Eğitim, insan insana ilişkinin en yoğun yaşandığı bir alan. İdareci, öğretmen, öğrenci, veli… Hepimiz “insan” ortak paydasında buluşuyoruz. Burada insanın insani değerleri ve insanlık tecrübesini, insanlar eliyle oluşturulmuş bir sistem ve müfredat dâhilinde “küçük” veya “genç” insanlara aktarma çabasıdır söz konusu olan. Farklı ülkelerde farklı eğitim metotları ve yaklaşımları söz konusu olsa da ortak payda yine değişmiyor: insan.
İşte bu nedenle eğitim, kitabi bilgilerin yanı sıra insani ilişkiler aracılığıyla değerlerin, ideallerin, bir anlamda hayata dair kodların aktarıldığı bir alan olarak karşımıza çıkıyor. İnsan olmak bir oldu bitti meselesi değil hayatın sonuna kadar devam eden bazen oldukça zorlayıcı bir süreç. Böyle bir bilincin kazanılması için gelecek kuşakların doğru rol modellere ihtiyacı var. İşte bu noktada öğretmenlerin insan yönlerinin devreye girmesi gündeme geliyor. Öğrencileriyle mesleki kimlik ve etiketlerin ötesinde kurdukları iletişim ve hayat tecrübeleri üzerinden yaptıkları paylaşımlar.
Yeni yılın ilk günlerinde Milli Eğitim Bakanlığı’ndan gelen kısa bir mesaj düştü telefonuma. Öğretmenlere hitaben gönderilen mesajda ilgimizi çekeceği düşünülen bir yazının linki verilmişti. Dünya teknoloji hayatına yön veren tanınmış ABD’li işadamı Bill Gates’in şahsi web sitesinde yer alan “Öğretim, ilişkiler hakkındadır/ilişkilere dairdir” başlıklı yazı, eğitim öğretimin aslında ilişkilerle inşa edilen bir süreç olduğundan bahsetmekteydi.
Gates burada öğrencilik yıllarına dair bir hatırasını paylaşıyordu öncelikle. Kendisi lise son sınıf öğrencisi iken çalıştığı bir yazılım şirketinde oldukça başarılı işlere imza attığı için yetenekleri konusunda epey bir kendini beğenmişlik duygusuna kapılmıştır. Tam böyle bir duygu sarmalı içindeyken çalıştığı projede ciddi bir problem yaşanır ve şirket kendisinden daha tecrübeli bir programcıyı devreye sokar. John Norton adlı programcı Gates’in nerede nasıl hatalar yaptığını tek tek gösterir. Yanlışlarını öğrenmek Gates için harika bir deneyim olmuştur. Nitekim programcılık kariyeri boyunca da ne zaman kendinden emin olduğunu hissetse veya yaptığı işin tatmin edici olduğunu düşünse daima birinin çıkıp kendisine bunu yapmanın daha iyi bir yolu olduğunu gösterdiğini de ifade etmektedir.
Yazının devamında ise Gates’in 2015 yılında Washington’da “Yılın Öğretmeni” seçilen Lyon Terry ile yaptığı görüşme yer alıyor. Bu görüşmede sosyal ve duygusal öğrenme ve özellikle de çocukların “kendi yanlışlarından öğrenmeyi öğrenmeleri” gerektiği üzerine uzun uzun konuştukları ifade ediliyor. Bu tabi ki bir zihniyet değişimi gerektirmekte. Böyle bir bakış açısının öğrenciler tarafından öğrenilmesinin zorluğu bir yana öğretmenlerin bunu nasıl öğreteceği de ayrı bir mesele olarak karşımıza çıkmakta. On yedi yıllık öğretmen olan Lyon bir hatırasını paylaşıyor bu noktada. Matematik problemleri çözerken Lyon’un zorlandığını gören öğrencisi, “Bay Terry, siz Yılın Öğretmenisiniz, hata yapmamalısınız” dediğinde kendisinin “Beni Yılın Öğretmeni yapan şeylerden biri de hata yapıyor olmamdır” şeklinde cevap verdiği hatırasını.
