TR EN

Dil Seçin

Ara

Satır Arkası

Satır Arkası

 

AHLÂK

Modern bilimin verileri, doğuştan ahlâki özelliklerimizin var olduğunu göstererek ‘’boş levhacı’’ yaklaşımları geçersiz kılmıştır. İnsanların doğuştan sahip oldukları, insan türüne has ve çok kompleks bir özellik olan ‘’ahlâki farkındalık’’ ve bu doğuştan özelliklerin ancak Allah varsa ‘’rasyonel temel’’ bulacak olması; bahsedilen doğuştan özelliklerin Allah tarafından insanlara yerleştirildiği görüşünün ateist yaklaşımdan daha iyi bir açıklama olduğunu göstermektedir.

         - Caner Taslaman, herşeyi sahipsiz ve başıboş gören modern düşüncenin ahlâk konusunda da çuvalladığını böyle tespit ediyor.

 

***

 

YOLLAR AYIRMAZ, KAVUŞTURUR

Amerika iç savaşı sırasında genç bir adam cumhurbaşkanı Abraham Lincoln’e Amerika’daki demir yollarını gösteren bir haritayı işaretle:

‘’Bakınız, demir yollarının hemen hemen hepsi batı ile doğu arasında.’’ dedi. ‘’Eğer bu demir yolları kuzey ve güney arasında yapılmış olsaydı, altı ay bile sürmez, savaşı kazanmış olurduk. Çünkü asiler daha hazırlanmadan, askerlerimizi güneye indirip onları ezer geçerdik.’’

Lincoln gayet mahzun bir şekilde karşısındakine bakarak çok ibretli bir cevap verdi:

‘’Evladım’’ dedi. ‘’Demiryolları eğer kuzeyle güney arasında daha önce yapılmış olsaydı, savaş çıkmazdı. Çünkü o zaman kuzeyliler ve güneyliler birbirine yaklaşır, kaynaşırlar ve bu kadar kardeş kanının dökülmesine sebep olan bu savaşı göze almazlardı.’’

         - Hayatta en önemli şeylerden birisi de bir şeyi zamanında yapmaktır. İş işten geçmeden birleştirici yolları kurmalı ya da bulmalıdır. Yoksa geri adım                atılsa da acılar olduğu gibi kalıyor.

 

***

 

TOPLUMSAL PROBLEMLERDE YANLIŞ EĞİTİMİN ROLÜ

Eğitim, insan onuruna yakışan hayat tarzını öğretmek sanatıdır.

İnsanların, toplumların çektiği ızdırapların özünde, sanıldığı gibi ekonomik meseleler değil, yanlış eğitim yatar.

Hem insanlara sonu toprak olan bir hayvan olduğunu telkin edeceksiniz, hem de o insanın topluma sevgi ve fedakârlık göstermesini isteyeceksiniz; bu çok gülünç olmuyor mu? İşte böyle bir eğitimin ortaya koyduğu toplumlara bakınız, hepsi ruhsuzlaşmış durumdadır.

İnsan Allah’a inanmaz, manevi değerlere bürünmezse toplum içinde tehlikeli bir mikroptan öteye geçemez. İşte bu sebeple eğitim, toplumu yeniden inşa etmeyi, ilimle mânâyı birleştirerek sağlamalıdır.

         - Rahmetli hocamız Onk. Dr. Haluk Nurbaki, yıllardır değişmeyen problemlerin, elimizin altında olduğu halde bir türlü göremediğimiz reçetesini böyle                sunmuş.

 

***

 

KÖŞE BAŞINDAKİ SATICI

Çocukluğumda bir ihtiyar bilirim. Elinde tahta havan, taka, toka gibi şeyleri dolaştırır, satardı. Her köşe başına geldiğinde durur ve özel bir tavırla şunları söylerdi:

‘’İyilik eden, iyilik bulur.

Kemler belasını bulur.

Eden bulur.

Sanma kalır.

Bir gün olur,

Vakti gelir.’’ der ve havanını takırdatarak geçer giderdi. Bu gibi sözleri pek de yabana atmamalıdır. Dikkatli kimseler böyle sözlerden hisse alırlar. Çünkü hak söz, nerede olursa olsun ve kimin ağzından çıkarsa çıksın, haktır.

         - Ahmet Rıfat’ın da dediği gibi önemli olan sözün hak olduğudur. Aslında hak söze açık bir kulağa her şey Hak namına neler der, neler söyler. Aklı                  olana baştan başa âlem dil kesilir.

 

***

 

Çocukluğum

Çocukluğum, çocukluğum...

Uzakta kalan bahçeler

O sabahlar, o geceler,

Gelmez günler çocukluğum.

 

Çocukluğum, çocukluğum...

Bir çekmecede unutulmuş,

Senelerle rengi solmuş,

Bir tek resim çocukluğum...

         - Ziya Osman Saba

 

***

 

BATI’DA BİREYİN YALNIZLIĞI

Batı’da aile bağları iyice gevşediğinden son yıllarda karı-koca dahil ayrı ayrı evlerde oturmayı; ‘kendi hayatlarını yaşamayı’ tercih ediyormuş. Çoğu boşanıyor zaten. Çocuklar ya kreşte, yahut yatılı okuldadır.

Geçen yıllarda hatırlarsanız çok sıcak bir yaz geçirmiştik. O yaz sadece Fransa’da 15.000 yaşlı, yalnız yaşayan insan öldü.

Ölümleri tatilde olan çocuklarına, yakınlarına bildirildiğinde şu cevap geldi: ‘Morga kaldırın, biz tatilden sonra ilgileniriz.’

Otuz yıldır Almanya’da yaşayan bir mühendis arkadaş, Avrupalıların tatile çıkarken ‘ayak bağı’ olur diye çocuklarını yanlarında götürmediklerini anlattı.

Teknolojik-medeniyetin doğurduğu zihniyet, ‘birey, birey... Bireyin mutluluğu’ diye bağıran ses sonunda bireyi umutsuz bir yalnızlığa itiverdi.

         - Mustafa Kutlu, tek amacı dünya hayatı ve mutluluğunu yakalamak olan Batı’nın geldiği noktada değil bunlara ulaşmak, elindekileri de kaybettiğini                böyle özetliyor.

 

***

 

Atlıkarıncaya binmiş bir çocuğun neden her dönüşte anne babasına el salladığını ve anne babanın da ona neden her defasında karşılık verdiğini anlamadıkça, insanın ruh dünyasını anlamamışsın demektir.

         - B. Tammeus