Sebepler Arkasında Lütuf
Hâkim-i Ezelî’nin bir âdeti de mükemmel şeyleri âdi, basit sebeplerin eliyle yaratmasıdır.
Ara
Hâkim-i Ezelî’nin bir âdeti de mükemmel şeyleri âdi, basit sebeplerin eliyle yaratmasıdır.
Hâkim-i Ezelî’nin bir âdeti de mükemmel şeyleri âdi, basit sebeplerin eliyle yaratmasıdır. Bu bizim, sebebin neticeyi yapmakta yetersiz kaldığını, sonuçları yaratanın başkası olduğunu anlayıp, esbab (sebepler) perdesini yırtabilmemiz için büyük bir kolaylık, dolayısıyla da rahmet-i İlâhiyenin bir lütfudur.
Meselâ: Cenâb-ı Hak bir çekirdekten koca bir ağacı çıkarıyor. Toprak ancak, bu büyük fiilin cereyan ettiği bir mekân ve bu hârika tasarrufun (işin) yapıldığı bir tarla oluyor.
Aynı şekilde Hâlık-ı Zülcelâl, bir damla sudan insanı, benzer bir damla sudan koyunu, bir başkasından da aslanı.. yaratıyor. Bu canlıların sebebi olan bu basit hücreler ise şuursuzlukta, iradesizlikte ve âcizlikte toprakla eşittirler. Bu canlı tohumları da bir tarla hükmündeki anne bedenlerinde sümbülleniyor ve gelişiyorlar.
Halbuki ne cansız toprak ve ne de bir canlının annesi, kendi içinde cereyan eden bu halk (yaratma) ve inşa fiillerini yapmak bir yana, zerre kadar müdahale edemiyorlar.
Demek ki toprak, ağaç için; anne de insan için birer sebeptir yani aracıdır; yapan yaratan ilim, irade ve kudret sahibi Allah’tır (cc.).
Ramazan ayı idi. Suffa ehli her akşam birileri tarafından iftara götürülürdü. Ancak…
Ramazan ayı idi. Suffa ehli her akşam birileri tarafından iftara götürülürdü. Ancak…
Merhametiyle var edip yaşatan Allah, yine merhametiyle kullarını yoklukta bırakmayacak.
İnsanoğlu devamlı bir isim bulma arayışı içinde çırpınıyor, sebeplerin arkasındaki sebebi yani…
Ayetin dikkatimizi çektiği "şirk bulaşmış bir imanla" mahşere çıkmamak için her anımızda…
Cenâb-ı Hak, bu dünya hayatında imtihan gereği sonuçların meydana gelmesini sebeplere bağlamıştır.