TR EN

Dil Seçin

Ara

Peygamberimizin Ev İçindeki Hayatı

Peygamberimizin Ev İçindeki Hayatı

Ailesine karşı Sevgili Peygamberimiz (aleyhissalâtü vesselam) kadar anlayışlı, hoşgörülü, engin gönüllü, sabırlı ve sevimli bir eş ve baba yeryüzüne gelmemiştir. Peygamberimizin bir eş olarak örnekliği o kadar üst düzeyde, o kadar yücelerde ve o kadar zirvede idi ki, Onun gibisini bulmak mümkün değildir. Evin erkeği nasıl olmalı, eşine nasıl davranmalı, ona nasıl muamele yapmalı? Bunun en güzel misalini Peygamber Efendimizde görüyoruz. Bu yönüyle de Ona hayran oluyoruz.

Ailesine karşı Sevgili Peygamberimiz (aleyhissalâtü vesselam) kadar anlayışlı, hoşgörülü, engin gönüllü, sabırlı ve sevimli bir eş ve baba yeryüzüne gelmemiştir. Peygamberimizin bir eş olarak örnekliği o kadar üst düzeyde, o kadar yücelerde ve o kadar zirvede idi ki, Onun gibisini bulmak mümkün değildir.

Evin erkeği nasıl olmalı, eşine nasıl davranmalı, ona nasıl muamele yapmalı? Bunun en güzel misalini Peygamber Efendimizde görüyoruz. Bu yönüyle de Ona hayran oluyoruz.

Aile hayatında, karı koca arasında yaşanan en önemli problem ve sıkıntılardan birisi de yemek meselesidir. “Hanım ne pişirdin? Bu akşam yemekte ne var?” sorusuna olumsuz cevap alan bir erkeğin tutumu ve takınacağı tavrı aşağı yukarı hepimiz tahmin ediyoruz. Çoğu insan ya kızar veya eşini suçlayıp surat asar, küsüp darılır; belki daha da ileri giderek birtakım negatif davranışlar bile sergileyebilir.

Şimdi bu meselede Güzeller Güzeli Peygamberimizin nasıl hareket ettiğini, karşılaştığı olayları nasıl değerlendirdiğini görelim:

Hz. Âişe annemiz anlatıyor:

Allah Resulü bir gün bana, “Ya Aişe, yanınızda (yiyecek) bir şey var mı?” diye sordu. Ben, “Ya Resulallah, hiç bir şeyimiz yok,” dedim.

Resulullah (aleyhissalâtü vesselam) “Öyle işe ben oruçluyum,” dedi ve dışarı çıktı.

Sonra başka bir gün yine yanımıza geldi. Bu sefer, “Yâ Resulallah! Bize hays yemeği hediye geldi,” dedik. 

Resulullah, “Onu bana göster. Vallahi oruçlu olarak sabahlandım,” dedi ve yedi.

(Hays, hurmaya yağ ve keş karıştırılarak yapılan bir yemektir.)

(Müslim; Sıyam, 170)

Peygamberimiz (aleyhissalâtü vesselam), evinde her yiyeceğin sadesini, doğal ve fıtrî olanını yerdi. Özellikle ekmek yapılacak olan unu elemez, kepeğiyle birlikte hamur açtırır, pişirtirdi.

Hz. Urve, teyzesi Hz. Âişe’ye bir yemek hazırladı. Sofraya yemek tabaklarının biri iniyor, biri kalkıyordu. Hz. Urve ne görsün, bir de baktı ki, Hz. Âişe yüzünü duvara çevirmiş, gözyaşını saklıyordu.

Hz. Urve, iştahımızı kaçırdın anlamında, “Ağzımızın tadını kaçırdın” dedi.

Hz. Âişe, Urve’nin gönlünü şu açıklamayı yaparak aldı:

“Resulullahı (aleyhissalâtü vesselam) hak üzere yaratan Allah’a yemin ederim ki, Allah Onu peygamber olarak görevlendirdiğinden beri vefat edinceye kadar hiç un elemedi.” (Müsned-i Âişe Terc. Hadis No: 643. İbn-i Hacer el-Askalani, Zühd ve Rekaik, 3141)

Hz. Âişe’nin diğer bir talebesi olan meşhur Tâbiîn alimlerinden İmam Mesruk ise, Âişe validemizin sofrasında benzer bir hatırasını şöyle anlatır:

Hz. Âişe’nin yanına girdim, bana yemek getirtti ve şöyle dedi: 

“Ben bir yemekten doyduğum zaman ağlamak isterim ve ağlarım.”

