Ara
Hz. Mevlânâ (ks) Mesnevî’sinde anlatıyor:
Adamın biri, bir yere misafir oldu. Ev sahibi misafirini tanımak için sordu soruşturdu. “Oğul” dedi. “Kaç yaşındasın, söyle bakalım?”
Misafir şöyle cevap verdi:
“On sekiz, on yedi, yahut da on beş.”
Bunu duyan ev sahibi:
“Ha gayret!” dedi. “Biraz daha geri gidersen, henüz doğmamış olacaksın.”
Bir akşam iş dönüşü, bu kez farklı bir yoldan geldiğim için fark…
Toprak yemeye alışmış olan bir adam bir aktara gidip şeker almak istedi.…
Güneşin doğum sancıları çektiği o zaman zarfında uyanık olmanın, bu doğuşa doğal…
Ey zulümle bir kuyu kazan! Sen kendin için tuzak hazırlıyorsun. — Mevlana…
Bir baba, oğlunun huyunu, kişiliğini beğenmez ve ona yeri geldikçe “Sen adam…
Bir adam, büyük bir denizin sahilinde durmuş, dalgaların düzelttiği kumsala resim çiziyordu.…
