Mahlûkatın tedbir ve idaresinde Allah’ın takip ettiği yol, kanun ve prensipler vardır. Bu ilahi kanunlara âdetullah veya sünnetullah denir. “Sünnetullahta (Allah’ın kanununda) asla bir değişiklik bulamazsın.” (Ahzab, 33/62; Fatır, 35/43; Fetih, 48/23) ayetinin ifade ettiği gibi, bu kanunlarda bir devamlılık söz konusudur.
Bazıları kâinattaki bu kanunlara yanlış olarak “tabiat kanunları” derler. Hâlbuki bu kanunlar, Allah’ın tabiata koyduğu değişmez nizamdan (düzenden) ibarettir. Yani Allah’ın kainatın ve mahlukatın idaresindeki değişmez işlerini, prensiplerini, kanunlarını bizler “tabiat kanunları” olarak algılarız. Bu kanunlar, tabiatı mahkûm kılan, verilen görevi yapmaya sevkeden yasalardır. Tabir yerindeyse, Yüce Allah bu kanunlarla icraatta bulunmayı bir prensip edinmiştir. Bunun böyle olması, aynı zamanda bizleri de disiplin altına alır, bu kanunları bulup uygulamaya sevkeder.
Mesela çalışan insanların başarıya ulaşması, isyan edenlerin cezalandırılması Allah’ın insanlık âleminde devam eden âdetindendir. Güzel bir sonuca ulaşmak için niyetin halis olması yeterli değildir. Uçmak niyetiyle kendini minareden atan adamın helak olması, âdetullahın bir gereğidir. Yani başarılı olmak isteyen insan Allah’ın kâinatta uyguladığı kanunlara uygun hareket etmelidir.
Allah’ın kâinattaki tasarrufu iki şekildedir:
1. Sünnetullah / âdetullah denilen genel kanunlarla tasarrufu, iş yapması.
2. Hârikulâde (mucize, sıradışı, âdetin dışında) olarak özel tasarrufu.
Gece-gündüzün birbirini kovalaması, Güneş’in her gün doğup batması, anne-baba ile yeni canlıların yaratılması, ağaçlar vasıtasıyla meyvelerin ikram edilmesi gibi ilahi tasarruflarda bir devamlılık ve genellik vardır.
Her türün ilk fertlerinin yaratılışı, Hz. İsa’nın babasız yaratılışı, mucizeler, kerametler ise olağandışı ve özel fiillerdir.
Hz. Peygamber (asm), Allah’ın en seçkin kulu olarak âdetullaha (Allah’ın kanunlarına) en fazla riayet eden fert olmuştur. “Ben peygamberim, öyleyse harika bir şekilde hedefime varırım.” dememiş, sebeplere müracaat ederek sonucu yaratmasını Allah’tan istemiştir.
Dolayısıyla sebepler dünyasında yaşayan bizler, “Sünnetullah, Âdetullah, Allah’ın tabiattaki kanunları” denilen bu ilahi yasalara riayet etmemiz gerekir. Ama bu, olağan dışı durumları inkâr etmeye bizi sevk etmemelidir. Çünkü Allah, yarattığı mülkünde dilediği gibi tasarruf eder.
Kaynaklar:
1. www.sorularlaislamiyet.com