TR EN

Dil Seçin

Ara

TRT1 İftar Ve Sahur Programları Notları

Ramazan ayı öncesi genel yayın yönetmenimiz Selim Gündüzalp’e, TRT’den sahur programlarına konuk olması için teklif geldi. Ağabeyimiz âdetten olduğu üzere istişare ederek bu teklifi kabul etti. Bu programlar bizim için elbette önemliydi çünkü anlatacak meselesi olan, zemin arardı; işte bu programlar da çok iyi bir fırsattı. Gerçekten de öyle bereketli programlar oldu ki, okuyucularımızdan ve hiç tanımadığımız kimselerden teşekkür mesajları yağmur gibi yağdı adeta.

Hatta bu memnuniyetten dolayıdır ki, TRT’de sahur programının yanı sıra, iftar programına da davet edildi.

Yazarımız Selim Gündüzalp, konuk olduğu müddetçe tevhid, iman, haşir, hastalık gibi konularda Rabbimizin inayetiyle sohbet etti.

Biz de “Söz uçar, yazı kalır.” düşüncesiyle elbette boş durmadık ve programı izlerken notlar aldık. İstifade ettiğimiz bu notları sizlerle de paylaşalım istedik. Öyleyse sözü uzatmadan aldığımız notlara geçelim inşaallah..

***

Hiç unutmam.. Bir bayan okuyucumuz 1981 yılının dergilerinden birini eline almış, kapağını yüksek sesle okuyordu:

“Kuşlar yıldızlara bakıp gidecekleri yolu bulsun da, güneşlerin, yıldızların aydınlattığı şu kâinatta insan Rabbine giden yolu bulamasın… Hayret!” 

İnsanın yakın akrabaları ve de özellikle anne ve babası ile ilgili olarak duyduğu güzel şeyler onu sevindiriyor..

Aynen öyle de, Rabbimizle ilgili ve onu anlatan, onu söyleyen her güzel şey de bizi çok sevindiriyor. İçimizdeki iman nuru ile her şeye daha farklı bir nazar ile bakabiliyoruz.

***

Bir gün bir gence dedim:

“Gel seninle kol kola girip dolaşalım, şöyle bir hava atalım.”

Önce anlamadı:

“Nasıl yani? Neden?” dedi.

“Mesela” dedim “Selimiye ile Süleymaniye’nin aklı olsa, kol kola girip beraber dolaşsalar nasıl olur? ‘Biz aynı sanatkârın yani Mimar Sinan’ın eseriyiz.’ deyip hava atsalar, yani mimarını yâd etseler güzel olmaz mı? Aynen öyle, biz de seninle kol kola girip ‘Aynı Sanatkârın eseriyiz, aynı Allah’ın kuluyuz.’ diyerek Rabbimiz adına bir hava atabiliriz…”

***

Seçtiğimiz insanların, seçtiğimiz kitapların, seçtiğimiz şeylerin kaliteli olmasına dikkat etmeliyiz.

Almanya’da bir sohbet esnasında gözüme bir kişi ilişti; sohbetimize kendini tam verememişti, ben de onun ilgisini sohbete çekmek için ne yapsam diye düşündüm…

Rabbim aklıma getirdi ve devam ettim, elimde olan elmayı havaya kaldırdım ve birden “Bu elma bana diyor ki…” dedim. Herkes bakıyor ve ne diyeceğimi beklerken:

“Bu elma bana diyor ki, eğer maksadın sadece beni yemek olsaydı, Allah dişlerini dudaklarının önünde yaratırdı. O yüzden ilk maksadın bir buse olmalı ya da bir ‘bismillah’ olmalı.” ve arkadaş tüm ilgisiyle “Tuttum bu işi.” diyerek sohbetimize daha yakından iştirak etti.

***

Öğrenciler okullardan çıkmıyor, öğretmenlerden çıkıyor. Bir öğretmenin hayatımıza kattıklarını unutamayız. Öğrenciyken öğretmenim ‘seni seviyorum’ demişti, çantamı sallayarak ‘öğretmenim beni seviyor’ diye naralar atıyordum. Bir de Allah’ın bizi ne kadar sevdiğini bir bilseydik eğer, havalara uçardık...

***

Birlikte istifade ettiğimiz umumî nimetlerde umumî bir katılım var. Rabbim fakir-zengin ayırmıyor, mesela hava nimetini burnumuza kadar gönderiyor.

***

Malcolm X’in bir sözü var, “Siz bize zenci olarak bakıyorsunuz, biz size insan olarak bakıyoruz.” İşte Rabbimiz de bizlere ‘kulum’ diye bakıyor.

***

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın dediği gibi:

“Güller, toprağın gecesine yaslanıp oradan güler güneşe.”

İnsan da tıpkı bir gül gibi toprağın kara bağrına girmeden güneşe gülemiyor…

***

Çocuk ilkokulda ortaokul için bulunur, ortaokulda lise için, lisede üniversite için… Üniversiteden mezun olunca artık orda tutmazlar onu, çünkü üniversitede de hayat için vardır. Aynen öyle de insan da dünyada dünya için değil, ebedî bir hayat için vardır..

***

Yapan bilir, bilen konuşur. Madem bir yapan var, elbet kendi sanatını anlatacak olan bir elçisi var; Peygamberi (asm) var.

Topkapı Sarayı’nı gezmek için bile rehbere ihtiyaç varken, kâinat sarayını gezerken bir rehbere ihtiyaç olmaz mı?

***

Her sabah yeni bir hayat karşılıyor bizi, bunu görmemiz lazım…

***

“İlim amele dönüşmemişse bir nevi gurbettedir.” diyor Bediüzzaman Hazretleri. İnsan da nasıl ki sevdiklerine kavuşunca seviniyorsa, ilim de amele, ibadete dönüşünce gurbetten kurtuluyor, yerli yerini buluyor…

.....

Yazarımız Selim Gündüzalp’in TRT1 ekranlarında gerçekleşen tüm program tekrarlarını http://www.trt.net.tr/ramazan/sahur-bereketi/ adresinden izleyebilirsiniz.