Mavi Pencere
Gökyüzü mavisi... Koca dünyayı sarıp sarmalayan, uzak dünyalara açılan penceremiz.
Ara
Gökyüzü mavisi... Koca dünyayı sarıp sarmalayan, uzak dünyalara açılan penceremiz.
Ressamın fırçasındaki gökyüzü ne kadar zengin olursa olsun, o gözümde siyah ve beyaz arasında uzanan tek bir renktir; gökyüzü mavisi. Koca dünyayı sarıp sarmalayan, uzak dünyalara açılan penceremiz. Belki de hayata bakışımız, umutlarımız, yarınlarımız…
Arkadaşıma en son ne zaman gökyüzüne baktığını sordum. Şu sıralar işlerinin yoğun olduğunu söyledi… Ne hazin!.. Hayatın telaşları içerisinde gökyüzünün var olduğunu bile unutuyoruz. Oysa Yüce Yaratıcı gökyüzünü bizler için çok özel hazırlamış “O, yeryüzünde olanların hepsini sizin için yaratan, sonra göğe yönelip onları yedi gök halinde düzenleyendir.” (Bakara Suresi, 29); “Onu yükseltmiş ve ona düzen ve âhenk vermiştir.” (Naziat Suresi, 28)
Asrın mütefekkiri “İnsan gökyüzüne, yıldızlara şöyle bir bakar da, hiç kederi kalır mı?” demiştir. Aslında bu sözün kaynağı asr-ı saadette... Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: Herhangi bir iş Sevgili Peygamberimizi kederlendirdiği zaman, başını gökyüzüne doğru çevirir, şöyle derdi: “Sübhanallahi’l-Azîm” (Her türlü kusurdan ve noksandan uzak olan yüce Allah’ım, Seni takdis ederim). Böyle teslimiyet ve tevekkül ile başımızı göğe kaldırdığımızda, acaba dert ve keder olarak gördüklerimizden bizde ne kadarı kalacak?
Hiç değilse hayatımızın en dağdağalı anlarında yüzümüzü o sonsuzluğa çevirsek; doğru-yanlış, güzel-çirkin bütün renklerin harmanlandığı yeryüzünü bir de oradan seyretsek. Hayatı, hayatları, diri olanları, dirilenleri bir kez olsun o tek mavilikten görsek. Ve o yükseklikten kendimizi arasak. Kim bilir neler göreceğiz.
İnsan hayaline binip öylesine dolaştığında; çıkamadığı tepeleri, yarı yoldaki düşüşlerini, tamam şimdi oldu dediklerini ve ardından kaybedişlerini görecektir. Keşkeler ve serzenişler başına üşüşecek ve geçti artık diyen feryatlar benliğini kaplayacaktır.
Oysa hayata bir de mavi pencereden baktığında her şeyin farklı olduğunu, hayatın her karesinin nasıl da hakikat çerçevelerine yerleştiğini görecek ve “vardır bir hikmeti” diyerek düşünecektir. Belki özlediğimiz huzur ve güven ondan sonra gelecektir.
Aslında mavi pencere bizlere her an “Gel, yaşananlara hakikat nazarıyla bak.” diye seslenmiyor mu? Bazen gökler dolusu gürlemesi o sesin çok yükseldiği anlar olsa gerek! Bir kulak versek; “Karanlık menzillerde nefes alacak pencere aradığın artık yeter, bak ümitsizlikten uzak bir dünya var burada.” dediğini işiteceğiz…
Gökten yağmur damlası geliyorsa, ümitvar olmalıyız; o mavi pencere ardına kadar açıktır. Toprak kızmış, çiçekler solmuş ise yağmur da yakın demektir. İki yağmur arasında geçen bir insan hayatı, illâki gök gürültüsü mü bekler…
2018’in sonunda, Hollandalı Emile Ratelband doğum tarihini 20 yıl geriye çekmek için…
Kuantum teorisi varlığı, zannettiğimizden çok daha farklı bir şekilde dini inançlarla uyumlu…
Risale-i Nur külliyatının müellifi Bediüzzaman her bir türün bir ilk atası veya…
“Gözü veren Zât, hem gözü görür, hem ince bir mânâ olan gözün…
Bunca güzelliğin ve bunca zenginliğin ortasında herkes gibi ben de sevgi fakiriyim.…
Hamdüsenalar olsun. Evet, hamdüsenalar olsun. Kâinatın bin bir renkli ve ahenkli seslerinden,…