İnsan biraz düşündüğünde, bu dünyaya kendi iradesiyle gelmediğini, sahip olduğu özelliklerin de kendi seçimi olmadığını görebilir. İnsan, oldukça acizdir ve en çok sahiplendiği şeyler—ki başta kendi vücudu—bile gerçekte kendi kontrolünde değildir. Fakat çoğu insan bu göz önündeki gerçekleri düşünmüyor.
Vücudumuzdaki bazı hücreler tüycüğü andıran yapılara sahip. Bu tüycüklerin tek görevi hücreyi hareket ettirmek. Mesela erkek üreme hücreleri olan spermler, bir tüycük olan kamçılarını yüzmek için kullanıyorlar. Tüycükler bazen de solunum hücrelerinde olduğu gibi başka bir şeyi hareket ettirmeye yarıyorlar.
Tüycüklerin kusursuz özellikleri bunlarla sınırlı değil; yapılarındaki her ayrıntıda karşımıza son derece mükemmel tasarımlar çıkıyor. Mikroskobik, ancak oldukça kompleks yapılara sahipler.
…
İnsanın yaratılışı da silya isimli tüycüklerin görevlerini eksiksiz olarak yerine getirmesiyle gerçekleşiyor. Bu tüycüklerin birkaç tanesinin bile ters yöne doğru hareket etmesi, insanın oluşum aşamasını engelleyebilirdi.
Sperm ve yumurtanın birleşip hücreyi oluşturmalarından önce olgunlaşmış yumurtanın anne rahmine gitmesi gerekiyor. Yumurta, döllenebilmek ve anne rahmine ulaşabilmek için fallop tüpü boyunca uzun bir yol kat etmek zorunda. Nitekim fallop tüpünün içinde bulunan milyarlarca hücre, yumurtayı rahme ulaştırmakla görevlendirilmiş. Bu hücreler, yüzeylerinde bulunan silya isimli tüycükleri aynı yöne doğru hareket ettiriyorlar. Böylece adeta elden ele çok kıymetli bir yükü taşır gibi, yumurta hücresini gitmesi gereken yöne doğru iletiyorlar. Sonunda yumurta, kendisini arayan spermlerle karşılaşıyor. Spermlerden yalnızca bir tanesi yumurtaya girmeyi başarıyor. Döllenmiş yumurta da fallop tüpündeki silyaların yardımıyla, anne rahmine doğru ilerliyor. Her hücre üzerine düşen görevi eksiksiz yerine getiriyor. Böylece Allah’ın yaratma sanatı kusursuz bir şekilde işliyor.
Bu bilimsel gerçeklere göre, dünyaya gelmemiz bu tüycüklerin birlikte ve doğru hareketleri sebebi iledir diyebiliriz. Ayrıca bu kompleks sistem, hayatımızın ne denli pamuk ipliğine bağlı olduğunu gösteriyor bize. Ve en önemlisi, Allah’ın sonsuz gücünü, kudretini ve yaratmasını gösteriyor.
…
İnsanın ne kalbinin hayatı boyunca çalışmasında, ne de 100 trilyon hücresinde üretilen 200 bin çeşit ürünün imal edilmesinde bir rolü var. Bunlar üzerinde düşünmek, insanın kendi aczini ve Allah’ın yüceliğini kavrayabilmesine önemli bir vesile olur.
İnsanların kendi varlıklarından haberleri bile yokken, Allah bedenlerini şekillendirmiş, onları tek bir hücreden mükemmel tasarıma sahip birer insan olarak yaratmış. Unutmayalım ki, bedenimizi bir kez yaratıp inşa etmiş olan Rabbimiz, bizi ölümümüzden sonra bir kez daha yaratacak ve hayatımızın hesabını vereceğiz. Bu, O’nun için çok kolay. Yaratması benzersiz ve kusursuz olan Allah, bir Kur’an ayetinde bunu şöyle bildiriyor:
“...Rahman (olan Allah)’ın yaratmasında hiçbir ‘çelişki ve uygunsuzluk’ göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görüyor musun? Sonra gözünü iki kere daha çevirip gezdir; o göz (uyumsuzluk bulmaktan) umudunu kesmiş bir halde bitkin olarak sana dönecektir.” (Mülk Suresi, 3-4)