TR EN

Dil Seçin

Ara

İhtiyacı Mı Var?

İhtiyacı Mı Var?

Allah'ın ne sana, ne senin ibadetine hatta ne de kainata ‘gereksinimi’ var.

 

“Allah benden ibadet etmemi istiyor. İbadet etmezsen seni cehenneme atarım diyor. Gereksinimi mi var? Niye bu kadar ısrar ediyor?” soruna kısa bir cevap vereceğim.   

Hayır, onun ne sana, ne senin ibadetine hatta ne de kainata ‘gereksinimi’ var. Bu âlem yokken de o vardı. Kendine yeten tek varlıktır. Tüm isimleri, sıfatları, nitelikleri sınırsızdır, sonsuzdur, eksiksizdir, kusursuzdur.

Eksik olan sensin. Kemale ermek üzere gönderildin bu aleme. Manevi yönden hastasın, şifa bulman gerekiyor. İbadet ise senin manevi yaralarına merhem, kalbi hastalıklarına derman hükmünde.

Muhtaç olan sensin. Uzun bir yola gidiyorsun. Önünde ölüm var, kabir var, ebedi mutluluk yurdu cennet veya sonsuz ateş yeri cehennem var. Hazırlıksız nasıl gideceksin?

Bir hasta düşün... Şefkatli bir doktorun huzuruna çıkıyor. Doktor, dikkatle bakıyor ona, hastalıklarını görüyor, yaralarını biliyor. Bazı ilaçlar söylüyor, reçete yazıyor, tavsiyelerde bulunuyor. “Bunları mutlaka kullan!” diyor. Bu konuda ısrar ediyor. Hasta ihmal eder de zarar görür diye sıkça tekrarlıyor bu emrini.

Hasta, doktorun bu ısrarına karşılık, “Doktor Bey! Senin ne gereksinimin var? Niye bu kadar ısrar ediyorsun?” dese, anlamsız bir söz söylemiş olmaz mı?

İşte, o sonsuz merhamet sahibinin ısrarı da böyle. Bizim için istiyor, zarar görmeyelim diye. Bizi yaratan o, sınırsız nimetlerle besleyen, büyüten, yaşatan yine o. Bizi imtihan ediyor, deniyor, sınıyor. Peygamberler, kitaplar gönderiyor. Hakikatin yolunu gösteriyor. İstemenin üslubunu öğretiyor.

Kulluk bize lazım. Onu tanımak, onu sevmek, onunla olmak bizim faydamıza. Ölümden sonraki sonsuz hayatımız için bir yatırım yapıyoruz.

Bu dünyada daha mutlu olmanın yolunu da gösteriyor. Olayların baskısı altında sıkışan kalbin gıdasıdır ibadet. Sıkılan, bunalan ruhun teneffüs vaktidir.

Susuz ve aç bir adama “Su iç, yemek ye!” demek kimin yararına? Biz de manen susuzuz, açız. Maddi manevi nimetleri yaratan, önümüze koyan o merhametliler merhametlisi, “Fırsat varken yararlanın, bunlar size lazım” diyor.

Lehimize olan bu uyarılar karşısında teşekkür etmek gerekirken, “Niye ısrar ediyorsun, senin gereksinimin mi var?” demek yakışıksız olmaz mı?