TR EN

Dil Seçin

Ara

Allah Her Şeyi Bir Bir Saymıştır

Kur’an Allah’ın Mucize Kelâmıdır

Allah’ın her şeyi saydığını gösteren ismi: “MUHSΔdir. Bu ismin ebced değeri: 148=4x37’dir.

Allah’ın mücessem kitabı olan kâinat kitabında da, bir hidayet kaynağı olarak gönderdiği Kur’an’da da gösterilen i’caz nakışlarından biri de tevafuklardır. Bu her iki ilahi kitabın asıl maksadı tevhid dersini vermektir. Bu dersin önemli bir mesajı tevafuk penceresinden Allah’ın sonsuz ilim ve kudretinin tezahürlerini gözler önüne sermektir. Çünkü “Tevafuk, ittifaka işarettir; ittifak, ittihada emaredir, vahdete alâmettir; vahdet, tevhidi gösterir; tevhid ise, Kur’an’ın dört esasından en büyük esasıdır.” (bk. Mektubat, 381)

Kur’an-ı Kerim’in pek çok açıdan mucizevi yönleri olduğu gibi, kelimelerinde, cümlelerinde ve nazmında da birçok harikalar vardır. Mademki Kur’an’ın ayet ve kelimelerinin gösterdiği hakikatlerde mucize izleri vardır, elbette o ayet ve kelimeleri teşkil eden harflerinde de onun mucizevî işaretleri olacaktır. Kâinat çapında kendini gösteren kudret sıfatının kelimeleri olan moleküller ve harfleri olan atomlar, Allah’ın birliğini ve sonsuz kudretinin mucizelerini gösterdiği gibi, kelam sıfatından gelen Kur’an’ın moleküller hükmünde olan kelimeleri ve atomlar hükmünde olan harfleri de elbette çok manidar i’caz işaretlerini göstereceklerdir. (bk. Bediüzzaman Said Nursi, 29. Mektubun ikinci makamı-basılmamış-varak, 103) Çünkü Kur’an her şeyi kuşatan bir ilimden geldiği için, ifadesinden anlaşılabilen bütün manalar kastedilmiş olabilir. İnsanların cüz’i ve dar havsalasından çıkan ifadeleriyle kıyaslanamaz. Müfessirlerin binler hakikatleri ifade eden tefsirleri bunun delilidir. Bununla beraber onların açıklayamadıkları Kur’an’ın daha pek çok hakikatleri, özellikle, harflerinde ve sarih manasından başka işari manasında pek çok mühim ilimler vardır. (bk. Nursi, Zülfikar-Osmanlıca, s.533)

Kur’an’ın en önemli bir maksadı, kendi semavî kimliğini ispat etmektir. Bu ispat yollarından biri ise, Kur’an’da Allah’ın sonsuz ilminin yansımalarını göstermektir. Sonsuz ilmin yansımalarını göstermenin en önemli yollarından biri de, insan aklının çok üstünde kendini gösteren sayısal i’caz tablolarıdır.

Kur’an-ı Hakim, bu sayısal tabloları “Allah onların nezdinde olup bitenleri—ilmiyle—çepeçevre kuşatmış ve her şeyi bir bir saymıştır” (Cin, 72/28) mealindeki ayetin ifade ettiği yüce manayı kal ve hal diliyle/uygulamalı olarak gözler önüne sermektedir.

Aşağıda meali verilen ayetlerde, hem sözlü hem uygulamalı olarak bu hakikatin altı çizilmiştir:

 

I. Cin Suresi

Ayet:26-28

“O bütün gaybları bilir. Fakat gaybını kimseye açmaz. Ancak, bildirmeyi dilediği bir elçiye bildirir. Bu durumda (mesajı korumak için) o elçisinin önüne ve arkasına gözetleyiciler yerleştirir. Tâki peygamber, Rabbi tarafından gönderilen vahiyleri meleklerin tastamam ulaştırdıklarını bilsin. (Ve şunu da bilsin ki) Allah onların nezdinde olup biten her şeyi ilmiyle kuşatmış ve her şeyi tek tek saymıştır.” (Cin, 72/26-28)

Bu ayetlerde sözlü olarak “Allah’ın her şeyi ilmiyle kuşattığı ve her şeyi tek tek saydığı” ifade edildiği gibi, bu ifadeyi tasdik eden uygulamalı tevafuklar da gösterilmiştir.

