Bahar Sergisi
Şimdi bahar zamanı, sergiler de açıldı. Haydi bu fırsatı kaçırmayalım...
Ara
Şimdi bahar zamanı, sergiler de açıldı. Haydi bu fırsatı kaçırmayalım...
Karlı bir kış gününde bilgisayar başındaydım. Bir arkadaşım “Sergi açıldı. Gitmiyor musun?” deyince hatırladım, Güzel Sanatlar Fakültesi’nden bir arkadaşımızın fotoğraf sergisi olduğunu. Arkadaşım “Gitmezsek arkadaş kırılır. Gitmemiz lazım.” deyince beraber gittik. Salona girer girmez bahar ve yaz mevsimlerinde çekilmiş birbirinden güzel gül, çiçek, yaprak, meyve, hatta dikenli bitki fotoğrafları karşısında adeta büyülendik. Diğer ziyaretçilerin de çok etkilendikleri yüzlerinden ve takdir sözlerinden belli idi.
Ziyaretçilerden şöyle sözler işitiyordum: “Şu çiçek ile üzerindeki kelebeğe bak; helal olsun, nasıl yakalamış… Çiçek ve kelebeğin renkleri ne kadar birbirine uymuş… Şuraya da bak; şu gül yaprağından düşmek üzere olan su damlalarını nasıl çekmiş… Gerçekten güzel; şu dikenlere de bak, sanki süngü… Bu resme de bak; yemyeşil yapraklar arasında kirazları ne kadar da canlı çekmiş… Aaaa, şu küçük böcek de neredeyse yaprakla aynı desen ve renkte… Arkadaş gerçekten iyi fotoğraf sanatçısı, tebrik ederim…”
Sergiyi açan sanatçı arkadaş da ziyaretçileri karşılarken şunları söylüyordu: “Geldiğinize çok memnun oldum… Bu kadar emek sarf ettim, gelmeseydiniz üzülürdüm… Senin gelmeni özellikle istedim. Nasıl? Güzel olmuş mu?..”
“Neden bu karlı kış gününde bahar ve yazla ilgili resimleri sergiliyorsun?” sorusuna ise; “Aynı sergiyi bahar mevsiminde açsam bu kadar dikkat çekmez, ilgi ile gezilmezdi. Bahar ve yazla ilgili resimleri kışın sergilemeli ki, daha fazla ilgi görsün.”
Gidip gezemediğim sergiler
Sergi güzel, gezmek de keyifli idi. Ancak benim içim burkuldu, geçmiş yıllarıma acıdım, vefasızlığıma yandım, Rabbimden utandım. Rabbim her bahar ve yaz mevsimlerinde benim için antika eserlerle dolu sergiler açtı. Her eseri güzel isimlerinin nakışları ile süsledi. Sonsuz maharetini, hünerlerini gösterdi. O eşsiz sanatkâr beni sergilerine bekledi, takdir etmemi istedi. Ben ise tenezzül edip vakit ayırmadım. Benimkisi düpedüz vefasızlıktı… Dikkatimi çeksin, ülfet olmasın diye hep aynı sergiyi açmadı. Ülfetimi de kırdı aslında. Açılan sergileri topladı, zamanı gelince yepyeni antika eserlerle tekrar açtı. Benimki de olacak iş değildi. Fakat O büyük sanatkâr merhametliydi, şefkatliydi. Küsmezdi hemencecik. Yaptığım vefasızlıkları af edip, daha görkemli sergiler açacaktı, belki gelir dost oluruz diye.
Zamanı gelsin, gideceğim
Orada karar vermiştim. Hele bir bahar gelsin. Açılacak sergilere hem kendim gideceğim, hem de dostlarıma, “Sergi açıldı. Gitmiyor musun? Haydi, geç kalmayalım!..” diyeceğim. Dağlarda, ovalarda, bağ ve bahçelerde açılan sergileri gezebildiğim kadar dolaşıp, bakabildiğim kadar güzel eserlere bakıp, ustasını takdir edeceğim.
Dostlar, şimdi bahar zamanı, sergiler de açıldı. Haydi bu fırsatı kaçırmayalım...
Bir çiçek bahçesi hepimize, içinde rengarenk çiçeklerin bulunduğu bir çiçek bahçesi olarak…
Ben küçük bir çocukken evimizin bahçesinde yaşayan, ‘Torlak’ adında uzun kahverengi tüylü…
Önemli olan neleri, kimin adına sevdiğimiz. Eseri ustası adına sevmek ustayı sevmektir.…
İnsan hayatı kilometre taşlarıyla dolu bir yolculuk. Belli aralıklarla girilen yaş dönemleri…
Göklerde ve yerde nice âyetler vardır ki, insanlar dönüp bakmaksızın onların yanından…
“Bir beyaz lerze. Bir dumanlı uçuş. Eşini gaaib eyleyen bir kuş gibi…