TR EN

Dil Seçin

Ara

Satır Arkası

Satır Arkası

Kalpleri diriltmeden toplumları diriltmek mümkün olmaz. Çünkü toplumlar kalplerden meydana gelirler.

         — Hüseyin K. Ece

 

***

 

ÖLÜMÜ EVCİLLEŞTİRME DENEMELERİ

Ne doğduğumuz saate randevumuz var, ne de öldüğümüz saate. Ama yine de ölüm bizim elimizde zannediyoruz. Yunus’un ‘’gök ekin biçmiş gibi’’ dediği genç ölümleri, postmodern faniler için her yaşta geçerli. Ellide ansızın, altmışta orta yaş, yetmişte ne kadar da dinç görünüyordu, seksende ondan öğreneceğimiz çok şey vardı cümleleri eşliğinde gidenin ardından ölümü evcilleştirmeye kalkıyoruz. Yalan oysa. Hepsi yalan. En çok kendimizi kandırmayı seviyoruz. Bunun adı da kendi ile barışık olmak. Ben dünyanın en muhteşem kadını/erkeği diye cümleler kurunca ölüm korkup kaçacak zannediyoruz.

Ölüm hepimiz için neden bu kadar erken? Ölen şöhretli ve zengin olunca medyanın şefliğinde nasıl da baskın çıkıyor koronun sesi. Yüzyıl önce bu soru oldukça ahmak kaçacakken şimdi mümininden münkirine herkesi aynı çemberde birleştiriyor: ‘’Neden tam da şimdi, hayat bu kadar tatlı bu kadar ışıltılı iken!’’

Sekülerleşmenin sondan bir önceki durağı, ölümün evcilleştirilmesi.

         — Fatma K. Barbarosoğlu, ölüm karşısında seküler düşüncenin ne kadar hayalci ve ‘’ölümü evcilleştirme’’ denemelerinin nasıl bir kendini kandırmaca                olduğuna böyle dikkat çekmiş.

 

***

 

ÇALIŞIRKEN MÜZİK DİNLEMEK MEĞER DİKKATİ DAĞITIYORMUŞ

İngiltere’de yapılan bir araştırma, çalışırken müzik dinlemeyle ilgili dikkat çekici veriler sundu.

Galler Üniversitesinde görev yapan bir grup bilim adamı, çalışırken müzik dinlemenin konsantrasyonu bozduğunu ve idrak etme kapasitesini etkilediğini bildirdi.

Applied Cognitive Psychology dergisinde yayımlanan araştırmada bilim adamları, bir grup gönüllüyü, sevdikleri, hiç zevklerine uygun olmayan bir müziğin eşliğinde ve sessiz bir ortamda hafıza testine tabi tuttu.

Araştırmanın sonucunda elde edilen veriler, insanın zevkine uygun olsun ya da olmasın, müzik dinlemenin katılımcıların testteki başarılarını düşürdüğünü gösterdi.

Birçok uzmanın özellikle klasik müziğin hafızayı güçlendirdiğini ve strese iyi geldiğini savunduğu ve müziğin ameliyathanelere kadar girdiği günümüzde, elde edilen bu veriler alışkanlıkları değiştirir mi bilinmez ama, bu konudaki gerçekler böylece tespit edilmiş oldu.

 

***

 

Akılsızlar kendilerini aşan şeyleri isterler; ama bunun için gereği gibi de çalışmazlar. Akılsız olduklarının bir işareti de, istedikleri şeylerden daha yararlı da olsa, ellerinin altındaki şeylerin değerini bilmeyip çarçur ederler.

         – Demokritos

 

***

 

TÜRKİYE’DEKİ BURJUVAZİ NE YAPAR?

Orhan Pamuk:

‘’Türkiye’deki ‘üst sınıf’ hem dar görüşlü hem bencil.’’

Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk, Almanya’da haftalık yayımlanan Die Zeit Gazetesi’ne verdiği röportajda tartışılacak açıklamalarda bulundu. Kendilerini halktan üstün gören ve ülkesinin insanlarından nefret eden ‘üst sınıf’a katlanamadığını belirten Pamuk, ‘’Türkiye’deki burjuvazi beni sinirlendiriyor. Hem dar görüşlü hem benciller. Kibirleri ve bu küstah tavırlarından tiksiniyorum.’’ dedi.

Türk üst sınıfının askeri darbeler ve Kürt sorunu karşısındaki tepkisizliğini de eleştiren Pamuk, kötü muamelelerin bu insanları rahatsız etmediğini vurguladı. Halkın çoğunluğunu oluşturan başörtülü kadınlara yukarıdan bakıldığına işaret eden ünlü yazar, burjuvazinin bu tavrını, eskiden Güney Afrika’da beyazların siyahlara olan davranışına benzetti.

 

***

 

ÇALIŞMANIN EN İYİ ZAMANI

Çalışmak için müsait gün ve saat bekleme. Bil ki her gün ve her saat çalışmak için en müsait zamandır. Gece yatağına uzandığın zaman, o gün ne yaptığını ve yarın ne yapacağını kendine sormadan uyuma.

         — Ali Fuat Başgil, ‘’hayatın bir faaliyet olduğunu ya da olması gerektiğini’’ çalışmakla ilgili güzel bir prensiple ifade etmiş.

 

***

 

Sanki tüm hayatım boyunca, yanlış melodiyle dans etmiş gibiyim...

         — Nietzsche

 

***

 

‘’DİKKAT! BU KİTAP KENDİNİ İMHA EDECEK!’’

Arjantin’de bir yayınevi, kitap okuma hızını ve satışlarını aynı anda artırmak için ilginç bir yöntem geliştirdi. Özel bir teknik kullanarak içeriği zamanla kaybolan bir kitap tasarlayan yayınevi, hazırladığı ilk kitabı ‘’Bekleyemeyen Kitap’’ konseptiyle okuyuculara sundu. Latin Amerika öykülerinden oluşan ve ‘’Gelecek Bizim Değil’’ başlığını taşıyan eser, kitapçılara dağıtımının yapılmasının ardından yok sattı. Uçucu mürekkep kullanılarak hazırlanan kitap, paketinden çıkartıldığı andan itibaren 2 ay içinde boş sayfalara dönüşüyor.

Yapılan açıklamada ‘’Kitaplar bir kütüphanenin tozlu raflarında aylarca hatta yıllarca bekleyebilir. Ancak edebiyatın yeni vaatleri, bir kitabın ikinci baskıya ulaşması için yayınevlerinin daha çok şeyi bilmesini gerektiriyor. Bu sebeple bu kitap kendisini yok ederek yeni yazarların yok olmamasına çalışıyor.’’ denildi.