TR EN

Dil Seçin

Ara

Depremin Hissettirdiklerini Hissedebildiniz mi?

Depremin Hissettirdiklerini Hissedebildiniz mi?

Nisyan. İnsanın en çok yaptığı şey. Âdem’den (as) bize kalan bir miras. “Andolsun daha önce Âdem’den ahit almıştık da O, bunu unutuverdi.” (Taha-115) Mesele unutmamak değil. Zira insan nisyan kökünden türetilmiştir. Mayasında unutuş vardır. Asıl önemli olan şey unutuşta oluşumuzu unutmamak. 

Unuttuk. Sonsuz aciz oluşumuzu unuttuk. Sonsuz fakir oluşumuzu unuttuk. Sonsuz nakıs oluşumuzu unuttuk. “Malım, mülküm, arabam, evim, arsam, param, kariyerim, uzmanlığım” ve benzerlerini derken kendimize, bunun “benim malım, benim mülküm, benim evim, benim arabam, benim param, benim kariyerim, benim uzmanlığım” ve benzeri anlamlara gelişini unuttuk. Oysa O (cc) “Lehu’l-Mülk”dü. Yani mülk umumen O’nundu. Unuttuk. 

O’nu unutmanın yoğunluğu artarsa bunun dünyevi cezası insanın nefsini unutmasıdır. Nefsini unutan nefsine yönelmeyi de unutur. Unuttuğunu da unutur. Nefsine yönelmeyi unutan nefsini terbiye etmeyi de unutur. Unutuşlar zinciri imtihanı kazanma ihtimalini zedeler. En büyük ceza (karşılık) da budur.

Depremle sarsıldık. Altı Şubat sabahı sarsıldık. Öyle bir sarsıldık ki sarsıcı duygular sardı dört yanımızı. Korktuk, çaresiz hissettik, elimiz yetişmedi hiçbir şeye. Sözümüz geçmedi hiçbir eşyaya.

Şimdi hatırlama ve fark etme vakti. Depremin dediklerine, bize gösterdiklerine kulak kesilme vakti. Şimdi şapkayı önümüze koyup düşünme vakti. 

Deprem pek çok şeyi fark ettirdi. İnsandan her şey olabileceğini fark ettirdi en çok. Canını dişine takanı da keyfine bakanı da, yalan dolan konuşanı da talan yapanı da, siyasi çıkar peşinde koşanı da gecesini gündüzüne katanı da gösterip fark ettirdi bize. 

Gösterdikçe gösterdi deprem; satın aldığı evi yıkılanları da gösterdi, yapıp sattığı evi yıkılanı da, yaptığı ev yıkılınca kaçmaya çalışanı da. Kaçmaya çalışan kaçtığı yerin de O’nun oluşunu unutmuştu zira. Unutmasa ne kaçardı, ne de yıkılacak ev yapardı. Ne kadar da boş yaşadığımızı gösterdi bize; bir sıkımlık canımız olduğunu, ne kadar da dünya hayatına daldığımızı gösterdi bize.

Konuştukça konuştu deprem bizimle. Hayatın tadı da tuzu da eksik dedi bize. Dünya eksik bir yer dedi. Sonsuz bir acizliktesiniz, fakirsiniz, nakıssınız dedi durdu bize. Eliniz kolunuz bağlı dedi. 

Şükür ki eli kolu bağlı olmayan, sonsuz güç sahibi bir Yaratıcı’mız var. Her musibet ve bela yaklaşma aracıdır Mülkün Asıl Sahibi’ne. Kabule karin olsun duamız öyleyse: 

Yâ Rabb. Kaldırmakta zorluk çekeceğimiz imtihanlardan Sana sığınırız. Sana inanan kullarını belaların en çetiniyle imtihan etme. Şairin dediği gibi yaşamayı nasip et bize:

“Burası dünya 

     Ne çok kıymetlendirdik

         Oysa bir tarla idi

              Ekip biçip gidecektik…