TR EN

Dil Seçin

Ara

Guguk Kuşları / Bir Hatıra

Yıllardır guguk kuşlarını dinlerim. Hayata bir fon müziği gibi katılırlar.

Sabah serinliğinde ötmeye başlayıp, gün boyunca ara ara ötüp, sanki “Biz buradayız, hayat devam ediyor.” der dururlar.

Onlar öttükçe gönlümü alıp çocukluğuma götürüler. Nur yüzlü beyaz örtülü anneannemi hatırlatırlar bana…

Hani gurbetin bütün koyuluğuyla yüreklere çöreklendiği o eski yıllarda… Mektupların koyunlarda saklandığı, hasretin buram buram tüttüğü zamanlarda… Çocukları çok uzaklarda olan anneannem, penceresinin hemen önündeki direğe konan guguk kuşuyla konuşurdu.

Hayatında iki savaş görmüş yaşamış anneannemden tek duyduğum şikâyet, tek işittiğim sitem buydu. Aynı guguk kuşu gibi boynunu büker: “Guguk yuvan yıkıldı mı, boyuncuğun büküldü mü, yavruların saçıldı mı?..” derdi. Kalan sözleri de yanağından süzülen birkaç damla yaş tamamlardı…

Ben de nur anneannemi öyle görünce elimde olmadan kucaklar öperdim…

Sonra lise yıllarımda beni okula uğurlardı guguk kuşları. Sabahın asude saatlerinde onları dinlerken okula gider, günün telaşından onları bir daha duyamazdım.

Aradan yıllar geçti, anneannem “Benim dünyayla işim yok ahret nikâhlıyım.” dediği diyara, ebediyete gitti…

Ve annem de yaşlandı… Aynı anneannemle oturduğumuz gibi annemle karşı karşıya oturup konuşarak ve anılarımızı, rüyalarımızı anlatarak geçirdik son birkaç yılımızı… Guguk kuşları penceremizden yine hiç eksik olmadı. Onlara yem verdik, onlarla konuştuk… Annem onlar için “Bunlar cennet kuşları.” derdi hep…

Şimdi anneciğimi uğurladık ebediyete. Guguk kuşları yine penceremizdeler ve ötüyorlar…

O sakin, acelesiz ötüşleri bu defa bana kalkmak üzere olan bir vapur ya da tren düdüğünü hatırlatıyor…

Kimse kalıcı değil bu dünyada…

Guguk kuşları ötüyor…