Bunları Literatürde “el-i’cazu’l-adedi” (sayısal i’caz) olarak geçen, harflerin, kelimelerin ve ayetlerin ebced değerleri ile tekrar sayılarının gösterdiği tevafuk tablosunda göstermeye çalışacağız.

Bu cümleden olarak, Allah’ın gayb bilgisinden, gaybın kendisine bildirilebileceği resulden, her şeyi ilmiyle kuşatan ve her şeyi bir bir sayan Allah’ın sonsuz ilminden bahseden Cin suresinin 26-28. ayetlerinde geçen ifadelerin gösterdiği sayısal mucize tablosu maddeler halinde şöyle gösterilebilir:

Ayette “Her şeyi bir bir saymıştır” mealindeki “Ehsa=saydı” fiilinin ismi faili/öznesi ‘Muhsi’ (sayan)dır. Bu kelime Allah’ın ‘Esmau’l-hüsna’ (99 güzel isimleri) arasında da yer almaktadır. Bu ismin ebced değeri ise: 148=4x37’dir. 

Bu konuyu işleyen yukarıdaki ayetlerin önemli kelimelerinin riyazi makamı ve tekrar sayısı, ‘Muhsi’ isminin ebced değerine göre tanzim edilmiştir. Şöyle ki:

1) Muhsi kelimesinin ebced değeri: 148’dir.

2) ‘Gaybı bilen’ mealindeki Allah’ın “Âlimu’l-ğayb” ism-i celilinin ebced değeri: 1184=8x148’dir. 

3) Resul kelimesinin ebced değeri: 296 olup 2x148’dir.

4) Bu ayetten hemen sonra gelen Müzzemmil suresinin ilk ayetinin ilk kelimesi “Yâ eyyuhe’l-Müzzemmil”dir. Bütün Kur’an’da yalnız burada zikredilen “el-Müzzemmil” kelimesinin ebced değeri de: 148’dir.

5) “el-Müzzemmil” kelimesinin başında yer alan “Eyyuha” çağrı edatının buradaki tekrar sayısı da: 148’dir.

6) Bu kelimenin bulunduğu ayetin Kur’an’daki tertip sırası: 5476 olup 37x148’dir.

7) Surenin ilk kelimesi olan “Yâ eyyuha”nın ebced değeri: 37’dir. 

Bu sayı 148’in 1/4’üdür. İşte bu kelimenin ebced değeri (37) ile tekrar sayısının (148) çarpımı 4576’dır. Yukarıda ifade edildiği gibi, Kur’an’ın başından buraya kadar geçen tüm ayetlerin sayısı da: 4576=37x148’dir.

8) Bu ayet Mekke’de, vahyin ilk döneminde inmiştir. Buna göre, Kur’an’da söz konusu ayetten önce yer alan, dört binden fazla ayet, bu ayetten sonra indirilmiştir. Buna rağmen, bu ayetin ‘Muhsi’ isminin riyazi makamına/sayısal değerine (148) uygun böyle bir yere yerleştirilmesi, Allah’ın sonsuz ilmine ve her şeyi tek, tek saydığına dair mucizevi gerçeğin silinmez bir mührüdür.

Evet, “Bir şeyde tevafuk olsa, küçük bir emare olur ki; onda bir kasd var; bir irade var; rastgele bir tesadüf değil. Ve bilhassa tevafuk birkaç cihette olsa, o emare tam kuvvetleşir. Ve bilhassa yüz ihtimal içinde iki şeye mahsus ve o iki şey birbiriyle tam münasebettar olsa, o tevafuktan gelen işaret sarih bir delalet hükmüne geçer ki; bir kasd ve irade ile ve bir maksad için o tevafuk olmuş, tesadüfün ihtimali yok.” (Emirdağ Lahikası-1/40) Bir misal vermek gerekirse; bir salona girdiğimizde, “serilmiş bir sofra, sofranın üzerinde 10 tabak, 10 kaşık, 10 çatal, 10 su bardağını görsek, hiç kimseyi görmediğimiz o yere 10 kişinin gelip yemek yiyeceklerinden hiç şüphemiz olur mu? Elbette olmaz. Aynen bunun gibi ilgili ayet grubundaki Kur’an sofrasının gösterdiği hakikatlerde hiç şüphe etmemek aklın gereğidir.

 

II. Yasin Suresi

Ayet: 12

Bu surenin 12. ayetinde yer alan son cümlenin meali şöyledir: 

“Biz her şeyi İmam-ı Mübin’de—bir bir—sayıp döktük.”

