TR EN

Dil Seçin

Ara

Kum Sinekleri Mikrocerrahi Uzmanı mı?

Kum Sinekleri Mikrocerrahi Uzmanı mı?

Bediüzzaman Hazretleri bazı lise öğrencilerinin kendisine “…okulda muallimlerimiz Allah’tan bahsetmiyorlar…” dediklerinde onlara cevaben “…sizin okuduğunuz her fen, kendi lisan-ı mahsusuyla mütemadiyen Allah’tan bahsedip Hâlık’ı tanıttırıyorlar…” diyerek kâinat kitabı başta olmak üzere bilhassa fen bilimlerine ait kitapları, analitik ve sorgulayıcı bir bakış açısıyla okumamız gerektiğini ifade ederek bu konuda çeşitli örnekler vermiştir. Bu makaleyi bir de Bediüzzaman‟ın bakış açısıyla okuyalım.

Kum sinekleri uzunlukları 5 mm’den küçük narin yapılı kan emici hayvanlardır. Beyazdan kahverengiye kadar farklı tonlarda renklere sahip olabilen kum sinekleri Antartika dışında bütün kıtalarda yayılış gösteriler. Çöllerde bulunabildikleri gibi yağmur ormanlarında ve ev içi ortamlarda da bulunabilirler.

Larva (yumurtadan çıkmış kurtçuk) denilen formları gelişebilmeleri için toprağın nemli üst katmanlarında, organik çöp atıklarının altındaki nemli kısımlarda, insan ve hayvan dışkılarının bulunduğu yerlerde yaşarlar.

Ergin bireyler geceleri aktiftirler. Gündüzleri ise serin ve nemli yerlerde bulunurlar. Kum sineklerinin dünyanın değişik bölgelerinde yayılış gösteren 600’den fazla türü vardır.

Dişi kum sinekleri yumurtalarını geliştirebilmek için kan ile beslenirler. Bunun için insan ya da omurgalı bir hayvanın vücudunun bir kısmındaki cildi üzerinde ince ağız parçalarını adeta bir makas gibi kullanarak deriyi keserler ve damardan açtıkları kesite ağızlarından salgıladıkları son derece güçlü damar genişletici bir maddeyi enjekte ederler. Böylece damar dışında küçük bir kan havuzcuğu oluştururlar ve buradaki kanı emerler.

Acaba kum sinekleri adeta bir mikrocerrahi uzmanı gibi işlem yapmayı nereden öğrenmişlerdir?

Bu örnekte olduğu gibi kum sinekleri de hiçbir yerde ilim tahsil etmedikleri halde yaratıcının ilim ve kudretine dayanarak derideki damarı mikrocerrah hassasiyeti ile delip kan emebilmektedir. Çünkü kum sinekleri de yaratıcılarının namına, onun emri ve kudretiyle hareket etmektedir.

Kum sinekleri soktukları yerde “Harara” denilen ateşli, yangılı ve alerjik bir deri döküntüsüne neden olurlar ve aynı zamanda bu bölgede oluşan şiddetli kaşıntı sonucu meydana gelen açık yaralarda bazı virüslerin bulaşması ile “tatarcık humması” denilen ikincil enfeksiyonlar da gelişebilir. Tatarcık humması yüksek ateş, şiddetli baş ağrısı, halsizlik ile kendini gösterir ve üçüncü gün ateş düşer.

Kum sinekleri leishmanyozis denilen çok önemli paraziter bir hastalığa aracılık etmeleri bakımından önemlidirler. Bu hastalık sıtmadan sonra en önemli paraziter hastalıklardandır. Dünya Sağlık Teşkilatı (W.H.O.) verilerine göre dünyada 88 ülkede 12 milyon insan Leishmanyozis’e yakalanmıştır. Risk altındaki kişi sayısı ise 350 milyondur.

Leishmanyozis’in iç organlarda görülen (visseral leishmanyozis) şekli Kala-azar hastalığı olarak bilinir. Bu hastalık dalak, karaciğer, kemik iliği vb. iç organlarda görülür. Tedavi edilmezse öldürücüdür. Deride görülen  (kutanöz leishmanyozis) şekli Şark çıbanı olarak bilinir. Basit deri lezyonları şeklinde görülen bu hastalık, 9 ay ile 2 yıl içinde bir müdahale yapılmadan iyileşebilir. Ancak oluştuğu yerde cildi çirkinleştiren kalıcı izler bırakabilir. Hastalığın kaynağı kemirici hayvanlar, köpekler ve kedilerdir.

Leishmanya denilen parazit ile enfekte olmuş omurgalı bir hayvan, kum sinekleri tarafından kan emmek için sokulduğunda, hastalık etkeninin 2,5-5,0 mikrometre (1 mikrometre = 1/1000 milimetredir) büyüklüğündeki amastigot denilen formları kanla birlikte kum sineğinin midesine iletilir. Yaklaşık 24 saat içinde promastigot denilen yapı yaratılır ve besin olarak alınmış olan kan içinde hızla çoğalırlar ve 7 gün sonra kum sineğinin yutak bölgesine gelerek yerleşirler. Yutak bölgesinde leishmanya parazitlerini taşıyan sinekler bir başka omurgalı hayvandan veya insandan kan emerken söz konusu parazitleri onlara bulaştırırlar. Kan emme esnasında açtıkları yaraya tükrüklerini salgılarlar. Bu tükrük içinde apyraz denilen kanın pıhtılaşmasını önleyici maddenin yanı sıra prostoglandin E2 denilen damar genişletici madde ve iltihap giderici anti-histamin ve anti-seratonin maddeler vardır.

Gelişmiş laboratuvarlarda birçok biyokimyasal ve moleküler analizler sonucu tespit edilebilen bu maddeleri üretmek için gerekli olan bilgi ve şuur kum sineklerinde olmadığına göre demek ki onların vücutlarında yaratılıyor...

 

Kaynaklar:

1. Herdwaldt, B.L., 1999, Leishmaniasis, Lancet, 354:1191-1199.

2. Özcel, M.A. (2007). Özçel’in Tıbbi Parazit Hastalıkları. Türkiye Parazitoloji Derneği Yayınları, No: 22, İzmir. 928s.

3. Titus, R.G. and Riberio, J.M.C., 1990, The role of vector saliva in  transmission of Arthropod -borne disease, Parasitol. Today, 6 (5):157-160.

4. Riberio, J. M. C., 1989, Vector saliva and its role in parasite transmission, Exp. Parasitol., 69:104-106.

5. L. S. and Janovy J.(2009). Gerald D. Schmidt & Larry S. Roberts’ Foundations of Parasitology. Eighth edition, McGraw-Hill, New York.

6. https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/6/6e/Leishmaniasis_ulcer.jpg (12.07.2016).

7. http://cdn.orkin.com/images/flies/sand-fly-illustration_1984x1720.jpg (12.07.2016).