TR EN

Dil Seçin

Ara

Muhabbet Ve Korku

Güneş sistemimizin nizamı cazibe ve dâfia denilen iki kuvve üzerine bina edilmiştir. Bu kuvvelerden birisi olmasa nizam bozulur.

İnsanda bu kuvvelerin yerini sevgi ve korku hisleri almıştır. İnsanın dünya hayatının nizamı da iki hisle olduğu gibi, ebedî saadetin kazanılması da bu hislerin yerinde kullanılmasına bağlıdır.

Bir baba, ailenin nizamını ancak aile fertlerindeki bu iki hissi beraber yürütmekle temin etmektedir. Bir çocukta babasına karşı sadece sevgi hissi inkişaf edip korku hissi inkişaf etmezse, o çocuk zararlı işlerden korunma hususunda hassasiyet gösteremez. Sadece korku hissinin inkişafında ise babasının eliyle elde ettiği lûtuf ve ihsanları hakkıyla takdir edemez.

Aynı şekilde, bir talebe hocasını sevmezse, onun ilminden istifadesi az olur. Hocasından korkmaması halinde de derslerine ciddi çalışmaz ve muvaffakiyetsiz olur. Bir raiyet de padişahını hem sevmeli, hem de ondan korkmalıdır.

Bu misallere kıyasen insan, Halik-ı Zülcelâl’i hem sevecek, hem de O’ndan korkacaktır. İnsan Allah’a (cc) muhabbet hususunda terakkiyle O’nun lütfundan her zaman ümitvar olup, ebedî saadeti de o lûtuftan bekleyeceği gibi; Allah’dan (cc) ziyadesiyle de korkacak ve ebedî Cehennem azabından kendisini kat’iyyen hariç tevehhüm etmeyecektir.

Bir insan ancak bu tarz hareket etmekle Halik-ı Zülcelâl’in hem emirlerine riayete, hem de nehiylerinden kaçınmaya dikkat etmiş ve havf ve reca arasında yaşamaya muvaffak olmuş olur.