1. Bu ayette yer alan “Ahsaynahu/Ahsa” fiilinin ismi faili, “Muhsi”dir. Bu kelimenin ebced değeri: 148’dir. 

2. Bu ayetin içinde bulunduğu Mekki Sureler sistemindeki tertip numarası: 2516=17x148’dir. Yani “Muhsi” isminin ebced değerine uygun bir yerdedir.

3. Ayette sayıldığına vurgu yapılan kelime “her şey” terkibindeki “Şey”dir. Kur’an’ın başından itibaren buraya kadar bu kelimenin yaptığı tekrar sayısı: 148’dir. Yani sayıldığı ifade edilen “Şey” kelimesi de “Muhsi” ismine uygun bir görüntü vermektedir. 

4. Bu ayetin tertip numarası olan 12 sayısı da “sayıyı/adedi” gösteriyor. Çünkü 1’den 12’ye kadarki sayıların toplamı 78’dir. ‘ADED’ kelimesinin ebced değeri de 78’dir. Demek bu ayetin tertip numarası da söz konusu “sayısal tevafuklara” uygun bir konumdadır.

 

III. Amme Suresi

Ayet: 29

Ayetin meali: “Biz (inkârcıların yaptıkları dâhil) her şeyi bir bir sayıp yazmışız.”

Bu ayette de her şeyin sayılıp yazıldığına işaret edilmiştir. Daha önceki ayetlerde olduğu gibi, burada da Sayan manasına gelen Allah’ın “Muhsi” isminin ebced değerine uygun sayısal tevafuk nakışları dokunmuştur. Şöyle ki:

a) Muhsi isminin ebced değeri 148’dir. Bu ayetin, içinde bulunduğu Mekki sureler sistemine göre tertip sırası: 4218=57x74’tür. Bu 74 sayısı ise, 148’in yarısıdır.

b) Muhsi isminin ebced değeri olan 148 sayısı, 4x37’dir.

-Bu ayetin Mekki sureler sistemindeki tertip numarası olan 4218 sayısı: aynı zamanda: 114x37’dir.

c) Bu ayetin içinde bulunduğu Mekke’de inmiş gayr-ı mukattaat sureler sistemindeki tertip numarası ise: 1961=53x37’dir. Diğer bir ifadeyle, 1961=13x148+37’dir.

d) Bu ayetin, içinde bulunduğu genel olarak gayr-ı mukattaat sureler sistemindeki tertip sırası: 2958=29x102’dir. 102 sayısı, bu ayetin son kelimesi olan ‘mübin’ sözcüğünün ebced değeridir.

 

Sonuç:

Söz konusu bu üç suredeki “ihsa=sayım” konusunda zımnen zikredilen “Muhsi” isminin ebced değerinin nazara alınması, ilgili ayetlerin ona göre düzenlenmesi, “Allah’ın sonsuz ilmiyle her şeyi ihata ettiği ve tek tek sayıp kaydettiğini” gösterdiği gibi, Kur’an-ı Hakîm’in Allah’ın kelamı olduğunun da çok kuvvetli bir kanıtıdır.

“Yoksa Kur’an’ı kendisi uydurdu mu diyorlar? De ki: Eğer doğru söylüyorsanız Allah’tan başka çağırabildiğiniz herkesi yardıma çağırın da, siz de onun gibi uydurulmuş on sûre getirin! Eğer size cevap veremezlerse, bilin ki Kur’an ancak Allah’ın ilminin eseri olarak indirilmiştir ve O’ndan başka ilah yoktur; hâlâ teslim olmayacak mısınız?” (Hud, 11/13-14) mealindeki ayetlerde, Kur’an’ın bir benzerinin yapılmamasının en önemli sebeplerinden biri de, orada Allah’ın her şeyi kuşatan sonsuz ilminin varlığı olduğuna dikkat çekilmiştir. 

Kâinatın yaratıcısı olarak varlıkların her yönünü yakından tanıyıp bilen, meramını ifade etmek için de kelime seçiminde—haşa—hiçbir sıkıntı çekmeyen Allah’ın kelamı ile, kâinatın binde birini bilmeyen, meramını ifade etmek için kelimeleri bulmakta çok zorluk çeken insanın cahil kafasından, oldukça dar havsalasından ortaya çıkan beşer kelamı arasındaki fark, sonsuz ilim ile sonsuz cehalet, sonsuz kuvvet ile sonsuz acizlik arasındaki fark gibidir.