TR EN

Dil Seçin

Ara

Kâinatta Herşey Kayyûm İsmiyle Ayakta Duruyor!

Kâinatta Herşey Kayyûm İsmiyle Ayakta Duruyor!

Kayyûm demek, Allah’ın hiç bir şeye muhtaç olmaması, kendi kendine kaim, devamlı ve baki olması, hiçbir değişikliğe uğramaması demektir.

 

Kayyûm demek, Allah’ın hiç bir şeye muhtaç olmaması, kendi kendine kaim, devamlı ve baki olması, hiçbir değişikliğe uğramaması demektir. Her şey ise O Kayyûm’a muhtaçtır ve O’nun sayesinde ayakta durur, var olur, varlıklarını sürdürür. Çekme ve itme güçleri ve dengeli halleri varlıklarını ona borçludurlar. Zerrelerden yıldızlara kadar her şey, her an, her halinde O’nun yardımıyla varlık dünyasında kalmaktadır. Koca koca küreleri uçsuz bucaksız uzay boşluğunda direksiz, dayanaksız durduran, birbirlerine çarptırmadan, dengelerini bozdurmadan, yörüngelerinden çıkartmadan yol aldıran hiç şüphesiz Kayyûm’dur.

Kayyûmiyet hakikatini neye baksak görmek mümkündür. Kayyûm isminin tecellisi sayesindedir ki küçük büyük her şey yaratılış vazifesini sürdürebilmektedir.

Mesela atoma bakalım. Çekirdeğin etrafında baş döndürücü bir hızla dönmekte olan elektronlar İsm-i Kayyûm’un tecellisi sayesinde dengeli bir çekme ve itme güçleriyle ayakta durabilmektedirler. Çekirdek etrafındaki elektronlar elektromanyetik kuvvetle ayakta tutulurlarken, çekirdekte mevcut olan pozitif yüklü protonların hep aynı yüke sahip oldukları, hem de topaç misali eksenleri etraflarında dönmeleri halinde birbirlerini itmeleri gerekirken itmemeleri, nükleer kuvvetle bir arada bulundurulmaları apaçık bir surette Kayyûm olan Allah’ın bu ismiyle tecellisini göstermektedir.

 

 

Atomların çok küçük olan kütlelerinin birbirlerini çekim gücüyle bir arada tutmaları da böyledir. Aynı kanun gökyüzünün koca koca cisimleri için de geçerliliğini sürdürmektedir.

Kainatın her yerinde hükmünü yürüten bu çekim kuvvetine fizik dilinde gravitasyon, yani genel çekim kanunu deniliyor. Trilyonlarca dev küreler bu kanunla ayakta kalabilmekte, yörüngelerinden çıkmadan, birbirlerine çarpmadan hareket edebilmektedirler. Eğer sadece Ay’ı dünyamıza bağlamak için bir mekanik bağ gerekseydi 400 km kalınlığında bir çelik halat gerekecekti.

Eğer Kayyûm-u Baki’nin; her şeyi gören, bilen, her şeyin her şeyle olan münasebetini ayarlayan gücü, kuvveti, ilmi, emri olmazsa bir ordu gibi hareket eden zerreler ve küreler darmadağın olacak, mahvolup gideceklerdi.

Evet, bir an için olsun kainatın bu ismin tecellisinden mahrum kalması demek, çekim ve itme güçlerinin yok olması, maddenin en küçük birimleri olan atomlardan, kuarklardan, uçsuz bucaksız uzayda hareket etmekte olan gök cisimlerine kadar her şeyin yerlerinden fırlamaları, ipi kopan tesbih taneleri gibi yuvarlanıp gitmeleri, ortada kainattan eser kalmaması demektir.

Kayyûm isminin tecellisini bir an için olsun yok farz etsek, ne atomları ve ne de gezegen ve yıldızları bir arada tutmak mümkün olurdu. O zaman kainat atomlardan meydana gelen bir bulut kümesi haline gelecekti. Kayyûm isminin tecellisiyledir ki bu korkunç tehlike önlenip, atomlar birbirlerine iyonik, kovalent ve metalik bağlarla bağlanarak moleküller, onlardan dev organel moleküller, dev organik moleküllerden hücre organelleri, onlardan hücreler ve hücrelerden de canlılar yaratılmış ve canlı kalmaları sağlanmıştır. (Şaban Döğen, İlimlerin Diliyle Allah)