TR EN

Dil Seçin

Ara

Karınca Gibi…

Karınca Gibi…

Dikkatle bakarsanız görebilirsiniz ancak…

Kendisi 1800 metre yükseklikteki bir şehrin 1800 metre, yüksekliğindeki kalesinde rızkının peşinde…

Ben de onun…

Büyük bir telaşla ve tek başına kendisinin iki katı büyüklüğündeki rızkını taşıyor…

Herkese ve her şeye, ihtiyacının, her yerde ve her şekilde verildiğinin şahitliğini ederek…

Hayatın ve hayatın içindeki her şeyin hepimize verilmesi gibi…

Nankör olmayalım yeter. Hırsa kapılıp hepsinin bizim olmasını istemeyelim yeter…

Bak bu küçük karınca, Van kalesinin üstünden kendi rızkını kendi evine taşırken şimdi de senin tefekkür rızkın oldu…

Umut etmenin, şahit olmanın, rızka dair üzüntünün değil, gayretin ve kanaatin önemini hatırlattı…

Üzüldüğünde ve umutsuzluğa düştüğünde rızkın konusunda, ki bu sadece yemek içmek değil, tüm ihtiyacın olan rızıklar… Mesela sağlık, mesela arkadaş, mesela başarı, mesela iş, mesela eş, mesela yalnızlık konusunda endişe ettiğinde o karıncayı hatırla…

Ona rızkını veren seni unutmaz…

Yeterki sen de bu karınca kadar gayretli ol, onun gibi iste ve onun gibi taşı…