Ben de, “Neden ağlarsınız?” diye sordum. Dedi ki:

“Resulullahın (asm) dünyadan ayrılıp gittiği anı hatırlarım. Vallahi, et ve ekmekten günde iki defa karnını doyurmamıştı.” (Müslim; Zühd, 1)

Peygamberimizin (asm) bu tercihi, onun hayata bakış şekli ve hayat tarzıydı. O böyle rahat ediyor, böyle huzur buluyor, kendini böyle ifade ediyor, fiilen ve hâlen anlatıyordu.

Acaba Allah’ın Elçisi bir eş olarak evde nasıldı? Evde ne yapardı? Evde nelerle meşgul olurdu? Evdeki zamanını nasıl değerlendirirdi? Eşleriyle paylaştığı vakitlerde nelere öncelik verirdi?

Öncelikle, Efendimiz (asm) bizim gibi bir beşerdi; o da yiyor içiyor, ailesiyle vakit geçiriyordu. Fakat o maddi bakımdan bizlerin alışageldiği hayat standartlarının epeyce bir altında yaşamayı tercih ediyordu.

Peygamberimiz (aleyhissalâtü vesselam) lükse, şâşaaya ve şatafata düşmediği gibi, her şeyi alabilecek, her şeye sahip olacak imkanlara erse bile tarzını ve tercihini hiç değiştirmedi. 

Evin içinde, ailesiyle birlikte olduğu zamanlarda, zannedildiği gibi öyle gölgesi ağır, kuralları katı; tavır ve davranışları sert, kaba, kırıcı hiç değildi.

Annelerimizden öğrendiğimize göre, Peygamberimiz evinde kendi elbisesini kendi dikiyor, eşyalarının tamirini bizzat kendisi yapıyordu.

Peygamberimizin geceleri evinde giydiği ayrı bir elbisesi vardı. Gün boyu üzerinde taşıdığı elbiseleri yatmadan önce çıkarır, duvara asardı. (Muhammed Hamidullah, İslam Peygamberi, 2:1077; İbnu’l-Cevzi, Vefa, s. 559)

Peygamberimiz (aleyhissalâtü vesselam) Medine hayatında en çok Hz. Âişe’nin yanında kalırdı. Diğer bazı annelerimiz kendi günlerini ve sıralarını Hz. Âişe’ye verirlerdi. Çünkü Hz. Âişe ilme olan merakı, soru sorma ve öğrenme ihtiyacı bakımından diğer annelerimizden farklıydı, bu konuda hepsinden öndeydi.

Sahabe-i Kiram, Peygamberimizin ev halini, evdeki hayatını hemen her vesileyle Hz. Âişe’ye sorup öğrenirlerdi.

Bu şekilde soru soranlardan birisi de Esved bin Yezîd idi. “Allah Resulü (asm) evde ne yapardı?” diye sormuştu:

Hz. Âişe ise Resulullahı anlatırdı:

“Resulullah, ailesinin işlerine yardım ederdi. Namaz vakti geldiğinde veya ezan okunduğunda ise işi bırakır, namaza giderdi.” (Buhârî, Ezan, 44, Nafaka, 189; Tirmizî, Sıfatü’l-Kıyamet, 45; Müsned, Kitabü’z-zühd 8.)

O devirde kadınlar eşlerinden kötü muameleler görür, eziyet edilir, hatta öyle ki, kadınlar bir hayvan yerine bile konmazken, Sevgili Peygamberimizin evde eşlerine ve kızlarına karşı çok farklı bir tutumu vardı. Eşlerine ve evdeki diğer aile fertlerine en ufak sıkıntı vermediği gibi, ev işlerinde zaman zaman onlara yardım ederdi.

Peygamberimizin bu örnek davranışını Hz. Âişe anlatırken bir hatırasına şöyle yer verir:

“(Babam) Ebû Bekir (ra), bir gece bize bir davar budu gönderdi. Ben tuttum, Resulullah (asm) da kesti yahut Resulullah tuttu, ben kestim.”

Hz. Âişe (ra) sözüne devam ederek; “Öyle zamanlar olurdu ki, Muhammed’in ailesinin, bir ay geçtiği halde, ne bir ekmek ve ne de bir kap yemek pişiremedikleri olurdu” dedi. 

Bunun üzerine Humeyd dedi ki:

“Bunu, Süfyân b. Muhammed’in yanında söyledim de o, “Bazen iki ay geçtiği olurdu” dedi.” (Müsned, Kitabüz’z-zühd, s.161)

Her zaman, her yerde ve her vesileyle Peygamberimiz (asm) temizliğe dikkat ettiği, çevresindeki insanlara temizliğe önem vermelerini tembih ettiği gibi; yaşadığı, günlerini geçirdiği evinin de temiz ve düzenli olmasını isterdi.