TR EN

Dil Seçin

Ara

İbadetler İnsanın Meyveleridir

İnsan, yeteneklerle donatılmış bir tohum gibidir.

 

İnsan, yeteneklerle donatılmış bir tohum gibidir. Nasıl ki, ağaç olmak isteyen ve olabileceğine de inanan bir çekirdeğin, yapacağı şey bu ideali yolunda çalışmaya başlamaktır.

İşte böyle bir çekirdek bu çalışması ve gayreti sonunda yeryüzünde boy gösterip fidan olduğunda, “artık ben oldum; bundan sonra havaya, suya, ışığa ne ihtiyacım var!” dese kendini kurumaya terketmiş olur. Fakat bu fidan böyle demeyip gayret etmeye devam etse, bir gün ağaç olma derecesine ulaşacaktır.

Ağaç olduktan sonra da yine çalışmaya devam edecek ve bu gayreti onu meyve verme makamına çıkaracaktır. Elbette iş yine sona ermiş olmayacak ve senede yüz tane meyve veriyorsa, meyvelerinin sayısını artırmak için çalışacaktır.

Meyvelerini artırmaya çalışan bu ağacın yapacağı diğer ve çok önemli bir iş de bunların korunmasına dikkat etmektir. Çünkü meyvelerini çürüten veya kurtlanmaktan koruyamayan bir ağaç değerini kaybeder.

İnsanın manevi gelişimi de buna benzer. İnsanın meyveleri ibadetleridir. İşte insan da yeteneklerini sünbüllendirip fidan olmaya, hatta ağaç olup meyve vermeye ve meyvelerini artırmaya çalışmalıdır. Fakat sonuçta gelişip ağaç da olsa, meyve de verse insan yine garantide değildir. Çünkü meyveleri hükmünde olan ibadetlerini bir yandan çoğaltmalı, bir yandan da korumalıdır.

Mesela, insanın kazandıklarını mahveden şeylerden birisi gıybet, yani dedikodudur. Gıybetin insanın manevi kazançlarını, yiyip bitirmesi gerçeğini meyvelerini koruyamayan ağaç örneğiyle anlayabiliriz.

Üstelik insanın meyvelerini bozan düşman el, sadece gıybet de değildir. Riya, şirk, şöhret düşkünlüğü, gurur gibi işlediği her günah, onun iyiliklerini bozar, tahrip eder. İnsanın onca gayretiyle elde ettiği meyveler günahlarla mahvolur gider.

Demekki işlediğimiz amellerin ve yaptığımız hizmetlerin çokluğuna değil, onları ihlâsla muhafaza edip edemediğimize de bakmalıyız.

Bilindiği gibi kazandıklarını koruyamayan kimse iflâs eder. Böyle bir insanın, geçmişteki servetiyle övünmesi ne kadar anlamsız ve faydasızsa; yaptığı amellerini günahlardan çekinmemekle heba eden bir kimsenin, o eski amellerine güvenmesi ve onlarla iftihar etmesi de boşa çıkacaktır.