beyine iletilmeden, ağrıdan uzaklaştıran, istem dışı bir kaçma refleksine neden olur. Beyne iletilen ağrılar sızlanma gibi yavaş ağrılardır.

Ağrıya tepki olarak insan vücudunda endorfin gibi bir takım ağrı kesici maddeler de üretilir. Ayrıca bitkilerden elde edilen bazı ağrı kesicilerden de insanlar çok eski zamanlardan beri istifade etmektedir. Opioidler denilen bu maddeler afyon bitkisinden elde edilmektedir.