“YALNIZCA İNSANLARIN DÜNYASINDA DEĞİL, HAYVANLAR ÂLEMİNDE DE TEMİZLİK ÖNEMLİDİR. ÜSTELİK HAYVANLAR İÇİN TEMİZLİK SADECE BİR HİJYEN MESELESİ DE DEĞİLDİR.”
Kediler patilerini yalar, kuşlar tüylerini didikler, sinekler gözlerini siler, karıncalar antenlerini temizler... Hayvanlar âleminde herkesin bir temizlenme yöntemi vardır. Onlar için temizlik zannettiğimizden çok daha önemlidir. Ve yeryüzünde hiçbir hayvan yoktur ki, kendi bedenini temizleyecek bir kabiliyetle donatılmış olmasın.
Şu kedilere bakın mesela! Onları çöp bidonlarının içinde gezinirken görürsünüz. Ama başına kötü bir kaza gelmemiş ise—bir yağ bidonunun içine düşmek gibi— hiç bir kedi pis dolaşmaz. Sokak kedileri en az ev kedileri kadar temizdir.
Hayvanların o kadar değişik temizlenme yöntemleri vardır ki, bazıları gerçekten çok ilgi çekicidir. Üstelik onların tek derdi temiz kalmak da değildir. Bütün bu işlemlerin başkaca faydaları da vardır.
Bir soru: Erkek bir tarla faresi gün içinde defalarca pençelerinin yardımıyla tüylerini düzeltir ve ovalar. Tam 23 saniye süren bu işleme bir tarla faresinin ne ihtiyacı vardır?
Cevap şıkları:
a- Tarla faresi uyuz olmuştur ve kaşıntıdan ölmek üzeredir.
b- Hava çok soğuktur ve ısınmak için böyle yapar. Olayın temizlikle titizlikle bir alâkası yoktur.
c- Can sıkıntısı.
d- Yakınlarda bulunan bir dişi tarla faresi.
Size göre doğru cevap hangisi bilemiyorum ama Memphis Üniversitesi’nden Biyolog Michael Ferkin’in verdiği cevap ‘d’ şıkkı.
Tarla faresi, bu 23 saniye süren düzeltme ve ovalama işlemini sırf temizlenmek için yapmaz. Bu bir seremonidir ve farecik bütün bunları dişi tarla faresinin dikkatini çekmek için yapar.
Aslında kendilerini tek başına böyle tımar etmek, pek çok kemirgenin günlük rutin işlerindendir. Böylelikle bu küçük hayvanların tüyleri her zaman temiz kalır. Gerçekten de, bir fareden, fare olduğu için iğrenmiyor olsak, tüylerinin her zaman temiz olduğunu farkedebiliriz.
Fakat, Ferkin’in gözlemlediği bu tımar işlemleri bazen oldukça uzun sürüyor ve işin içinde rutinden öte bir şeyler olduğunu düşündürüyor. Ferkin uzun gözlemler sonunda işin sırrını çözmüş: erkek fare kendini ne kadar uzun süre temizlerse bu dişinin o kadar çok ilgisini çekiyor. (Ayna karşısında geçirilen ilkgençlik günleri ve kolonyalar!)
TEK GAYE TEMİZLİK DEĞİL
Ferkin gibi araştırmacılar, bu çok çeşitli temizleme yöntemlerinin—kaşımak, gaga ile tüyleri düzeltmek, yalamak—hayvanlar için sadece hijyenik bir önem içermeyip başka gizli roller de taşıdığından artık eminler.
Hayvan davranışları üzerinde yapılan yeni çalışmalar kuşların, arıların, atların, maymunların ve sayısız hayvan türlerinin tımarlanmayı, işaret vermekten kur yapmaya kadar birçok alanda kullandıklarını gösterdi. Özellikle maymunlarda tımar hareketi, iletişimle sıkı bağlar içerir. Yani vücut temizliği bütün bu uğraşların en birinci sebebi ama, tek sebebi değil.
Kemirgen hayvanlar yaralarını iyileştirmek ve serinlemek için kendilerini yalarlar. Kuşlar ise uçuş sonunda mutlaka tüy ve kanatlarına bakım yapmak zorundadırlar. Dağılan ve ayrılan tüyler gagaları yardımı ile tek tek elden geçirilir ve birleştirilir. Bir kuş, ancak bu şekilde her an uçmaya hazır halde kalabilir. “Eğer kuşlar gagalarıyla tüylerini temizlemek işini yapamayacak hâle gelirlerse parazitler hemen çoğalırlar.” diyor Utah Üniversitesi’nden biyolog Dale Clayton.
Kuşların parazitlerinden bütün bütün kurtulmalarına bu işlem yetmeyebilir. Böyle durumlar için başvurulacak çok şaşırtıcı bir yol daha vardır: Karınca banyosu!