Kıssadan hisse çıkarmak gerekirse şunu söyleyebiliriz herhalde: Hatalarını kabullenen ve bunların birer öğrenme fırsatına dönüştürülebileceğini gösteren öğretmenlerin varlığı ve örnekliği olmalı ki, çocuklarda böyle bir bakış açısının gelişmesi mümkün hale gelsin…
Lyon Terry, öğretmenlerin vizyonu ve kariyer planları ile ilgili toplumda kabul görmüş düşünce kalıplarının da sorgulanmasını gündeme getiren bir yaklaşım sergiliyor. Mesela öğretmenler için kariyer hayatlarında ilerleme kaydetmiş olmanın bir göstergesi günün birinde müdür olmaktır diye genel bir kabul vardır. Halbuki bu, çok yetenekli öğretmenlerin öğretmeye son vermeleri anlamına geliyor. İnsanlar kendisine “Eee ne zaman müdür oluyorsun?” diye sorduklarında bunun bir sonraki adım olabileceğini, ancak kendi yetenekleri ile uyumlu bir tercih olmayacağını ifade ediyor.
Lyon, başarılı öğretmenlerin öğretimde istihdam edilmenin yanı sıra, kendi meslektaşlarının yetiştirilmesine ve eğitim politikalarının şekillenmesine de katkı sağlayabileceklerine dikkat çekiyor. “Yarı zamanlı öğretmenlik yaparken yarı zamanlı müfredat üzerine çalışan, aynı zamanda da kitap yazan tecrübeli bir öğretmen düşünün. Gerçekten de öğretmenin bir parçası olabileceği pek çok şey var ancak bunun sınıf çalışmaları ile dengelenmesi gerekiyor.”
Öğretmenlerin sınıf içinden gelen fikirlerle motive edilmelerinin müdür, müfettiş veya herhangi bir dış etkenden çok daha güçlü bir etki oluşturacağını ifade ediyor. Öğretmenlerin okul ortamında kendilerini soyutlanmış hissetmemeleri için birbirleri ile iletişim halinde olmaları da önemli. Aynı mesleğe gönül vermiş insanların belirli öğrenciler veya öğretim metotları hakkında daha sık görüşmesi, fikir alışverişinde bulunması sorunların çözümü yolunda olumlu katkılar sağlayacaktır muhakkak.
Yazının sonunda olaylara farklı açılardan yaklaşan ve fikir üreten bir öğretmenle biraz olsun vakit geçirmenin dahi son derece ilham verici ve ufuk açıcı olabileceğine vurgu yapılıyor. Böyle öğretmenlere kulak verilmesi ve ileriye dönük adımlar atılırken düşüncelerinden faydalanılması binlerce öğretmenin hayatını iyileştireceği gibi, okulları da milyonlarca öğrenci için daha iyi yerler haline getirecektir.
İnsan merkezli bir eğitim anlayışı ve eğitimde ilişkilerin önemine dikkat çeken bu yazıdan sonra hoş bir tevafukla değerli bir eğitimci yazar Bestami Yazgan ile okulumuzdaki söyleşi ve imza günü etkinliğinde bir araya gelmek nasip oldu. Kendi medeniyet dünyamızın kodlarıyla şekillenen eğitim anlayışı dahilinde eğitime öğretmenliğe dair düşüncelerini paylaştı bizlerle.
“Yunus öldü deyu sela verirler.
Ölen beden imiş, âşıklar ölmez.”
Selamlama konuşmasında atıfta bulunduğu dizelerdi bunlar. Kendisi de uzun yıllar eğitimcilik yapmış olan yazar, “Allah’ın bir kulu sevip sevmediğini anlamak için onu hangi işlerde istihdam ettiğine bakınız” sözüne de dikkat çekerek öğretmenlik mesleğinde istihdam edilmenin bu çerçevede değerlendirilebileceğini ifade etti. Gerçekten de insan yetiştirmek bir anlamda değerlerinizi, duygularınızı, düşüncelerinizi, birikiminizi sizden sonrakilere aktarmak demek. Gelecek kuşakların ve onların inşa ettiği dünyanın sizden bir iz taşıması demek. İnanç nokta-i nazarından bakıldığında ise ebedi hayatınızda amel defterinizin açık kalmasına vesile olacak salih amellerden biri. Öyleyse yukarıdaki dizeyi “Ölen beden imiş, öğretmenler ölmez” şeklinde ifade etmek pekâlâ mümkündür diyebiliriz.
Hasılı kelam aklın yolu bir… İster Doğu’dan ister Batı’dan gelen seslere kulak verelim. Sonuçta insan eliyle sorunlar yumağı haline gelen dünyamızda çözüm insanın eğitiminden geçiyor. İnsanı anlayan, insan ilişkilerini önceleyen ve pekiştiren, insanı güzel, hayatı anlamlı kılan bir eğitim…
Bahsi geçen yazının linki:
https://www.gatesnotes.com/Education/Teaching-Is–About–Relationships