TR EN

Dil Seçin

Ara

İlahi Sanat Rehberi

Bir müzeyi veya tarihi mekânı hiç profesyonel bir rehber eşliğinde gezdiniz mi? 

İnsan kendi başına bir tarihi eseri, sanat galerisi veya müzeyi gezdiği zaman yeterinde açıklama yazsısı varsa ancak o zaman ne gördüğünü anlayıp anlamlandırabilir. Yoksa bir sürü antika ve eski eşya arasında dolaşıp kaybolacaktır. 

Hatta eğer modern bir resim veya heykel sergisi veya müzesi geziyorsanız, kendinizi saçma sapan şeyler arasında dolaşıyor gibi hissedeceksiniz. Eğer birisi sizi gördüğünüz eserler hakkında bilgilendirir ve o eserlerin ne anlattıklarını yorumlarsa ancak o zaman sanat eserleriyle muhatap olduğunuzu bileceksiniz. 

Dünyaca ünlü pek çok müze, ziyaretçilerine profesyonel rehber ile gezme imkânı sunar. Bu rehber bir grup ziyaretçiyi alarak müzenin bütün bölümlerini gezdirir ve önemli bütün eserler hakkında bilgi verir. Ayrıca merak edilen soruları da cevaplar. Bugün teknolojinin gelişmesiyle birlikte müzedeki, eserler hakkında bilgi veren elektronik rehberler ve karekod okuyucular da aynı görevi görmektedir. 

İşte kâinat da böyle harika sanat eserleriyle dolu ilahi bir galeri ve müzedir. İnsanlar hayvanlar gibi sadece yemek, içmek ve barınmak ihtiyacını karşılayarak yaşayamazlar. Akıl ve kalpleri her şeyin hikmetini, anlamını ve sırrını çözmeye çalıştıkları için, bu anlamların çözümü de çok önemli bir ihtiyaçtır.

Uçsuz bucaksız yıldızlar âleminin gizemi, en ufak böceklere kadar harika mühendislik, olağanüstü tasarımlar ve rengarenk güzellikler insanların hayretini celbetmektedir. İlk insandan itibaren bütün bilim, felsefe ve sanat, kâinat kitabını okumaya çalışmaktadır.

Hz. Peygamberimiz ve diğer peygamberleri, bu kâinat sarayının ve ilahi güzellikler galerisinin birer rehberi olarak tarif etmek, Bediüzzaman’ın bir alegorisidir. İnsanlık, kâinat kitabını peygamberler sayesinde okumayı öğrenmiş ve bütün evren manasız bir kitap olmaktan kurtulmuştur. 

Kendisi de harika bir sanat eseri olan insan, “Kendini bilen Rabbini bilir” hadisinin tefsiri olan “Ey kendini insan bilen insan, kendini oku” tavsiyesi ile kendisini tanımaya ve keşfetmeye yönelmiştir. 

“Fenzur ila asar-ı rahmetillah” (Allah’ın rahmet eserlerine bakınız) gibi ayetlerle kâinata bir hikmet ve sanat kitabı gözüyle bakması emredilen insan, Hz. Âdem zamanından beri kâinattaki hikmet ve güzelliğin “öşr-ü mişarını” (yüzde birisini) dahi hâlâ okuyamamıştır. 

İnsanların kişisel ve toplum hayatının düzenini de ders veren peygamberler, onlara hem maddi hem de manevi birer öğretmen ve rehber olmuşlardır. “Bilim ve hikmet müminin yitik malıdır, onu nerede görse alır” ve “İlim Çin’de bile olsa gidip alınız” gibi tavsiyelere sahip olan bir ümmetin cehalet, tembellik ve geri kalmışlık için hiçbir mazereti olamaz.