Karıncalar ve diğer böceklerin antibiyotik madde salgılayan özel bezleri vardır. Böcekler bakteri ve mantarları yuvalarından uzak tutmak için düzenli olarak vücudlarına bu maddeyi sürerler. Ancak kuşlar, karıncalar gibi bir kimyasal madde salgılamazlar. Bu yüzden temizlik görevlisi olarak karıncaları kullanırlar. Sık sık karıncaların bulunduğu bölgede uzanırlar veya tüylerini yarı ezilmiş karıncalarla ovarlar. Özellikle soğuk bölgelerdeki kuşlar parazitlerinden kurtulamazlarsa çok çabuk ölürler. Çünkü bu parazitler, kuşların yalıtıcı tüylerine zarar verir. Bu yüzden vücut ısılarını dengede tutmak zorunda kalırlar ve fazla enerji harcarlar, bu da yaşam sürelerini kısaltır.
KARŞILIKLI YARDIMLAŞMA
Pek çok hayvan türünde, birbirlerini kaşıma ve tımar etme sosyal bir aktivite şeklinde icra edilir. Mesela Afrika ceylanları bu konuda en güzel örneklerden biridir. Bu hayvanlar tarağa benzeyen ön dişleriyle birbirlerinin kürklerini kazıyarak, kenelerini temizlerler. California Üniversitesi’nden Prof. Veteriner Ben Hart, ceylanlar üzerinde yaptığı araştırma-gözlemler sonunda ilginç bir sonuca vardı: Ceylanlar için bu işlem, sadece kenelerin postlarını istila ettiği zamanlarda yapılmıyordu, her zaman yapılıyordu. İster bozkırda yaşıyor olsunlar ister hayvanat bahçesinde ve tamamen kenesiz bir ortamda, ceylanlar birbirlerini tımar etmekten geri durmuyorlardı. Hart’a göre, ceylanlar için birbirlerini tımar etmek, insanların dünyasından bir kelime ile söyleyecek olursak; bir gelenek, bir alışkanlık işi. İnsanların ihtiyaç hissetsinler ya da hissetmesinler zaman zaman bir araya gelip sohbet etmeleri veya yemek yemeleri gibi sosyal bir hadise. Hatta bir tür alış-veriş!
Ceylan gibi dişleriyle tımarlama yapan hayvanlar kendi baş ve boyunlarına ulaşamıyorlar. Bu yüzden arkadaşları onlara yardım ediyor. Eğer bir ceylan bir arkadaşını altı defa tımarlamışsa o arkadaşı da onu altı defa tımarlıyor. Hart, “Tamamen karşılıklı.” diyor. “Ceylanlar tımarın hesabını tutuyorlar. Bunu nasıl yaptıkları çok şaşırtıcı.” Bu davranış o kadar kökleşmiş ki yeni doğan bir ceylan iki hafta içinde hesabını tutmaya başlıyor.
Ceylanların tımarlama arkadaşlarını rastgele seçtikleri görülüyor. Onların tek derdi kenelerden kurtaracak birisini bulabilmek. Ama bazı hayvanların bu tür işler için seçim yaptıkları açıkça görülüyor. Yani öyle herkesin sırtını herkes kaşıyamıyor.
İşte çok ilginç birkaç örnek:
Güney Avrupa’da koyunlara egemenlik sağlamak için yapılan bir dövüşte yenilen koç, galip gelen koçun boynunu ve omuzlarını yalar.
Beyaz kuyruklu karacalar bir kavgadan sonra tımarlama ile meşgul olurlar. Psikolog Kenneth Forand, bunun makûl bir sebebi olduğunu söylüyor. Forand, çiftleşme dönemlerinde bir karacanın diğer karacanın alnını ve kuyruk altını devamlı tımarladığını gözlemledi. Her iki bölge de kokuyu belirlemede önemli rol oynuyor. “Benim fikrime göre karacalar, birbirlerini tımarlarken orman dışındakilerin kokularının yer aldığı bir çeşit rehberi bir araya getiriyorlar.” diyor Forand. “Onlar ‘Oh bu koku bizim ekipten birinin.’ veya ‘Bu can sıkıcı yabancının benim bölgemde ne işi var?’ gibi düşünüyor olmalılar.”
Böceklerde de karşılıklı tımarlama mesaj bildiriyor. British Colombia’dan Mark Winston balarılarında kimyasal işaret üzerinde bir takım çalışmalar yaptı.
“İşçi arılar günün 24 saatinde sekizer veya onar grup olarak kraliçe arının etrafında bulunuyorlar ve dilleri ile ağız bölgeleriyle kraliçe arıyı tımarlıyorlar. Bu sayede onun canlılığını ve enerjisini belirleyen kimyasal salgıyı da alıyorlar. Daha sonra işçi arılar kovandan çıkıyorlar ve diğer işçi arılarla bacaklarıyla, dilleri ve antenleri ile iletişim kuruyorlar. Bu oldukça önemli bir işlem çünkü, kraliçe arı ölürse maiyetindekiler birkaç gün içinde yeni kraliçe arıyı seçmeleri gerekiyor. Aksi halde tüm kovandaki arılar ölür. Bir balarısı kolonisinde 50.000 veya daha fazla işçi arı vardır. Kraliçe arının bütün bu işçi arılarla direk iletişim kurması ise mümkün değildir. Bu tımarlamalar sayesinde kraliçe arının kimyasal salgısı hepsine yayılır.
