TR EN

Dil Seçin

Ara

Canlılardaki İndirgenemez Komplekslik

Canlılardaki İndirgenemez Komplekslik

Evrimciler, niçin “İndirgenemez komplekslik diye bir şeyin olmadığını ileri sürdükleri iddia ediliyor.

Yaratılışı savunan Prof. Dr. M. Behe, Darwin’in Kara Kutusu adlı kitabında, indirgenemez komplekslikten bahsetmiştir.

Bu tâbirle, canlılardaki her bir organın, gerekli sistemin tam ve en mükemmel şekliyle mevcut olmasıyla iş görebileceği ifade edilmektedir. Mesela görme olayının olabilmesi için, gözün bütün tabakalarının olması, göz merceğinin tam bu şekilde gözde yer alması, beyinde görme merkezinin böyle olması gerekmektedir. Bunlardan bir tanesinin yokluğu halinde görme fiili meydana gelmez.

Aynı şekilde dolaşım sisteminde, kanın vücutta deveran etmesi ve besinleri hücrelere taşıması için, kalbin tam bu şekliyle mükemmel olarak yapılmış olması, büyük ve küçük kan dolaşımı sisteminin kurulması, atar ve toplar damarların vücuda yayılması, kılcal damarların vücudun her tarafına dağılmış olması lazımdır. Bu sistemden birisini çıkardığınız ya da bir parçayı yok saydığınız zaman, sistem işlememektedir.

Solunum için de durum aynıdır. Solunum olayının meydana gelebilmesi için, havanın yüzde yirmi bir oksijen karışımıyla mevcut olması, akciğerlerin ve akciğerdeki alveollerin mükemmel şekilde yapılmış olması ve kanın vücutta devretmesi zarureti vardır.

Büyük canlı sistemlerde böyle indirgenemez mükemmellik olduğu gibi, hücre seviyesinde de böyledir. Mesela, hücrede faaliyetlerin aksamadan yürüyebilmesi için, DNA ve RNA’nın mevcut olması, hücreye enerji temin edecek olan mitokondrilerin, ya da bu vazifeyi görecek yapıların bulunması, protein sentezi için ribozomların yaratılmış olması gerekmektedir. Bunlardan birisini yok saydığınız zaman, hücrede hayat sona ermektedir.

İşte bu şekilde canlılardaki her bir yapı, tek başına iş görememekte, sistemin bütün kısımlarının bir anda mevcut olmasıyla sistem işlemektedir.

Canlılardaki bu kompleks yapı, bir araba motorunun sistemine benzetilebilir. Motorun çalışması için, gerekli parçaların hepsinin bir anda olmasıyla ancak motor çalışabilir. Söz gelimi, bir motorun çalışması için yirmi parça gerekli ise, “Bu parçalardan ikisinin bir araya gelmesiyle motor biraz çalışır, daha sonra parçalar eklendikçe çalışma mükemmelleşir.” diyemezsiniz.

İşte bu indirgenemezlik prensibi, ateist evrimcilerin felsefesine uymamakta ve çürütmektedir.

Onlara göre, canlılar ve bunların organları, yavaş yavaş, zamanla, basitten mükemmele doğru kendiliğinden evrimleşip mükemmel olmuş, organ ve sistemler şimdi en son şeklini almıştır.

Yaratılışçıların savunduğu indirgenemezlik prensibine göre ise, Allah her bir canlıyı ve o canlının organlarını, iş görebilecek en mükemmel şekliyle ve sistemi bir bütün olarak bütün gerekleriyle birden yaratmıştır.

Dolayısıyla ateist evrimcilerin, kendi felsefelerine ters düşen Behe’nin bu indirgenemezlik kompleksliği prensibini kabul etmeleri mümkün değildir.