HİJYEN HEYECAN UYANDIRIYOR!
Kuşlar arasında tımarlama biraz da erkek kuşun kur yapma gösterisidir. Orta Amerika’da yaygın olarak bulunan ve hindiye benzer kuş olan Guan Kuşu, müstakbel eşinin bulunduğu yerde kendisine güzel bir toz banyosu yapar. Kuşların kur yapmaları ile ilgili araştırmalar, seçme hakkı verildiğinde dişi kuşların, paraziti olmayan erkek kuşları tercih ettiğini gösteriyor. Yani bakımlı ve temiz erkek kuşların şansı çok açık!
İsveç Uppsala Üniversitesi’nden zoolog Anders Pape, Danimarka’daki kırlangıçlar arasında yaptığı incelemede daha az ‘peynir kurdu’ olanların daha uzun kuyruğu olduğunu buldu. İşin ilginç tarafı, uzun kuyruklu erkekler, dişileri tavlama konusunda, kısa kuyruklu olan rakiplerinden daha şanslılar.
Kuşlar ayrıca sosyal tımarlama da yapıyorlar. Tek eşli kuş türlerinde tımarlama bir çiftin yuvasını kurduktan sonra başlıyor. Mesela ayrılıktan sonra tekrar bir araya gelen papağan çiftler arasında tımarlama, hızla artış göstermektedir.
MASAJ RAHATLATIR!
Karşılıklı tımarlama ayrıca rahatlama da sağlar. Güney Fransa’da Camargue atları arasında yapılan bir çalışma bunu gösteriyor. Araştırmacılar Claudia Feh ve Jeanne de Mazieres, dişleriyle bir arkadaşlarını kazırlarken atların enselerindeki bir noktayı seçtiklerini gördüler. Stetoskopla dinlendiklerinde atın kalp atışlarının azaldığını buldular. Yani, birbirlerini tımarlayan atlar, eşlerini sakinleştiriyorlar.
Feh ve Mazieres damızlık kısrak olan çiftlerin daha çok enselerini kazıdıklarını buldular. Bu da özellikle üreme dönemlerinde ahırda yayılan gerilimi azaltmak için çiftlerin tımarlama yaptıklarını gösteriyor.
Diğer türler içinde en karışık tımarlama maymunlar arasında oluyor. Erkek şempanzeler bir araya geldiklerinde çömeliyorlar, arkadaşının tüylerine parmaklarını sokuyorlar ve titizlikle yara kabuklarını, tahtakurularını ve kirleri temizliyorlar. Tımarlanan dişi maymun olduğunda, erkek maymunların tımarlama işlemini uzatabildikleri kadar uzattıkları (dokuz kat) da dikkat çekti.
Çiftleşme dönemlerinde dişiler erkekler arasında gerginliğin yükselmesine neden oluyor ve bu gerilim sonunda kanlı döğüşler yaşanıyor. Bu gerilimi gidermenin en iyi çaresi ise, deriyi hafifçe ovalamak. “Tımarlama gerilimi azaltan bir mekanizma işlevi görüyor.” diyor zoolog Frans de Waal. Diğer bir ifadeyle tımarlanmış şempanze yumuşamış bir şempanze oluyor.
TIMARLAMA NİÇİN SAKİNLEŞTİRİR?
Biyolog Barry Keverne ve meslektaşları maymunlardaki sosyal tımarlama ile vücutlarındaki doğal uyuşturucu veya endorfinin artması ile bağlantısının olduğunu buldular. Tımarlama sonucunda hayvanlar sakinleşiyorlar. Tıpkı yorucu bir günün ardından omuzlarımıza yapılan bir masajın bizi rahatlatması...
Kenya’nın Amboseli Milli Park’ında siyah benekli Güney Afrika maymunlarını inceleyen bilim adamları, ilginç bir olay gözlemlediler. Bazıları, diğerlerini tımarlayan ve sırtını kaşıyan maymunlar bir süre sonra toplu halde dolaşmaya çıktılar. Bu sırada araştırmacılar, acı çeken maymun seslerini andıran sesleri teypten çaldılar. Sesleri duyan maymunlar arasında yardıma ilk koşanlar, sırtı kaşınanlar ve tımarlananlar oldu. Aslında maymunlar arkadaşlarına her durumda yardım ediyorlardı fakat, az önce iyilik görenler yardıma hepsinden önce koşuşturdular. Yani yapılan iyilik unutulmuyor ve maymunlar âdeta şunu söylüyorlar: “sırtımı kaşıyanın sırtını kollarım!” Bu arada neydi o filmin ismi, “İyilik yap, iyilik bul!” muydu?